Vahit Bağcı'dan Anayasa değişikliği ve şahsıyla ilgili önemli açıklamalar!

Yayınlanma:
Güncelleme: 14 Temmuz 2020 12:50
Vahit Bağcı'dan Anayasa değişikliği ve şahsıyla ilgili önemli açıklamalar!

Vahit Bağcı'dan Anayasa değişikliği ve şahsıyla ilgili önemli açıklamalar!

Kahramanmaraş Baro Başkanı Vahit Bağcı Anayasa Değişikliği ve referandum ile  ilgili açıklamalarda bulunurken, hakkında çıkan Bylock kullandığı iddialarına net cevaplar verdi.

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİNE İHTİYACI VAR MI?

Bugün ülkemizde siyaset sahnesinde iki grup insan sınıfı oluşmaktadır. Ülkenin, devletin, milletin, sahip oldukları milli ve manevi değerlerin sırtından geçinen, dış mihrak destekli, statükocu zihniyetin hüküm sürdüğü ve halen hüküm sürmek istediği korkak, kirli, karanlık, derin, illet bir yapı vardır. Bu illet yapı maalesef eski anayasanın işleyişini ahtapot gibi sarmış ve sinsi bir şekilde kuşatmıştır.

Birde Ak Parti kurucu genel başkanı olan şu anki cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde bütün yasadışı illet yapıları bertaraf ederek, kayıtsız şartsız milletin sahip olduğu milli bir egemenlik içerisinde, üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü ilkesinde, yeniden ve hep birden şahlanarak, ülkenin, devletin, milletin, sahip oldukları milli ve manevi değerleri sırtında taşıyanların oluşturduğu, ileri demokrasi, tam bağımsızlık, istiklal ve istikbal sevdalılarının bulunduğu ilim ve irfan ehli bir mekanizma içerisinde yeni bir anayasa ve hükümet sistemini hedefleyenler vardır.

Eski anayasa dağın altından akıp giden ama yamacındaki tarlayı sulayamadığı için kurutup ekilen mahsulü harap ederek dışa bağımlı statükocuların sömürgeciliğini inşa eden bir düzene dönmüştür.

Yeni anayasa ise dağın altından akıp giden suyu sondaj ile gün yüzüne çıkartıp kurak tarlaları yeşertip ham meyveyi olgunlaştıran, dışa bağlılığı kaldıran, statüko sistemini bertaraf edip egemenliği kayıtsız şartsız milletin himayesine sunan bir milli sistem vaat etmektedir.

Bu yeni anayasa eşliğinde ülkemizde parlamenter hükümet sisteminden Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilecektir.

Çok başlılık, zıtlaşma, kutuplaşma, yerinde sayıklama ve tüketen toplum sonlandırılarak yeni sistem içerisinde ülkede istikrar, güç ve kuvvet sahibi olunarak üreten toplum olacağız.

Bu da bizi muasır medeniyet zirvesinde öncü ve halis bir devlet ve millet haline getirecektir.

Gazi Mustafa Kemal Paşanın ve aziz şehitlerimizin emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti Devletini korumak ve muhafaza etmek için Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hükümet sisteminde değişikliğe ihtiyacı vardır.

YENİ HÜKÜMET SİSTEMİ NEDEN DESTEKLENMELİDİR?

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, çağın gerekliliklerini milli politikalarla hayatımıza indirgeyecek yerli ve milli politikaların merkezi olacaktır. Dış dünyaya bağlılığı azaltan, milli değerleri kalkındıran, manevi değerleri güçlendiren, üreten ve yeniliklere yön veren en önemlisi milli güvenliği milli politikalar ile temin eden bir hükümet sistemine sahip olunacaktır.

Devletin bekası, millet sevdası ile korunacak ve güçlendirilecek.

İnsan ve vicdan odaklı vatandaşa adil ve düzenli hizmet sunulacak

Renk, ten, dil ve din ayrımı yapmaksızın vatandaşlar kardeşçe bütünleştirilecek

İl, ilçe, kasaba, köy, mezra her yerde devletin bütünlüğü sağlayacak

Liman, gümrük, hudut, sınır her yerde devletimiz vatanını koruyup güçlendirecek.

İlke ve prensipler içerisinde ilim ve irfan odaklı kalkınma sağlayacak.

Şahlanış hareketi millet merkezli başlatılıp millet merkezli yürütülecek

Bütün saydığımız bu değerlere, ülkemiz, devletimiz ve aziz milletimizin sahip olması için yeni hükümet sistemi modeli desteklenmelidir.

İDDİA EDİLDİĞİ GİBİ BYLOCK KULLANDINIZ MI?

