“Türkiye’nin önceliği deprem öncesi koruyucu tedbirler almaktır”

Yayınlanma:
Güncelleme: 12 Kasım 2020 09:13
“Türkiye’nin önceliği deprem öncesi koruyucu tedbirler almaktır”

12 Kasım 1999 Düzce depreminin ardından tam 21 yıl geçti. Bu felaketten tam 21 yıl sonra, 2020’de dünyanın farklı coğrafyalarında 6,5 şiddetinin üzerinde toplam 22 deprem meydana gelirken...

12 Kasım 1999 Düzce depreminin ardından tam 21 yıl geçti. Bu felaketten tam 21 yıl sonra, 2020’de dünyanın farklı coğrafyalarında 6,5 şiddetinin üzerinde toplam 22 deprem meydana gelirken, Türkiye ne yazık ki can kaybının en çok yaşandığı ülkeler arasında yer aldı. İki hafta önce İzmir depreminde 115 canımızı kaybettik. Bu anomali, deprem geçmişimizden gereken derslerin alınması gerektiğini tekrar gösterdi.

 

Yenilenmesi gereken 6,7 milyon konut varken hiçbir adım atılmamış

Çevre ve Şehircilik Bakanı, iki yıl evvel, dönüştürülmesi gereken 6,7 milyon konut bulunduğunu açıklamıştı. Sayın Cumhurbaşkanının İzmir depreminden sonra yaptığı bir konuşmada aynı rakamı yinelemesi ise depremle mücadele konusunda hiçbir ilerleme kaydedilmediğinin itirafıdır.

 

Zaman kaybetmeden koruyucu tedbirler alınmalıdır

Bir deprem ülkesi olan Türkiye’nin önceliği, koruyucu tedbirleri yıkımlar olmadan ve canlar kaybedilmeden önce almaktır.

 

Dayanıksız ve riskli binalarda oturmak zorunda olmak kader olmamalı, devlet gereken desteği sağlamalıdır. Canlar afet olmadan önce kurtarılmalıdır.

 

Zorunlu deprem sigortasının, yüz hanenin sadece 32’sinde olması düşündürücüdür. Bu sorun, ilgili mevzuat ve yaptırımlar güncellenerek düzenlenmelidir.

 

İnşaatlar sürekli kontrol edilmelidir

İnşaat malzemelerinin ve tadilatların kontrolü hassasiyetle yapılmalı; uyulmayan durumlarda verilecek cezalar caydırıcı olmalıdır.

Ağır hasarlı binaların yıkım süreçleri hızla başlatılmalı; orta ve az hasarlı binalara giriş izinleri kontrollü ve hızlı bir şekilde yönetilmelidir.

 

Tatbikatlar önceden planlanmalıdır

Deprem tatbikatları zamanında ve mahalle bazlı planlanmalı; olası senaryolar hafta içi ve mesai saatine göre hesaplanmalıdır. Halkımız, bölgesindeki toplanma yerleri ve acil durum halinde yapılması gerekenler konusunda önceden bilgilendirilmelidir.

 

Merkezi idare ile yerel yönetimler arasındaki kopukluk giderilmelidir

Yerel yönetimlerden gelen destekler en gerekli acil zamanda bile merkezi idare tarafından dikkate alınmamakta, yönetilememekte ve ortaya çıkacak fayda atıl kalmaktadır. Acil afet durumunda kamu kurumları arasında

Kaynak: Bültenler

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.