Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Dergi de okuyalım; dergisiz olmaz

Dergiler, kitapların uç beyleridir. Yazılacakların fütühatına çıkar ve zihnî ön tâlime hazırlık yaptırır. Kitaplar, mevzu ve meseleleri yekpâre olarak nizama sokar, dolayısıyla kalıcıdır. Dergiler ise, edebî ve fikrî cephedeki oluşları teri soğumadan haber verir ve dolayısıyla zihnimizin ön hazırlığı bakımından faydalıdır. Bundandır ki “iyi” dergileri okumak lâzım.

 

SEMERKAND dergisi ağustos 2017 sayısında Ali Yurtgezen hoca T. Ziya Ergunel müstearıyla yazdığı “Bayram o Bayram Olur” adlı yazısıyla, iki bayramımızdan ikincisinin yaklaşması dolayısıyla bayram anlayışının pek de yazılmayan bir veçhesine temas ediyor. Bayramımızı Kur’ânî mânasıyla idrak etmek için bu yazıdan bâzı kısımları okuyucularımızla paylaşmak istiyorum:

 

“Bayramlar büyüklerin de çocukça bir safiyeti, bir masumiyeti, bir hesapsızlığı kuşandığı sürur, neşe, muhabbet ve ünsiyet günleridir. Böyle günlerde kalbimize yerleşen yumuşama, ferahlık, huzur ve sükûnun bu çocuk safvetine, dolayısıyla fıtratımızda dönmekle bir alâkası olmalı. Arapçada bizdeki ‘bayram’ın karşılığı ‘îyd’ kelimesinin kökünde ‘geriye, en başa dönme, ricat’ mânası var. Ramazan bayramında bütün azalarımıza tutturduğumuz oruçlarla arınıp fıtratımıza; Kurban bayramında Cenab-ı Hakk’a kurbiyetle Elest Meclisi’ndeki safvete ricat ederiz. Bayram mecazen ‘sevinilen hallerin vakti’ni ifade ettiği için kullandığımızda da sevincin sebebi bir ‘dönüş’tür çoğu zaman. Gurbetten sılaya dönüş bayramıdır meselâ. Hatadan sevaba, mihnetten nimete, hastalıktan sıhhate dönüş bayramdır. Bütün bunların dışında namütenahi bir süruru, bir saadet yaşatan ve eskilerin ‘Îyd-i ekber” dedikleri bir büyük bayram vardır ki kulun Mevlâ’sına O’nun kendisinden, kendisin de O’ndan razı olarak varmasıdır. Aslımıza, Âlem-i Ervah’taki lâtif hâlimize dönmektir. Yâr-ı Hakiki ile mülaki olup vuslat eylemektir. Hacı Bayram Veli k.s. bu büyük bayramı, ‘Bir âşık erişse sana / Ol îyd-i ekberdir ona’ buyurarak târif eylemiş. Yâr ile bayram için eceli beklemeye tahammül göstermeyenleri ‘ölmeden evvel ölmeye’ sevk eden, Hak âşıklarına ölümü ‘şeb-i arus’ kılan bir mazhariyettir bu. Alvarlı Efe nâmıyla maruf Muhammed Lütfi Efendi hazretleri de ilahiyesinde bu büyük bayramı hatırlatıyor bize. ‘Bayram o bayram olur’ tekrarıyla, büyük bayramın cennetteki ebedi saadete erişmekle, Cemâl-i Mutlak olan Hak Tealâ’ya vuslatla yaşanacağını söylüyor ve asıl bayramı siz o zaman görün demeye getiriyor. Diğer bayramlar gibi mümine cenneti durak eyleyecek böyle bir bayram idrakin de şartları var elbette. Önceden hazırlık sadedinde kalbi bütün kirlerden arındırmak, derlenip toparlanmak, güzel kıyafetler misali haseneler tedarik etmek gerekiyor. Alvarlı Efe k.s., manzumesinde yer yer bu bayram öncesi hazırlığından bahsetmiş. Evveli de ahiri de muhabbetullahtır bu hazırlığın. Muhabbetullah, Elest Meclisi’ndeki ahdimize vefanın itizasıdır. (…) Asıl bayramın hazırlığı bir ömür boyu sürecek olmakla, farklıdır. (…) Alvarlı Efe k.s. hazretleri de söze burdan başlamıştı.  Diyordu ki, ‘Mevlâ bizi afvede / Gör ne güzel îyd olur /Cürm ü hatalar gide / Bayram o bayram olur…”

------------------------------------

TERKİP VE İNŞÂ DERGİSİ 29. SAYISIYLA OKUYUCU HUZURUNDA

 

Sahipliğini Haki Demir’in yaptığı TERKİP VE İNŞÂ dergisi Ağustos 2017 / 29. sayısı  “İnşâ Fikri” dosyasıyla medeniyet ve devlet meselemizin temellerini anlatıyor.

 

Türkiye’nin devlet ve millet geleneğinin ârızalarla dolu sürecinde kimin neyi tartıştığı, ne teklif ettiğinin anlaşılmadığı, daha doğrusu teflik ve görüşlerin “İnşâ” fikrinden mahrum, sathi maslahat özellikleri taşıdığı hükümet programlarının eklektik yapılaşmasının yaşandığı şu sıralarda tam da ihtiyaç duyulan inşâ fikrine her sayısıyla istikâmet verebilecek çapta dosyalar sunan Terkp ve İnşâ dergisinin önemi büyük, anlayana…  Bu sayının mündericatı şöyle:

 

İnşa fikri ve usulü / Haki Demir 

Büyük Doğu ve İnşa fikri /Prof. Dr. Veysel Aslantaş

Medrese-inşa-tatbikat / Ebubekir Sıddık Karataş

İnşa fikrine neden ihtiyacımız var / Ömer Faruk Sancaktar

İhtilal fikri /Mehmet Emin Konyalı 

İnşa fikri ve ihtilal fikri / Hasan Hüseyin Tunç

İnşa fikri, çağın fikridir / Ayhan Karatay

İnşa fikrindeki temel savrulma / Cahit Karademir

İrfanımızda hüma kuşu yahut himmet Hümaları / Ahmet Doğan İlbey 

Mazi, hal ve istikbal tasavvurunda inşa fikri  / A. Bülent Civan

İnşa fikri ve kurucu şahsiyet / Ünal Yılmaz 

Kurucu şahsiyet / Necip Fazıl Toprak

Dünya görüşü ve kurucu şahsiyet / Osman Kürşat Burahalı 

Kurucu şahsiyette yirminci asır çıkmazı / Baybars Oğuzhanoğlu

Anlama gayreti yahut problemi / Büşra Nur Demir 

******************

ŞİRİN VE GÜZEL BİR DERGİ: YOLDAKİ KALEMLER

 

Anadolu insanının hikâyecisi ve şair Hasan Ejderha’nın sahipliği ve yayın müdürlüğünde çıkan şirin mi şirin, samimi mi samimi, güzel mi güzel kültür, sanat, edebiyat ve fikir dergisi YOLDAKİ KALEMLER şair Memduh Atalay, Yasin Mortaş, Mehmet Mortaş, Enver Çapar, Mehmet Raşit Küçükkürtül, Fazlı Bayram gibi kıdemlilerle beraber Mehmet Yaşar, Gün Sazak Göktürk, Nurcihan Kızmaz, Şeyhşamil Ejderha, İsmail Sağır, H. Ahmet Eralp, Ferhat Ağca, Sibel Kök, Murat Türkmenoğlu, Hilâl Ejderha, Metin Acar gibi ikinci kuşağın bir arada yazdığı ve dolayısıyla kısa sürede bölge dergiciliğini aşan ve “merkez dergileri” tabusunu yıkan bir dergidir.

 

Şu sıralar şiir ve denemeleriyle Prof. Dr. Suat Kıyak’ın da yer aldığı derginin, okuyucu sayısıyla birlikte şair ve yazar kadrosu da büyüyor. Biyoloji profesörü olmasına rağmen edebî ve fikrî yönüyle de temayüz eden Suat Kıyak hoca zihniyet bakımından sağlam ve dik duran bir insan. Anlatıldığına göre birçok huyu değerli abisi Savaş Kıyak hocaya benzeyen Suat hoca bu hasletinden dolayı başına olmadık işler gelen biridir. Yakın yıllarda sözüm ona bir kısım “ulusal” basın “Gazi Üniversitesi’nde öğrencilere kılık-kıyafet tehdidi” başlıklı haberiyle ona saldırmış ve saldırıları ne kanunen ne insanî cihetiyle tesir etmemiş ve vazifesine dekan olarak devam etmiştir. Bu hâdiseyi basında geçen şekliyle yeri gelmişken anlatalım:

 

“Gazi Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nün yaz okulunda ders veren Prof. Dr. Suat Kıyak derse ara verdi ve askılı bluz giymiş bir genç kızı göstererek, ‘Haftaya da şuradaki arkadaşınız gibi gelirseniz sınava almam’ dedi. Sonra ne mi oldu? Olay basına yansıdı... Gazeteciler hemen Prof. Dr. Suat Kıyak’ı buldu ve ‘İddialar doğru mu?’ diye sordu. Adının başına ‘profesör’ eklenmiş, ilim irfan sahibi bu beyefendinin yanıtı aynen şöyle oldu: ‘Derse plaj kıyafeti diyebileceğimiz kıyafetlerle geliyorlar. İnsanların dikkati dağılıyor. Sınava alırım, ben yalnızca uyarıyorum!’ Demek ki neymiş? Onca ‘özgürlük edebiyatı’ palavraymış! Her şey, dincilerin bayraklaştırdığı ‘türban’ içinmiş... O mesele halledilince; sıra ‘istemedikleri gibi giyinenlerin özgürlüklerini ellerinden almaya’ gelmiş... Adam profesör olmuş ama askılı bluz bile hâlâ dikkatini dağıtıyor... Ne dikkatmiş (!) be kardeşim... Bugün askılı bluzla dağılıyor dikkati; onu yasaklayın, sıra pantolona gelecek... Onu açık yakalar, etek boyları, hatta açık saçlar izleyecek! Milim milim ilerleyerek tek tipleştirecekler bizi... Çünkü dertleri hiçbir zaman özgürlük falan olmadı; özgürlüğü kullandılar sadece...”

