Fatih Ölmez: Ücretlere Altı Ayda Bir Zam Yapmak Pansuman Tedavisi Gibidir
İş İnsanı Ve Mali Müşavir Fatih Ölmez Memur ve emekli maaşlarında yüzde 85 civarında ve asgari ücrette yüzde 100’ü bulan artışların 2023 enflasyonuna etkisini değerlendirdi.
Ölmez konu ilgili şu değerlendirmelerde bulundu;
Asgari ücret pek çok ekonomide yer bulan bir uygulama. Ana amacı o ülkede çalışan en vasıfsız çalışanların en azından günlük yaşamlarını karşılayabilecek bir asgari geçim ücreti temin edebilmesi. Asgari ücrete tabi olanların çalışan nüfusa oranı çoğu ülkede yüzde 10’un altında. (Yunanistan'da yüzde 4, Almanya'da yüzde 5, Fransa'da yüzde 8). Biz de ise geçen sene yüzde 62 civarında olduğu yazıldı. (SGK bu rakamları yayınlamıyor!) Kuşkusuz bu oran bu son artışla birlikte çok daha yukarı çıkacak. Aynı zamanda, asgari ücretteki bu artış (işverene sağlanan desteğin 400TL’ye çıkarılmasına rağmen) ister istemez kayıtsız çalışanların sayısında ve dolayısıyla işsizlik oranında artışa da sebebiyet verebilir.
Memur ve emekli maaşlarında yüzde 85 civarında ve asgari ücrette yüzde 100’ü bulan artışların 2023 enflasyonuna etkisi ne olur? Resmi enflasyonun üzerinde oranlarda yapılan bu artışların işveren maliyetlerini artıracağı ve bunun da bir raund daha enflasyon artışına sebebiyet vereceği ve enflasyon beklentilerini yüksek tutmaya devam edeceği aşikar. (Burada uçup giden bir enflasyon değil ise de, 80 ve 90’lı yıllarda yaşadığımıza benzer yüzde 40’larda kemikleşmiş bir enflasyondan bahsediyoruz.) Özellikle zaten AB’deki soğuma nedeniyle ihracatta zorlanan üreticilerin artan işçilik maliyetleri nedeniyle fiyatlamada ve dolayısıyla ihracat yapmakta daha çok zorlanacakları da aşikar.
Dar gelirli vatandaşlar elektrik faturasını az ödemek için televizyon ışığında oturup, lamba yakmamak yolunu seçerken, soğuğa karşı kaloriferlerini yakmayıp ya da en kısıkta yakarak, kazak giyip battaniyeye sarılarak ev içinde oturuyor. Peynir, süt ve yumurta fiyatlarındaki artışlar nedeniyle çocukların beslenme çantalarında ise birçok ürüne yer veremiyor.
Televizyon ekranlarında hayat pahalılığından şikayetlerin yer aldığı röportajlar her geçen gün artıyor… İktidarın sözcüleri baz etkisiyle enflasyonun yıllık yüzde 84.39’dan yüzde 64.27’ye inmesinin müjdesini verirlerken, vatandaşlar yaşadıkları pahalılıktan şikayetlerini sürdürüyor. Beklentileri, ‘’enflasyon düşüyor’’ haberleri değil, üretim artışıyla enflasyonun yüzde 10’un altına indirilmesi, her gün fiyat artışlarının önüne geçilerek pahalılığa son verilmesi…
Bu ise üretimi artırıp, düşük enflasyonda süreklilik kazandırarak, pahalılık artışını frenlemekle mümkün. Bana göre doğru olan budur…
Ücretlere altı ayda bir zam yapmak pansuman tedavisi gibidir. Asıl doğru olan, yapılması gereken, teşhisi doğru koyup, sorunu kökten çözücü tedavi uygulamaktır. Üretimi artırarak enflasyon aşağıya çekilip pahalılığın önleneceği gerçeğini herkes görüp ifade etmektedir.
KAYNAK: Haber Merkezi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.