İnsanlığın temel problemleri çok olmakla birlikte çözümü noktasında hemfikiriz: Eğitim. Okullar bunun için açılıyor. Ülke ekonomisinin hatırı sayılır kısmı "Eğitime" ayrılıyor. Fakültelerin öğretmenlik bölümleri eğiticileri öğretmekle meşgul. Daha nice güzel çalışmalar hep eğitim ve eğitimin kalitesini artırarak dünyayı yaşanılabilir cennet haline getirmek için yapılıyor. Tüm Eğitim Sistemlerinin vazgeçilmezi ve kalitelerinin mihenk taşı öğretmenin kalitesi ile ortaya çıkıyor. Bir okulun kalitesi, okulundaki en iyi öğretmeninin kalitesine eşdeğer durumda. Devletin politika üreticileri işe buradan başlamalı. Ama onları beklersek daha çok bekleyeceğiz gibi. "Milletini sevdiğini iddia eden kişi önce elinden geleni yaparak işe başlamalı" diyor, İsmail Gaspıralı.
Sözümüz kendimize. Dış etkenlerle başlayan değişimde fayda elde edinilemiyor istenilen seviyede. Değişime içten başlatacak bir işaret fişeği gerek bize.
Öğretimin yöntem olumsuzluklarını, tsunami dalgalarını dalgakıran gibi göğsünde eritecek bir öğretmen hayalini hep canlı tutmalı ve her yerde seslendirmeliyiz. Sokaklarında, Kurtuluş mücadelesinde, gündüz saatlerinde elinde lamba ile gezen "Maraş'ın Veli"sine: "Gündüz gündüz lamba ile ne arıyorsun? sorusuna verdigi cevap gibi: Adam.
Bizlerde o eğitim erini arıyoruz her yerde.
En zor şartlar altında o idealist öğretmeni aramayı artık hayata geçirmek, eğitim sistemine girmiş o güzel insanlarda artık farkındalık oluşturarak "Ben de Varım" dedirtecek, zamanı geldiğinde deklare edecek ve bu öğretmenlerimizde hem kaliteyi hem de sayılarını arttıracak gün geldi.
İşte O gün Bugün.
Ertelemek yok.
Vazgeçmek yok.
Güzelliklerin üzerini örtmüş perdeleri, közün üzerindeki külü üfleme zamanı.
Nesil bizim. Öğretmen bizim. Sistem bizim. Ne diye birbirimize fayda yerine zarar veriyoruz?
Maddi sebepler insanımıza doyum ve motivasyon sağlayamıyor, durmadan daha fazlasını istiyoruz. Değerlerimizi, kendi kadim medeniyetimizden aldığımız gücü, vatan ve millet sevgisini, her ferdin vazgeçilemez olduğunun ve bu fertlerin hepsinin bizim evlatlarımız olduğunun bilincinde olarak sadece elimizi değil, gövdemizi taşın altına koyma zamanı.
Nereden başlayalım o zaman:
Topluluk önünde onure edilmeli artık öğretmenlik mesleği. Öğretmenler ve yönetici arasında muhakkak bir bağ kurulmalı, öğretmenin okul hayatında ve dışında karşılaştığı sorunları beraberce çözmeli, her zaman yanında olduğumuzu hissettirmeli, çalışmalarımızın öğretmen merkezli olduğunu okul iklimininde uygulamaları ile gösterilmeli.
Kendisini, okulunda diğer tüm paydaşlarına karşı güvende hissetmeli öğretmen.
Ve değişimi başlatan öğretmen, her fertin bir cevher olduğunu, cevheri mücevher yapacak olan kişinin yine kendisi olduğunu bilerek yola çıkmalı.
Yolun açık olsun öğretmenim.