 

İşte bu fikirli insanın Yoldaki Kalemler’de yazması hayra vesiledir ve özellikle üniversiteli olan ikinci kuşağa “okuyun ve yazın…” mesajı vermesi bakımından önemlidir.

--------------------------------

HECE TAŞLARI AYLIK ŞİİR DERGİSİ 30. SAYIYA ULAŞTI

 

Sahipliğini, gelenekli hece şiirinin günümüzdeki gayretli yaşatıcılarından şair Tayyib Atmaca’nın yaptığı ve Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 2017 yılı internet dergiciliğinde yılın ödülüne layık görülen “HECE TAŞLARI AYLIK ŞİİR DERGİSİ” Ağustos 2017 / 30. sayısı nesir ve şiir yüklü… 

 

Tayyib Atmaca “Her yerde yangın var” adlı yazısıyla yüreğimizin üstünden geçen okunası bir yazı yazmış.  “Her yerde yangın var yangın var oğlum, bu ateş bize de sıçrayabilir, önce gön­lümüzün çatısı yanar, sonra aklımızın ucu tutuşur, avcumuzu açsak gökler sağılmaz, sesimizi salsak asuman yutar, gözümüze inen kara bulutlar, bizden bize şimşek çakar durmadan, ötelere boynu bükük bakarız, gördüğümüz görüntüden ürkeriz, ama yüreği­miz tir tir titremez, çektiğimiz efkar kâr kalır bize…”

 

Bu sayının şair ve yazarları şöyle:

İlhami Bulut / hüthüt çığlığı (şiir), Nazım Payam / şiir ve gelenek üzerine konuşmalar-4 / konuşturan: Tayyib Atmaca, Bestami Yazgan / yepyeni destanlar yazma vaktidir, Talat Ülker / mim, Ahmet Doğan İlbey / “ömürlük yara”, Ahmet Doğru / düş yolları, Ali Kemal Mutlu / sinem parça parça, Köksal Cengiz (niyazkâr) / geçeriz, Rabiba Barış / yavrum, Gülnar Sema, günlerin bir günü, Salih Özel / hayat okulu, Dr.Halil Atılgan / türkülerde ahraz dile/ bülbül güle/ arı bala gelir, Muhammet Emin Türkyıl­maz / tek taraflı ayrılık, Prof.Dr. Saim Sakaoğlu / âşık şiirine müdahaleler-3-ölmüş âşıkları dövüştürmeyelim, A. Muhlis Özhece / suna’yı tarif, Cevat Akkanat / maniler, Yaşar Özden / kalabalıklar, Sabahattin Karadaş / yalnızlık, Tayyib Atmaca / dokunan şiirler-3, Ahmet Urfalı / bergüzâr

---------------------------------------

EDEBİYAT, SANAT VE FİKRİYAT DERGİSİ “YARIN” YAYIN HAYATINA GİRDİ

 

Habervaktim’i takip ettiğini beyan eden Murat Açıkgöz hem kültür hareketlerinin içinde hem de iyi bir okuyucu. Fakire, İstanbul merkezli Edebiyat, Sanat ve Fikriyat dergisi “Yarın” ı yayın hayatına soktuklarına dair bir mektup göndermiş.                                                                                                                            

 

Yarın Dergisinin imtiyaz sahibi bu dost, iki ayda bir yayınlanacak olan “Yarın”ın ilk sayısının merhum Ömer Lütfi Mete'yi tanıttığını ve bu minval üzere fikrî ve edebî yazılarla çıktığını belirtiyor. Derginin ilk söyleşisinin merhumun oğlu Ali Buhara Mete ile yapıldığını da haber veriyor.                                                                      İlk sayısında kendini “Hür tefekkürün kalesine yeni bir soluk” başlığıyla tanıtıyor ve yazar kadrosunu da takdim ediyor:                                                         

 

Mahmut Bıyıklı, Selçuk Küpçük, Memduh Atalay, Akif Aytaç, Ömer Koca, Elif Sönmezışık, Emre Miyasoğlu, Faik Tunay, Fatma Gülşen Koçak, Osman Azman, Aydın Hız, Muhammed İkbal Bakırcı, Hayrullah Eraslan, Said Ercan, Mehmet Bilal Yamak, Fatih Yalçın, Yusuf Dinç.

 

Hülâsa-ı kelâm, dergi dünyamıza çizgisi İslâmî zeminde millî anlayış olan bir dergi daha girdi. Hayırlı ve daim olsun, diyoruz. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.