Eğer ben Bylock kullanmış olsaydım bugün sizinle konuşuyor olmazdım. Şayet FETÖ terör örgütünün iletişim araçlarından bir tanesini kullanmış olsaydım seminer için gittiğim Kanada’dan Türkiye’ye dönüş yapmazdım ya da malum yerde  (cezaevi’nde) olurdum. Benim bu konuda içim rahat hiçbir sıkıntım da yok, Bylock kullanmadım kullanıcısı da değilim.

HAKKINIZDA İDDİA EDİLEN BİR YARGI SÜRECİ VAR, BU HUSUSTA NE SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?

14 yıllık meslek hayatımda;

İlke ve ülkü içerisinde devletime liyakat, milletime sevgi, ülkeme sadakat içerisinde bulundum ve bulunmaya devam edeceğim.

Birilerinin hukuk kaidelerini yok sayarak dilediğinde ‘çamur at izi kalsın’ felsefesi ile yıpratmaya çalışmasına da asla boyun eğmedim ve eğmeyeceğim.

Ben, ülke ve millet sevdalısı bir hukukçu olarak alnı ak bir şekilde bu sürecin içerisinden çıkıp adalet öncülüğünde bu kişilik yıpratma ve iftira kumpası yapanlara hukuk öncülüğünde hesap soracağım.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir. Kimse kendi keyfine göre hareket edemez. Etme teşebbüsünde bulanlar da mutlaka yine devletin hukuk sistemi içerisinde sergilediği haksızlığın hesabını er ya da geç mutlaka verir.

Nitekim adli süreç devam etmektedir. Şahsımın araştırmaları da sonuca ulaşmak üzere, bu işin arkasında kimler var, neden böyle bir iftira atmak istediler, amaçları neydi yakında bütün kamuoyu her şeyi öğrenecek ve suçlular benim gibi ülke sevdalısı bir insana iftira atmanın bedelini adalet önünde vereceklerdir.

SİZİN İLE İLGİLİ SUÇLAMA NEDİR?

FETÖ-PDY Örgütünden mahkûm olan bir kişi itirafçı kimliği ile ifade verirken şahsımın adını kullanmış ve beni de takiyye ile kasıtlı olarak sürece dâhil etmek istemiş. Adli makamlar da bu iddianın doğruluğunu teyit etmek üzere soruşturma açıp bilgime başvurdular. Bende alnı ak bir şekilde kendimden emin ve vatansever bir tutum içerisinde bana yöneltilen sorulara cevap vererek sürecin aydınlanmasına katkıda bulundum ve atılan iftiranın yalan olduğu ve sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımı teyit ettim.

Ben bu ülkenin vatandaşıyım. Devletimi tanıyorum, devletim de beni tanıyor. Kim ak kim kara devletimiz bilmektedir. Bir hukukçu ve bu vatanın bir ferdi olarak Türk adaletine güveniyorum. Suçlular er yâda geç mutlaka ortaya çıkacak.

KAHRAMANMARAŞ BARO BAŞKANI OLARAK TÜRKİYE’Yİ TEMSİLEN BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ’İN PROGRAMINA KATILDIĞINIZ DÖNEM İÇERİSİNDE BÖYLE BİR OLAYLA KARŞILAŞMAK SİZDE NASIL BİR ETKİ OLUŞTURDU?

Ülkesini seven birisi olarak beni çok derinden yaraladı. Hiç beklemediğim aklımdan dahi geçmeyen bir hadiseydi. Ben devletime ve milletine yürekten bağlıyım.

İşin ilginç tarafı ben Kanada da uluslararası bir toplantıda ülkemi temsilen milli değerlerimizi koruma anlamında savunma mücadelesi verirken böyle bir olayın cereyan etmesi, sıra dışı ve çok farklı bir durum ile karşı karşıya olduğumu gösterdi.

Öte yandan bazı yerel ve ulusal gazetecilerin el ve dil birliği içerisinde şahsımın yıpratılmak istediğini ve dezenformasyon içerisinde kamuoyu oluşturmaya çalıştıklarını gördüm.

Hemen basın açıklaması yaparak Kahramanmaraş Baro Başkanı olarak 11 ile 18 Mart tarihleri arasın da Türkiye Barolar Birliği öncülüğünde eşlik ettiğim Birleşmiş milletlerin düzenlediği bir yurt dışı seyahatinde olduğumu, programın bitimi ile hemen acilen ülkeme döneceğimi ve bu sürecin yakın takipçisi olacağımı belirttim.

