Operasyona uğramaktan kurtulabilecek miyiz?

Ülkemiz, geçmişten beri hep dışarıdan birilerinin üzerinde operasyon yapmaya çalıştığı ve içeriden birilerinin de buna bilerek veya bilmeyerek destek olduğu sıkıntılı ve çalkantılı bir coğrafyanın tam merkezinde. Bu operasyonlar zaman zaman kısmen, zaman zaman ise büyük ölçüde başarıya ulaşmış görünüyordu, ta ki yakın tarihe kadar. Devlet sisteminin değiştiği şu son dönemde ise bazı konularda şikayetlerimiz artsa da dış destekli operasyonların daha az etki edebileceği bir yürütme yapısına kavuşmuş olmamız içimizi rahatlatıyor. Katılırsınız yada katılmazsınız ama örnekleyerek açıklamaya çalışayım.

Bir süredir devam eden ve büyük ölçüde dış kaynaklı olduğunu bildiğimiz, ama bu kadar uzamasında kısmen iktidarın da hatasının olduğunu kabul ettiğimiz ve geçmiş yazılarımda detaylı olarak izah etmeye çalıştığım ekonomik problemlerin yıkıcı etkilerinin oluşmuyor olması, halkımızın eskiye nazaran daha fazla devlet ile bütünleşmiş bir görüntü sergilemesinden, yeri geldiğinde elini taşın altına koymaya seve seve rıza gösteriyor olmasından kaynaklanıyor olsa gerek.

Bu gün duruşması yapılacak olan ve piyasaların sonucunu merakla beklediği rahip davası da bunun bir diğer göstergesi. Yine bir takım problemler olmakla beraber, gelinen noktada ülkemize çekilen operasyonlara karşı operasyonla cevap verebiliyor hale gelmiş olmamızın sonucu olarak neredeyse tüm dünyanın dikkatini çeken bir dava haline bürünen basit bir mahkeme aslında hadise. Üzerinden Amerikan Başkanı’nın dahi rant devşirmeye çalıştığı ilginç bir hal alan, izahı normal şartlarda hukuken zor ama istihbari devlet faaliyetleri açısından bir çok sorunlu ilişkiyi ortaya koyan durum.

Ve son olarak büyükelçilikte yok edilen gazeteci olayı. Henüz çok taze olması üzerinde yorum yaparken biraz temkinli olmayı gerektiriyor lakin, operasyonel bir yönünün olduğu açık ve net. Ve bu operasyonun arkasında da yine aynı ellerin olduğu muhakkak.

Özetleyecek olursak, ülkemiz hasta adamlıktan tedavi olma sürecine girmiş, bu tedavinin acı reçetelerini her şeye rağmen uygulama kararlılığını göstermiş, bunun sonucu olarak da hastalığın devamını isteyen ve dileyenler tarafından geçmişte olduğu gibi bir takım operasyonlara maruz bırakılmaya çalışılmaktadır. Ama çok şükür ki, bu defa bunlar bir bir bertaraf edilmekte ve üstesinden gelinmektedir. Ancak bu yapılırken züccaciye dükkânına giren fil misali çıkar odaklarının arzuları doğrultusunda etrafı yıkıp döken yanlışlara da mahal verilmekte. Bunun asgari olması noktasında da hepimize görevler düşüyor. Bu bağlamda, kırılanı onarmak, ihya ve inşa etmek bize düşenlerin en başında geliyor.

Acı reçetelerin ardından ferahlık geleceğini umuyorum. Milletçe dik durmamızı gerektiren ve her şeye rağmen destek olmak mecburiyetinde olduğumuz bir yapıya sahibiz hamdolsun. Bu bir siyasi görüş değil, siyasetçilerin sıradan söylemlerinde bahsettiği ve belki sizi rahatsız eden ve öfkelendiren bir taraftarlık söylemi de değil. Gerçeğin ta kendisi. Bize operasyon yapılıyor ve biz bunu siyasi görüşümüz ne olursa olsun savuşturmak zorundayız. İktidara kızsak da, muhalif olsak da, bu ülke hepimizin ve kaybedersek “biz” olarak kalamayacağız.

Bu ülkenin sağcısı, solcusu, cemaatçisi, tarikatçısı, radikali, ateisti, deisti, dinlisi, dinsizi, etnik tüm unsurları, İslamcısı, agnostiği; birbirinizi sevmek ve fikirlerini kabul etmek zorunda değilsiniz. Ama birbirinize tahammül etmeyi öğrendiğiniz ve bunu uyguladığınız müddetçe operasyonların hiç biri tutmayacak ve bu topraklarda daha bin yıllarca hep beraber yaşayacağız inşaallah.

Allah’a emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.