Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Efendimiz Aleyhissalâtüvesselâm doğduğunda

(İçimde cevelan eden âciz kelimelerle mevlidi-i nebi’yi kaleme almak cüretimi, Efendimiz Aleyhissalâtüveselâmın iltifatına nail olan “Kasîde-i Bürde” nin şairi Ka’b bin Züheyr, “Su Kasidesi”nin büyük şairi Fuzûlî, “Mevlid”in şairi Süleyman Çelebi ve “Müseddes-i Mütekerrir”in şairi Şeyh Gâlib üstadlar bağışlasınlar)                                                               

Bir kutlu sancı dolaşır Âmine Hatun’un evinde / Âmine Hatun alıp sancılarını saçar bir göğe, bir toprağa / Rüyasına yatar da bekler muştucusunu / Bir doğumun müjdesiyle uyanır nurlu bir şafakta / Dilinde dualar mukaddes bir ateş gibi yürür damarlarına /Anlamıştı yüreğinde kutlu bir sancının vurduğunu / Hissetmişti yüreğinde nurun bir topak gibi durduğunu / Gagasında hurma dallarıyla pencereye konarken beyaz kuşlar / Cebrail aleyhisselâm nurdan sevinciyle girer pencereden / Âmine Hatun’un açık ellerine bir demet gül bırakıp gider /Âmine Hatun’un sağ omuzunda gül kokulu bir çocuk doğar / Merhum Abdullah oğlu, Abdülmuttalib torunu / Cümle Âlemin Efendisi dünyâyı teşrif ettiler /Allâhu Teâlâ, Cebrâil a.s.’a dünyayı teşrif eden Efendimiz için / Yeryüzünü gül kokusuyla taçlandırmasını buyurdular / Selâm Güllerin Efendisine / Selâm Kâbe’ye / Selâm Hira Dağı’na /Selâm Efendimiz’in doğduğunu müjdeleyen Cebrâil aleyhisselâma / Ne mutlu yeryüzündeki cümle yaratılanlara / Ne mutlu hayvanata, nebatata, toprağa / Veyl zâlimlere ve putperestlere / “Vahdetin Gül”ü doğduğunda / Nurunun şavkı vurdu yeryüzüne / Bütün kuşlar o gün Gül hecesiyle öttüler / Şiirler ve nağmeler Gül adıyla çınladı göklerde / Çölde “Ayın On Dördü Yetim” doğduğunda / Kumlar sevincinden semâya dönüp serinliğe erişti /Azgın insanların yürekleri yerlere döküldü / Muhammed Mustafa o gün “Gül” oldu / Gül bir çiçek adı olmaktan o gün çıktı / O gün herkes Gül’ü sevdiğini söyledi / Gül’ün yaydığı koku ile ruhlar temizlendi / Gül zamanıydı, Gül çağına girilmişti / Her amel ve niyet Gül adına yapılır oldu / İnananların yüzünde Güller açılmaya başladı / Bundandır ki o gündür bugündür / Allah dostları Gül alıp satmaya başladılar / Gaibten bir yel esti Mekke’nin kuytularına / Enva enva kuşlar göğe çekildi / Kuşlardı esen yelin ulvî nağmesiyle muştulanan / Kuşlar havalandı Âmine Hatun’un evine doğru / “Balıklar sudan çıktı” Âlemlerin Efendisi doğdu diye / Kurtlar Mekke’nin kapısına geldi ceylanlarla yan yana / Mekke’nin sêmasında nurdan bulutlar / Buluştular kutlu müjde için /  Birer tutam akça bulut, birer tutam yıldız gönderdiler / Âmine Hatun’un kutlu evine / Şifâ Hatun duyurdu kutlu doğumu / Ey Abdülmuttalib, veriyorum işte müjdemi! /Âmine Hatun’un bir oğlu oldu / Doğduğunda evin içi nurla doldu / Doğan çocuğu melekler yıkadı / İki omuzu arasına risâlet mührü basıldı / Bunu duyan Abdülmuttalib eve yürüdü / Âmine Hatun rüyasını anlattı / Semâdan gelen nurlu kişiler / Muhammed adı verilsin doğan çocuğa, dediler /Abdülmuttalib kucağına aldı / Doğuştan sünnetli, doğuştan göbeği kesilmiş / Bir nur topu tutuyordu / Baktı maşallah dedi, gözü kamaştı / Sevinci yerden göğe, gökten yere dolaştı / Geldi Mekke’nin üzerinde toplandı / Kâbe’ye gitti Allah’a şükretti / Ey Mekkeliler! Bir torunum oldu sevinin /Adını Muhammed koydu melekler / Göktekiler ve yerdekiler onu övsün / Fakirlere ziyafet verilsin, yetimler ve âcizler doyurulsun, dedi /Hanifler, Muhammed Mustafa hakkında / Kâbe’de dua ettiler İbrahimce / Mekke’nin uluları toplandı / Dünyâya nur doğdu, bereket geldi / Âmine’nin Muhammed’i kutlulansın / Dağlara, taşlara dualanmış yemler bırakılsın / Âmine’den doğan çocuk bizim şânımız / Kutlulandı, bereketlendi dört bir yanımız, dediler / Bir Mekke bilgesi şöyle dedi: Böyle doğum görülmedi dünyâda / Âmine’nin evinde doğan ışık /Aydınlattı “Kudüs ve Şam arasını / On dört burç yıkıldı Kisra’nın sarayından / Semâve Vâdisi sular altında kaldı / Sâve Gölü kuruyup çekildi / Bin yıldır yanan ateşler söndü Mecûsî diyarında / Sâsânilerin ihtişamı, Bizans’ın zulmü çöktü” / Kâinatın künhüne açılan âyettir O / Mazlumların umut kapısıdır O / Karanlık devirleri nurlu şafaklara çevirendir O / Câhiliye idrakleri kül eden nur-ı beyzâ aşktır O / Hâsılı, Efendimiz Âleyhissalâtüvesselâm doğduğunda / Dünyâ karanlıktan çıkıp nûra boğuldu / İnsanlığın kalp ve dimağında ulvî inkılâplar oldu.([email protected])

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.