Şahsımı hiç kimse bir oluşum veya bir grup ile özdeşleştiremez. Hele FETÖ/PDY gibi devlete zarar veren, darbe teşebbüsünde bulunan bir oluşum ile vatanını seven bir yurttaş olarak mücadele içerisinde olan birisine, mücadele ettiği ve etmeye devam edeceği yasadışı örgüt ile anılması beni ziyadesi ile üzmüştür.

Adaleti savunan bir hukukçu olarak Katıldığım çalışmalarımda, hukuk mücadelelerimde, program ve röportajlarımda hiç kimseden korkmadan ve çekinmeden cesur bir şekilde;

‘‘Ülkemiz 367 milletvekili konulu bir sorun ile yargı tarafından çıkmaza sevk edildi. Bu da yetmezmiş gibi 7 Şubat MİT krizi, 17 ve 25 Aralık vatan hainliği hadisesi ile yargının aslında bağımsız olmadığını birilerinin tekeline düştüğünü gösterdi. Bunun için cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi desteklenmelidir.’’ dedikten sonra, ilgili mercilerin Kahramanmaraş Baro Başkanı olarak, Birleşmiş Milletlerin düzenlediği uluslararası önemli bir programında olduğum bilindiği halde böyle bir hadise ile karşılaşmak beni düşünmeye sevk etti.

UZUN YILLAR KAHRAMANMARAŞ SİYASETİNDE ÖNEMLİ GÖREVLERDE BULUNDUNUZ. BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE NELER YAPMAK İSTİYORSUNUZ?

Vatandaşı olduğum ülkem, mensubu olduğum devletim, savunduğum hukuk ilkesi, Tarafı olduğum siyasi düşünce, dava arkadaşlarım ve memleketim olan Kahramanmaraş şahsımı tanır ve bilir.

Ben daima ülkeme ve milletime faydalı bir fert olmak için çaba sarf ettim. Aile büyüklerimden gördüğüm terbiye ve ahlak sistemi bana vatan için karşılık beklemeksizin çalışma ilke ve prensibini aşılamıştır.

Bundan önce olduğu gibi bugünde aynı çizgide memleket sevdalısı bir fert olarak çalışmalarıma devam edeceğim. Yarında aynı istikamette bu vizyon içerisinde olacağımı önemle belirtmek isterim.

Şuan Kahramanmaraş Baro Başkanı olarak görevime devam ediyorum. Aynı zamanda tarafı olduğum ve gönülden bağlı bulunduğum partimde de çalışmalarım devam etmektedir.

Bunun yanı sıra sivil toplum çalışmaları içerisinde de memleket sevdasına gayret etmekteyim. 15 Temmuz Milli İrade ve Demokrasi Derneği Kahramanmaraş kurucu il başkanı olarak 15 Temmuz şehitlerimizi unutturmamak ve milli iradeyi daima ayakta tutarak ülkemizi, milletimizi ve devletimizi güçlendirecek çalışmalar içerisinde vatanıma, vatandaşlık görevimi yerine getirmeye canı gönülden devam edeceğim.

Şahsım ve çalışma arkadaşlarım ile ekip halinde uzun zamana yayılan milli ilke ve prensipler içerisinde nizamı sağlayacak yeni anayasa ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi modeli üzerine tavsiye niteliğinde kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdik. Stratejik güç sistemi 2023- diriliş başlıklı yakında okuyucuları ile buluşacak bu eser ile birlikte konferans etkinlikleri içerisinde çalışmalarımıza hız kazandıracağız.

Son olarak belirtmek istediğim önemli bir husus vardır o da; Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir. Bu ilkenin ışığında adil bir şekilde aydınlanarak huzur atmosferi içerisinde yurdumuzun bir an önce refaha ulaşması için gayret etmeliyiz.

Ben ülkemi seviyorum. Ama bu yetmez, birlik ve beraberlik içerisinde topyekûn biz ülkemizi sevmeliyiz. Çünkü başka bir Türkiye yok. Bizim sevdamız, davamız, azmimiz ve gayretimiz yalnızca vatanımız içindir. Kırgınlıkların, dargınlıkların ve kıskançlıkların son bulup 16 Nisan da memleket sevdası ülküsü içerisinde buluşmalıyız.

‘Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır’ diyen bilge dava adamı merhum Aliya İzzetbegoviç’i rahmetle anıyorum.

Karşılaştığım bu elim iftira hadisesinde haksızlığın doğurduğu sessizliği, beni yalnız bırakmayarak, hak ve hukuk çığlıkları ile delen kıymetli meslektaşlarıma, değerli dava arkadaşlarıma ve bana inanıp güvenen dostlarıma sonsuz teşekkürlerimi sunmak istiyorum.

KAYNAK: Maraştanhaber

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum