Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Eğitimde cinsiyet eşitliği projesi ve karma eğitim yozlaşmaya teşviktir

Medyada yazılıp çizilene göre Millî Eğitim tarafından yürütülen ve kamuoyunda “toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının yaygınlaştırılmasına” ve pilot olarak seçilen okullarda denenmeye çalışıldığı iddia edilen "Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi" resmî ağız tarafından reddedilse de kamuoyu ve aileler ikna olmuş değil.

 

Aşağıdaki haber Müslüman Türkiye’de Atatürkçü Batılılaşma ve modernleşmenin, hâsılı Tanzimat’ın devam ettiğinin bir vesikasıdır:

 

“Millî Eğitim Bakanlığı, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Okul” eylem planı hazırladı. Millî Eğitim Bakanı 162 okulu kapsayan plânı anlattı. Cinsiyet eşitliğine yönelik toplumsal algının, öğrencilik yıllarından itibaren geliştirilmesi için harekete geçen Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), pilot çalışmasını 162 okulda başlattığı “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Okul” projesini geliştiriyor. Bakanlık proje kapsamında, MEB’e bağlı okullarda uygulanacak eylem planları hazırlıyor.” (29 Aralık 2018 tarihli gazeteler)

 

Güya cinsler arası hak-hukuk ve eşitlik eğitimi adı altında çocuklarımızı edep ve cinsiyet algısını yozlaştıracak, uyuşturucudan daha tehlikeli bu proje Avrupa ülkelerinde de önce yavaş, sonra genişleterek yaygınlaştırılan bir yozlaştırma projesidir.  Bu projenin tatbikinden sonra Avrupa’nın rezil ve insanlık dışı hâli ortada…

 

Batı’da aile bitmiştir. Çocuk ve gençler, kanserden daha tehlikeli bu projenin uygulanmasıyla hâşâ huzurdan kız erkek cinsiyeti kalmamış, üçüncü bir cinsiyet tercih edenler çığ gibi büyüyor.  Daha kötüsü, hâşâ huzurdan Lbgt gibi Lut kavmi benzeri topluluklar zuhur etmeye başladı.

 

Milli Eğitim Bakanının "Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Etkinlik Kitabı hazırlandı. Kitap kapsamında 9. ve 10. sınıf seviyesinde derslerde ünitelere uygun, etkinlikler yaptık. Uzmanlar tarafından hazırlanan taslak etkinliklerin incelenmesi ve değerlendirilmesi amacıyla branş ve rehberlik öğretmenlerinin katılımıyla bir çalıştay gerçekleştirildi" ifadeleri açık ve vazıh değil, şüpheler zail olmamıştır.

 

Aile Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığınca kamuoyu önünde, Müslüman Türk milletinin yapısına, dinine, örfüne ve aile anlayışına aykırı olan bu projenin asla ve kat’a uygulanması söz konusu değildir, diyerek yüksek sesle açıklama yapılması elzemdir.
 

Ne demek "Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Okul"? Avrupa Birliği anlaşma mevzuatlarında var, diye bu projeyi almak gaflet ve dalâlettir ve Müslüman millete hıyanettir. Baldıran zehirinden daha tehlikeli alçak ve şenî mevzuat ne diyormuş:


“Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından desteklenen "Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi" (ETCEP) kendisini, "Temel olarak, kamuoyunda toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının yaygınlaştırılmasına katkı sağlamayı amaçlar. Proje faaliyetleri özelinde ise eğitim sisteminin tüm bileşenlerine toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısını yerleştirmeyi hedefler."

 

Hülâsa ifadeyle, mevzuat “Eğitim sisteminin tüm bileşenlerine cinsiyet eşitliği bakış açısı yerleştirmeyi hedefliyor” muş. Alçaklık bu! Müslüman Türk çocuklarını iki dönem sonra Avrupa’nın zihni bozuk, nesebi bozuk, ana baba bilmeyen, edeb hayâ bilmeyen gençlerine dönüştürecek…

 

“Her bakımdan olduğu gibi cinsiyette eşitlik olmaz. Müslümanca yaratılış gayesine uygun bir eşitlik anlayışı dinimizde vardır. Maalesef bir kısım sözde İslâmcı-muhafazakâr geçinen ve iktidar yanlısı medyada yazan yazar hanımlarca desteklenen Feminizm hareketi bu alçakça projenin ilk versiyonu… Feminizm “Cinsiyet eşitliği eğitimi” gibi “Avrupa Birliği mevzuat ve müktesebâtına uyum mecburiyeti”nin sonunda bu ülkeye sokuldu. İktidar mensupları feminizm ve benzeri bir yığın sözleşme ve projelerin hayata sokulmasına engel olamamıştır. 

 

Bir yazarın ifadesiyle “Yeni model ideal kadın, çokça erkeksi özellikler yüklenen, sert bir kadın. İş hayatına teşvik edilerek başarı hedefleriyle güdülenen, annelikten koparılan, iş gücü başarılarıyla övülüp ön plâna çıkarılarak kariyer yaptırılmaya teşvik edilen, çalışan, para kazanan, pantolon ve ceket giyen, kısa saçlı, sert yüz hatlarına sahip, rekabet gereği acımasız olabilen, argo konuşan, evin dışında dilediğini dilediği zaman yapan sözüm ona güçlü kadın, özgür kadın! Bu yeni ideal erkek ve kadın tiplerinin, toplum tarafından kabulü ve yaygınlaşması için de, televizyon dizileri, reklâm filmleri,  klipler, bakım ürünleri ve giyim markalarının katalogları, gençlik dergileri ve şehirlerin en kalabalık alanlarındaki reklâm panoları ile çeşitli organizasyonlar kullanılıyor.”

 

Bize ne Avrupa Birliği projelerinden! 

 

“Cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi” projesi Hiroşima’ya atılan atom bombasından fazla zarar verir bu ülkenin çocuklarına ve gençlerine… Ve tedavisi zihinlerden çıkmayacak kadar zor.

 

Bu denî ve şenî, yâni ahlâksızlığı ve cinsiyet yozlaşmasını hızlandıracak proje sayın cumhurbaşkanına haberdar edilmeli ve “böyle bir projenin bu ülkede asla ve kat’a uygulanması söz konusu değildir” şeklinde kamuoyuna açıklama yapılmalı.

 

"Toplumda cinsiyet eşitliğini sağlama” projesi uygulamaya sokulduğunda bir kuşak sonra, modern-kapitalist hayatın durdurulamayan telkinleriyle yozlaşmış kadın ve erkek tipi çoğalacaktır.  Erkeğe benzeyen kadınlar ve genç kızlar, kadına benzeyen erkek ve gençler Müslüman Türkiye’nin sokaklarını, çarşılarını, okullarını, üniversitelerini doldurursa -ki dolduruyor- nasıl baş edilecek?

 

Karma eğitime son verilmeli,  kız erkek ayrı eğitim modeline geçilmeli

 

Çâre ve çözüm şu: Ecnebiler dahi itiraf etmişlerdir ki karma eğitimin eğitim ve öğretim ruhuna aykırı ve zihni birliği bozan ve dağıtan bir sistem. Dünyanın hiçbir ülkesinde karma eğitimin faydalı olduğunu söyleyen yok. Ne v ar ki, uygulayanların ipi AB Birliği ve Amerika’nın elinde…

 

Karma eğitime son verilmeli, kız ve erkek ayrı eğitim modeli hemen yarın uygulamaya sokulmalı.  Yol su elektrik, adaylar, seçimler… Başka şey yok mu gündemde? Kültür ve medeniyet değerlerimiz, aile ve çocuklar, gençler ve okullar yok mu? 

 

İktidar medyası da dâhil televizyon kanalları “Adaylar kimler? “Kaşıkçı acaba nasıl öldürüldü?” “Poşet paralı mı olsun, parasız mı?” gibi davul tozu nane ruhu kabilinden işlerle uğraşıyorlar.

 

Dostâne ifadeyle söyleyelim: Okullara sokulan bu proje ile “Cinsiyet devrimi” mi düşünülüyor? Veya sizi zorluyorlar mı? Tv programlarında, dizilerde ve filmlerde artık erkeksi kadınlar ve kadınsı erkekler bu projenin ürünü değil midir? Okulu çocuklar da yarın böyle olacaklar!

 

Hayatımıza bir yabancı, bir düşman gibi sokulan bu rezil ve yoz manzaralara kim dur diyecek? Ey muktedirler! Ey iktidar bunun vebali ağır! Bu şenî projenin Müslüman Türkiye’de asla uygulanamayacağını, uygulanmasının mümkün olmadığını birinci elden, bizzat cumhurbaşkanından duymak istiyor millet.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.