TİMURBANGA: KENTSEL DÖNÜŞÜMLE, ŞEHİR RUHUMUZU KAYBETMEMELİYİZ

Yayınlanma:
Güncelleme: 14 Temmuz 2020 12:51
TİMURBANGA: KENTSEL DÖNÜŞÜMLE, ŞEHİR RUHUMUZU KAYBETMEMELİYİZ

Burç İnşaat firma sahibi Mustafa Timurbanga, Kahramanmaraş’ı da kapsayan kentsel dönüşümle ilgili olarak, önemli tespitlerde bulundu.

Kentsel dönüşüm nedir? Bize bu konuda biraz bilgi verir misiniz?

Kentsel dönüşüm; sadece konutların yıkılması onların yerine yeni konutların yapılması diye algılanıyor. Bu kentsel dönüşümün bir unsuru. Kentsel dönüşüm dendiğinde sadece bu, akla gelmemelidir. Kentsel dönüşüm bir kentin bir şehrin tamamen yapılandırılmasıdır. Sadece eski binaların yakılıp yapılmasından ziyade, tüm kentin yapılandırılmasıdır. Bir şehrin tamamen tekrar yapılandırılması, alt yapısının yapılandırılması, sosyal alanların yapılandırılması, en az 50 yıllık projelendirilmesi, yolların, kanalizasyonların, kütüphanelerinin, okullarının, sağlık tesislerinin, insanların nefes aldığı parkların, sanayi alanlarının, ticaret alanlarının, iş yerlerinin ve konutların yapılandırılması akla gelmelidir. Turizm bölgelerinin tekrar elden geçirilmesi, turizm alanlarının şekillendirilmesi, heyelan alanlarının, çok katlı ve az katlı alanlarının şekillendirilmesidir. Bunların tamamen top yekûn ele alınması gerekir. ‘Tekke’yi yıkalım yeniden yapalım’ bu dar bir bakış olur. Tekke’yi yıkalım, yerine yapalım ama ne yapalım? Tekke Mahallesi nasıl bir hüviyete sahip olsun, burada kibrit kutusu gibi gökdelenler mi dikelim, yoksa şehre ağırlık katacak meram evleri mi dikelim. İki katlı, üç katlı, böyle mini bahçeli şirin yapılar mı ortaya koyalım? Bunların tek tek ele alma, tek tek toplumun ihtiyacına cevap verme, bunlar; kentsel dönüşüm içerisinde olan unsurlardır.

Kentsel dönüşümde özel sektörle iş birliği ciddi anlamda yapılmalı mı? Devlet, işini kolaylaştırmalı mı?

Devlet her şeyi özel sektörle paylaşmalıdır. Halkın kendisi devleti oluşturan unsurdur. Artık şu mantığı aşmamız gerekiyor: Şunu devlet yapsın, bunu devlet yapsın, şunu devlet götürsün, şunu devlet getirsin bu mantığı aşmamız gerekiyor. Devlet organizatördür. Devlet ana unsurları şekillendirendir. Devletin gözü, kulağı, ayağı halkın kendisidir. Mutlaka kentsel dönüşümde sivil toplum kuruluşlarından, mimarlar odasından, mühendis odalarından, diğer kuruluşlardan fikirler alınmalı, istişareler yapılmalı, sadece bu bina yığını değil ve olmamalıdır. Her kentin kendine has bir ruhu var. Bir yaşam damarı var. Kentler insanların yaşadığı alanlar ve kentlerin kendine göre bir yaşam politikası var. Kahramanmaraş halkının yaşam politikası ile örneğin bir Ankara, birbirine uymayabilir. Halkın öteden beri geldiği alışkanlıkları var. Bunların mutlaka göz önünde bulundurulması gerekir.

Kahramanmaraş kentsel dönüşüme dâhil edilmeli mi ve nereden, nasıl başlanmalı?

Kentsel dönüşüme tabi ki, dâhil edilmelidir. Zira tüm mühendisler yıllardır; ‘’Kahramanmaraş’ta büyük bir deprem bekleniyor diyor. Kahramanmaraş’ta şu kadar yıkılması gereken bina var. Kahramanmaraş’ta şu kadar gecekondulaşma var. Gecekondulaşamaya bir önlem alınması gerekiyor. Çürük binaların elden geçirilmesi gerekiyor. Kahramanmaraş’ın alt yapısıyla ilgili problemler var. Kahramanmaraş’ta ana bulvarla şu çalışmalar yapılmalıdır’’ diye uyarı yapıyorlar. Bu noktada Kahramanmaraş, Türkiye’de 8–10 il içerisinde olması gerekir. Bir an önce bu noktada projelendirmeler yapılmalı ve başlanmalıdır.

Geçenlerde Belediye Başkanı Mustafa Poyraz’ın, ‘Kentsel dönüşüme özel şirketler iştirak etsinler biz de o bölgenin yoğunluğu 1 ise 2 verelim.’ şeklinde bir desteği olduğunu söyledi. Burç İnşaat olarak böyle bir olaya dâhil olmak ister misiniz?

Örneğin, Sütçü İmam  ve Kümbet gibi mahallelerdeki konutların tarihi özelliği yok, yani kerpiç üzerine yapılmıştır. Ahşap üzerine beton çatıları olan binalar bunlar. Orada bazı çalışmalar da ortaya koyduk, dedik ki, biz bu evleri alalım, bu evlerle alakalı işsizleri mağdur etmeyelim, buralara güzel binalar yapalım, sizin başınızı sokacağınız sıcak yuvalar olsun. İnsanlar heyecanlandı, bu hoşlarına da gitti. Fakat bu noktada belediyenin alt yapıyı oluşturması gerekiyor. Belediye demeli ki: “Kardeşim Sütçü İmam Mahallesi’nde yoğunluğumuz şudur, Kümbet Mahallesi’nde yoğunluğumuz şudur.”  Ona göre de müteşebbis ne yapacak, gidecek orada arsa sahipleri ve ev sahipleriyle anlaşacak ve bu yükün altına girecek. Ama özel sektör şunu yapmıyor ve yapmaz da: Gidip anlaşsın, ondan sonra belediyeye müracaat yapsın, belediye yoğunluğu arttırırsa arttırır, arttırmazsa arttırmaz. O kadar emek verilip, o kadar insanlarla görüşüp, o kadar sözleşmeler yapıldıktan sonra belediye, “Siz bana müracaat edin, ben icabına bakarım.” derse bu, bence riskli bir unsurdur. İlk önce belediye orayı, imar planına alacak, orada bir revizyon yapması gerekiyorsa yapacak, ondan sonra müteşebbise diyecek ki buranın yoğunluğu şudur, burada sen şu kadar kata kadar yapabilirsin senin önünü açtım, o zaman da özel müteşebbis gidip gerekli çalışmayı yapacaktır.

Projeler arasına bunları da dâhil edebilir miyiz?

Netice itibariyle inşaatın olduğu her yerde, sattığımız ürünler olarak, üretici olarak biz varız. Kahramanmaraş’ta inşallah güzel şeyler yapılmasını ümit ediyoruz.

İnşaat firmalarının talebi olarak dillendirecek olursak;  Belediye Başkanı Mustafa Poyraz’ın, ‘Biz yoğunluğu 1 olan yere 1 buçuk; 1 buçuk olan yere 2 verelim. Yeter ki insanlar bu işe giriş yapsınlar, 2 dönümlük, 3 dönümlük yer bile olsa.” sözüne istinaden bu konuda belediyeden daha net bir açıklama bekliyoruz, diyebilir miyiz?

Tabi, ben başkanımın bu açıklamasını okumadım ve duymadım. Fakat bu anlayış güzel bir şey olur. Mahalleler tekrar imar müdürlüğü tarafından ele alınıp imar komisyonu tarafından ele alınıp düzenlenmelidir. Belediye bu çalışmayı yaparsa, yani yoğunluklar artırılıp, katlar arttırılıp, müteşebbisin, müteahhidin, inşaat şirketlerinin önü açılırsa, bahse konu olan dönüşüm çok hızlı olacaktır.

Bunların dışında, eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Özellikle kentsel dönüşümle alakalı bir misal vermek istiyorum. Kentsel dönüşümde Rus tipi bir dönüşüm düşünmemek gerekiyor. Kibrit kutusu gibi binalar yan yana dizilmiş, nefes alımı tıkanmış, insanlar sosyal hayattan koparılmış bir yapı değil, bilakis her şeyiyle şehrin ruhunu, şehrin canlılığını aksatmayacak yapılar düşünmek gerekiyor. Ben Kümbet’liyim, geçenlerde beni, akşam biri aradı. ‘Oğlum ben Ayşe ablan.’ dedi. Telefondan ben sesi tanıdım. 1985 yılında benim mahallem olan Sütçü İmam’dan ayrıldığında, benim kapı komşumdu. ‘Oğlum işte şöyle sıkıntılarımız var yardımcı, olabilir misin?’ dedi. Şimdi, bu bizim kentimizin ruhudur. Yıllar geçtikten sonra o insan beni arayabiliyorsa, bu kentin ruhudur. Onu tanıyıp ‘Ayşe abla’ diyebiliyorsam, bu işin ruhudur. Halbuki kentsel dönüşümden kasıt, koca koca ve ruhu alınmış binalar ise, hiçbir şey ifade etmez. Komşuluk değerlerini ve insanlar arasında yardımlaşma değerini bitiren, insanları sadece lüks ve debdebeye sürükleyen, insanları ben merkezli bir noktaya oturtan kentsel dönüşüme hayır! Böyle bir dönüşüm bize fayda getirmez, kentsel dönüşüm, bizim değerlerimizi yansıtması gerekiyor.   

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.