Ahmet Doğan İlbey
“Söz var sözden içeri”
Boğaz dokuz boğum, söz her boğumda durarak çıkmalı. Ham söz insanı kırar. Sözü pişirmek, olgunlaştırıp söylemek lâzım ki sözümüz makbul olsun.
Sözün kıymeti sözün ağırlığından gelir. Kabuğundan sıyırıp, mânâsına eğilmeli. Mânadan mahrum malâyanî söz ziyandır.
“Söz var sözden içeri, söz var sözden ileri.” Söz var derde devâ. Söz var, sağlam adamı hasta eder. Söz var dilin ucundan söylenir, kalp ve gönülle irtibatı yoktur.
Bunun içindir ki kendini bilen önce sözüne bakmalı. Söz öze aynadır. İnsanı abâd eden de berbat eden de sözüdür. Kişinin adamlığını yahut hamlığını ortaya seren sözüdür. Ârif ceddimiz “Üslûb-ı beyan aynıyla insan” demiş.
Sözün insana neler kazandıracağını, başına neler getireceğini Yunus Emre Hazretleri asırlar önce söylemiş: “Söz ola kese savaşı / söz ola kestire başı / Söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ede.”
Sözün değer kazanması vahiyle ve Efendimiz Aleyhisselâtüvesselâm’ın kudsî diliyle başlar. Bunun içindir ki vahyin ruhu cesed mesabesinde olan söze can verdi, diyor âliman...
Sözün değeri âyetlere tabiî oldukça artar. Dolayıyla şuur ve tasavvurun değeri, aklın ve kalbin derecesi de yükselir.
Hz. Mevlânâ’ya göre söz iki türdür: Beşerî ve ilâhî... Beşerî akıldan neşet eden söz sınırlı ve eksik, ilâhî olan sonsuz ve mükemmel. Sözün lafız ve mâna olarak iki cephesi var. Lafız cephesi kerpiç, mâna cephesi toprak… Mâna olmadıkça lafzın tadı olmaz. Söz mânaya geçerse cana kavuşur, yücelere ulaşır. (Divan-ı Kebir / 4)
Aşk ehli olan Hz. Pîr, beşerî sözü davula ve eşeğin boynundaki çıngırağa benzetir. Beşeri söz kara yüzlüdür; özü, yüzü perdeleyip, güzeli müşâhede etmeye mâni olur, âşığı yorar. (a.g.e. /4)
Kaynağına göre değer taşır söz. İyiliğe, güzelliğe vasıta olduğu gibi, kötülüğe de vasıtadır. Hem gizlidir, hem de meydandadır, yâni zâhir ve bâtın iki yönlüdür. Zâhir olanını duymak kolay, bâtınını duymak herkesin harcı değil. (a.g.e./4)
Sözün değerinin mukaddeslerimizden neşet ettiğini göz ardı edip kendi kabiliyetinden sâdır olduğunu sanan nâdanlara, söz gücünün kendisinden gelmediğini söyleyen Yunus Emre Hazretlerine başvurmalarını hatırlatırız:
“Söz karadan aktan değil, yazıp okumaktan değil / Bu yürüyen halktan değil, Halık avazından gelir.”
Hak âşıkları, sözlerinin Allah ve Resûlünden beslendiğini söylüyorsa, onların yolunda sözün değerini yüceltmek düşer bize.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.