Ahmet Doğan İlbey
Darbeci generaller psikopattır
(Darbeci generallerin ruh ve tavırlarını, zihniyet ve duruşlarını tenkit ve tahlil eden “Generaller” serisi yazılarımızda Şerefli Türk Ordusuna, Türk Silahlı Kuvvetlerinin subay ve askerlerine, Mehmetçiklerine yönelik zerre kadar ima ve ihsas ve tahkir ve tezyif ve yıpratma maksadı gözetmediğimizi, gözetmemiz için hiçbir sebep olmadığını, olmayacağını; bilakis “General” serisi yazılarımızın tek gayesi şerefli Türk ordusu ve askerlerinin tarihten bugüne yüklendikleri vazifelerle devlet ve millet birlikteliğinin temel ayaklarından biri olduğuna inanarak, güzide ve fedakâr Türk ordusunun mensuplarını, darbeci generallerden tefrik etme gayreti güdüyoruz)
Dünyanın her yerinde aynıdır darbeci generallerin ruhu. İblis’in ruhunda buluşurlar ve insanlığa zararlı yaratıklardır.
Darbeci generallerin birer psikopat olduğu kesin. Her darbeci generalin muayene edildiğinde psikopati belirtileri yüksek dozda görülecektir. Şahsî ve sosyal girişimlerde noksanlık, mensup olduğu milletle dost ve barışık olmama, kanun ve kurallardan kopukluk, kendine çizilen anayasal yasakları dikkate almamak, sevgi, şefkat gibi hisleri algılayamamak, anlayamamak, ahlâki, dinî vd içinde yaşadığı toplum değerlerine önem vermemek, belirtilerden bazılarıdır.
Darbecilik bazı generallerin ruhunda yer etmiş bir virüstür. Bu virüse yakalanan generallerdeki fiillerin en başında zorbalık ve iktidar tutkusu gelir. İktidar ve ülke daima generallerin vesayetinde olmalıdır.
Zâlimce bir iktidar hırsı generallerde kanserden daha beter bir hastalıktır. Devletin idaresine hâkim olmak meslekî genlerine işlemiş.
Darbecilik virüsü kanlarından çıkmadıkça her vakit darbe yapabilirler. Teşebbüsleri akim kaldığında darbe sendromuna tutulur ve psikiyatri kliniklerinde kriz çekerek ölürler.
Darbeci generallerle nevroz arasında bağ vardır. Hükümranlık tutkusu yüzünden nevroz hastalığına yakalanırlar. Nevroz: Sinir ve ruh hastalığı demektir.
Bir general Türk Ülkesi’nin Güneydoğu’sunda vazife yapan bir meslekdaşını telefonla arayıp, “Yarbay çok PKK’lı öldürüyor, heronları düşürün” diye tâlimat verebiliyorsa, o generalin ağır-kronik nevroz hastası olduğu kesindir.
Darbe yapamadıkları ve iktidarı ellerinde tutamadıkları zaman nevrotik davranışlar gösterirler. Bu yüzden generallerin çoğunda bulunan nörolojik rahatsızlıklar onların şu hâllerinden anlaşılır: 1- Türk Ülkesi’nin kendi vesayetlerinde olduğu zamanlar neşeli bir kişilik sergilerler.
2- Çabuk sıkılırlar.
3- Duyguları ve düşünceleri derin değil, sathidir.
4- Ani karar verip uygulamaya koyarlar.
5- Kendi hatalarını kabul etmezler; sürekli olarak sivil toplum kuruluşlarını ve siyasetçileri suçlarlar.
6- Gayelerine ulaşmak için iç ve dış gizli servislerle diyalog kurarlar, Devrimci Karargâh ve DHKP-C gibi cinayet örgütlerine bordrodan maaş öderler.
7-İtiyadî ve insiyakî olarak sık sık “ülkede irtica hortluyor, Kemalist Cumhuriyet’ten ve Kamalovizm’den taviz veriliyor” paranoyasına tutulurlar.
8- Bu ülkede laikçi ve altı ok ilkelerine bağlı generalin zor yetiştiğini, kıymetinin bilinmediğini ve kaht-ı general, yani general kıtlığı olduğunu söylerler.
Gayemiz kimseye iftira atmak değil. Altmış yıldır altı darbeden anlaşıldığı üzere darbeci generallerin kötü ruhunu kovmak gerek. Güçleri yettikçe ülkeyi millete bırakmak istemezler.
Bu ülkede generaller hulûs-ı kalple “daima Allah’a hamd eder, Hakk’a tapan milletimize şükran duyarız” dedikleri gün felah bulabilirler. Allah, darbeci generalleri ıslah etsin.
---------------------------------------
FİKİR DÜKKÂNININ KURUCU MÜDAVİMİ UNUTULUR MU?
Ey azizan!
Yanlışlıkla kapatılan ve yarım saat sonra açılan Türkiye Yazarlar Birliği Kahramanmaraş Şubesi’nin başına gelenleri aynı ifadeyle yazı mevzu etmiş ve yazımızın ilgili kısmında şöyle demiştik: “Derneği kapatmaya gelen heyetin resmî fakat buruk yüzlerini ilk karşılayanlar derneğin iki kahramanı, derneğin Mesul Müdürü Hacı Ahmet Eralp ve Ferhat Ağca’dır. Ardından Dr. Mehmet Ceran yetişiyor…”
Bu satırlarda eksik bir bilgi verdiğimizin farkına vardık. Dernek kapatıldığı sırada fakir ağır maişet mekânındaydı. Şube Başkanı İsmail Göktürk’ten öğrenmiştim. Dermeği kapatmaya gelen heyete karşı duran, “neden niçin kapatılıyor…?” diye sorarak dik duranlar arsında en başta Tayfun Göktürk dostumuzun da olduğunu öğrendik.
Bu dost ki, derneğimizin, mânevî adıyla Mağaramızın, Fikir Dükkânımızın ilk kadrosundandır. Maişet mesleği mâli müşavirlik, fakat gerçek meşguliyeti ve dâvası Müslümanlığında eğri duranları gücü ve haddi ölçüsünde düzeltmeye çalışmak, kazara din-i mübine mugayir söz sarf edenleri hem lisân-ı hâl, hem de fıkıh ve akaid diliyle uyarmak. Görür ve bilirliğinden ilmen yakîn korktuğum bu ehl-i târik dostumuzun Fikir Dükkânına elân devam eden hizmet ve emeğine hürmet…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.