Ahmet Pamuk
Aile Çöküyor!!!
Bu satırları okuyacak çoğu kimse, ya olup bitenin farkında değil, ya da yapılan mevzuat değişikliklerinin ne anlama geldiğinin farkında değil.
Bu satırları okuyacak hemen herkesin bir ailesi mutlaka vardır. Bunun yanında aile mefhumuna yüklediği kendince kutsal bir anlam da vardır. Bu açıdan bakılması temennisiyle aşağıdakileri okumanızı ve düşünmenizi öneriyorum. Çatırdayan şey, toplumun temeli. Farkında olmadan ve yavaş yavaş içinde yaşadığımız toplumu zehirliyor ve toplumun temel taşı aileyi yok ediyoruz.
“Bazı kişiler aile kurumunun tehdit altında olduğu "bahanesiyle" Türkiye'deki mevzuatın eleştirildiğini, böyle bir şeyin olmadığını söylüyor.
Türkiye'de sadece boşanmalar artmamakta, evlilikler de azalmaktadır, bunun mevzuatla ve aile politikalarıyla ilişkisinin sorgulanması bazı çevreleri rahatsız ediyor. Şüphesiz başka bir çok mikro sebepten bahsedilebilir ama makro bir dinamik olarak aile ve kadın politikalarının sorgulanması niçin istenmiyor?
Ülkemizde ilk "toplumsal cinsiyet eşitliği ulusal eylem planı" 2008-2013, ikincisi ise 2014-2018 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. 2000-2008 yılları arasında ülkemizde 5 milyon 254 bin 365 kişi evlenirken, 789 bin 104 kişi ise boşanmıştır. Bu rakamlar yaklaşık 6,5 evliliğe karşılık bir boşanma gerçekleştiğini göstermektedir. 2009-2018 yılları arasında ise, 5 milyon 890 bin 960 kişi evlenirken 1 milyon 261 bin 243 kişi ise boşanmıştır; yaklaşık 4,5 evliliğe karşılık bir boşanma...
2000 yılında yaklaşık 13 evliliğe karşılık bir boşanma gerçekleşirken, 2018'de yaklaşık 3,9 evliliğe karşılık bir boşanma gerçekleşmiştir.
Türkiye'de 2000 yılında (Nüfus: 67 milyon 803 bin 927) Kaba evlenme hızı binde 6,84. Kaba boşanma hızı: binde 0,52. 2018 yılında (Nüfus: 82 milyon 3 bin 82) Kaba evlenme hızı: binde 6,8; Kaba boşanma hızı: binde 1,75.
Kaba Evlenme/Boşanma Hızı: Belli bir yıl içinde her 1000 nüfus başına düşen evlenme/boşanma sayısıdır.
Peki bu rakamların mevzuat değişiklikleriyle bir ilişkisi var mıdır?
Türkiye'de 2000'den sonra (2000 sonrası da şüphesiz, 2000 öncesi süreçten beslenmektedir) mevzuatta yapılan değişiklikler ve bu değişikliklere dayalı uygulanan/uygulanmaya devam eden eylem planları (Not: Bu mevzuat değişiklikleri öncesi, esnası ve sonrasında Avrupa'nın, ulusal ve küresel şirketlerin fonladığı "sivil" çalışmalar burada yer almamaktadır):
1. 2001 Türk Medeni Kanunu değiştirildi.
2. 2005 Türk Ceza Kanunu yürürlüğe girdi. 101-102 ve 103. maddeler düzenlendi. Evlilik içi tecavüz kavramı getirildi.
3. 2006 Töre ve Namus Cinayetleri Başbakanlık Genelgesi çıkarıldı.
4. 2007-2010 Kadına Şiddet Ulusal Eylem Planı hazırlanıp uygulandı.
5. 2008-2013 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı hazırlanıp uygulandı. Bu eylem planının bittiği günlerde (Kasım-2013) Heinrich Böll Vakfı İstanbul'da "Başka Bir Aile Anlayışı Mümkün mü?" başlıklı bir sempozyum düzenliyor, "Alternatif aile modelleri"ni tartışmaya açıyordu.
6. 2011 İstanbul Sözleşmesi imzalandı.
7. 2012 Aileyi Koruma ve Kadına Şiddeti Önleme Kanunu çıkarıldı.
8. 2012-2015 Kadına Şiddet Ulusal Eylem Planı hazırlanıp uygulandı.
9. 2016-2020 Kadına Şiddet Ulusal Eylem Planı hazırlandı, uygulanmaya devam ediyor.
10. 2018-2023 Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı hazırlandı uygulanmaya devam ediyor.
Felsefi/teorik temelini feminist argümanların oluşturduğu bu süreç Avrupa, ulusal ve küresel şirketler (Rockefeller, Soros, Ford vb.) tarafından destekleniyor. Bu ilişkinin dinamiklerinin, sebep ve amaçlarının sorgulanması istenmiyor. Bunu sorgulayanlar ise, "kadın düşmanı" yaftasıyla susturulmak isteniyor.
Susmak, haz ve kâr simsarlarının piyasasına geleceğimizi kurban sunmak anlamına geliyor.”(Mücahit Gültekin)
Her eleştiriyi ihanet, her savunmayı iman emaresi görenler de bunu iyi düşünsün. Zira onların da aileleri var ve aynı durum onlar için de geçerli. Yol yakınken dönmezsek dizimizi çok döveceğiz.
Allah yar ve yardımcımız olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.