Ahmet Doğan İlbey
Lânetlenmiş İblis’in dölü İsrail
Gâfil Müslüman Devletleri! Dünyayı kimin idare ettiğini sanıyordunuz? Nil'den Fırat'a kadar uzanan "Büyük İsrail" devletini kurmak, Mescid-i Aksâ'yı yıkmak isteyen İsrail'in zulümleri devam ediyor.
İsrail: Şeytan-ı Racim, yâni bilinen şeytanın daha şenisi, daha âdisi… Şeytanın özel ismi, yâni İblis...
İblis, yâni İsrail “Hayırdan ümitsiz olan, Allah’ın rahmetinden umudunu kesen” demektir. Âdem Peygambere itaat etmeyen, kendisine yapma denileni yapan, yap denileni yapmayan şeytanların şeytanı, katilliğin müşahhas numunesi, tâlim merkezi…
Yahudiler, Kur’an-ı Kerim’de “lânetlenmiş kavim” olarak bildiriyor : “Bunlar Allah’ın lânetlediği kimselerdir. Allah’ın rahmetinden uzaklaştırdığı (lânetli) kimseye gerçek bir yardımcı bulamazsın” (Nisâ: 52. âyet).
Peygamber Efendimiz’in, “İsrâiloğullarından bir ümmet kayboldu, hayvan sûretine çevrildi. Bilinmez ki o topluluk ne fenalık işlemiştir…” buyruğundaki hayvan, İsrail Devleti sûretinde şenaatini sürdürüyor.
Müslümanlar var oldukça İblis, yâni İsrail de var olacaktır. İsrail, yâni İblis semâvata çıkamaz, semâ âlemi İsrail’den korunmuştur. Necip Fâzıl’ın sözüyle “Öz peygamberine ihânet eden (…) Fesad ve hiyanet mâdeni yeni bir kavim hâlinde dölleşen, asıl Yahudiyi mayalandıran, artık hep öyle devam eden ve insanlığın başına belâ kesilen” lânetli kavim İsrail Müslümanların gözüne baka baka katliam üstüne katliam yapıyor.
KATİLLİĞİN İDEOLOJİK MERKEZİ
Katilliği ideoloji ve gaye edinen nekrofil, yâni ölüsevici İsrail’in iblis karakterini, “Yahudiler mi dediniz? Onlar, yumurtalarını pişirmek için, dünyayı ateşe vermekten çekinmeyen lânetlilerdir” diye târif eden Necip Fâzıl’ın altmış yıl önce yaptığı tesbiti Müslüman Devletler unutmuş olmalılar ki, musibetten başlarını alamıyorlar:
“Şu anda kolları karnının altında saklı bir ahtapot gibi… Suriye, öbür koliyle Irak, daha öbür kollarıyle de Kuveyt, Hicaz, Mısır ve Libya istikametlerini kollayan, bu rolünün tahakkukuna zemin hazırlamak için bir dünya felâketine muhtaç bulunan, bunun için de Rus-Amerikan rekabetini kızıştıran ve türeme-üreme yatağı emperiyalizmayı besleyen, kısacası topyekûn medeniyetleri eritme yolunda büyücü kazanını durmadan karıştıran, yalnız o…”
Esselâm kitabında yer alan “Yahudi” şiirinde İsrailoğullarının şenaatini anlatıyor. Her Müslüman bu mısralardaki fikri, şuuruna bıçak sokması gerek:
“ZEHİRLİLERİN ZEHİRDE EN KORKUNCU”: İSRAİL
Yahudi, tıkayandır Allah'a giden yolu / (…) / Yahudi, dölleşmesi, Resule hiyanetin / Ve hedefi, Kur'ânda, Haktan gelen lânetin / İlk defa hiyaneti, kendi öz nebisine / İnsanlık yahudide şahit en habisine / Evet, zehirlilerin zehirde en korkuncu / İman kervanlarına pusu kurmuş soyguncu (…) / Peşinden, dümdüz giden yolda binbir sapıklık... / (…) / Nihayet yüzündeki kaatil peçeyi yırttı / Küfrü İslâma karşı hizip hizip kışkırttı…”
İsrail’in lâneti sürüyorsa elan, Necip Fâzıl’ın “Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar” kitabında yazdıklarını bir kez daha okumak gerek:
“Yahudi'nin şeklini târif kolay olduğu kadar mânasını çerçevelemek zor... O nasıl ve nereden geldiği meçhûl, şu veya bu ruh keyfiyetinde müstâkil bir ırk değil, kendisini Peygamberinden ve saf ırkından koparmış ve ayrıca mayalaştırıp ırklaştırmış ayrı bir soy... Roma İmparatorluğu, Yahudinin, kan damarlarına girip en hassas nahiyelerinde gizli sömürgesine karargâh kurduğu ilk büyük tarihî bünyedir. Flavius Josef şöyle der: ‘Yahudisiz tek şehir bulunabileceğini sanmak gülünçtür.’ Roma'nın fikir ve hikmet adamı (Senek): ‘Bu suçlu kavmin âdet ve usulleri her memlekette karargâh kurmuştur.”
-----------------------------------------------------
UFUK AÇICI BİR YAZI: “TEKKELER Mİ BOZULDU, TEKKELERE BAKIŞIMIZ MI?”
Son zamanlarda cemaat ve vâkıf tabelası altında bâzı gurupların istismarlarından dolayı bu nahoş hâdiselerin üstünden art niyetli çevrelerin, algı operasyonlarıyla tarikatların itibarını zedelemeye, gözden düşürmeye çalıştıkları bir gerçek. Necip milletin zihnini bulandırmaya çalışan bu kasıtlı propagandaların içyüzünü ve tarikat yahut eski ifadeyle tekkelerin fonksiyonunu anlamak için Ali Yurtgezen hocanın Semerkand Dergisi / Mayıs 2018 sayısındaki “Tekkeler mi Bozuldu, Tekkelere Bakışımız mı?” yazısı âciz kanaatimizce ufuk açıcı bir yazı…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.