Yitirilenlerin Uyanışı

Beyza Nur Aydoğan

İnsan mı var ederdi dünyayı, dünya mı var ederdi yoksa insanı.

Bilmem ki neler oluyor, neler değişiyor.

Anlamını tamamen yitirdi mi güzellikler. Ve yahut güzel bakamaz, güzel göremez mi olduk. Ya da bizim sandığımız güzellikler, bizim sandığımız gibi mi değilmiş...

Yalnızlıklar, kendine çekilmeler, geçimsizlikler ve sevgisizlikler bu soruları getiriyor akla.

Hani insanlar değişti diyorlar ya! Benlikten öteki, benliğimizle ne zaman yüzleştik...

Sorgulamaz ki insanı değiştiren yine insandır. İnsanı var edenin de, değer yükleyenin de bilakis insanı yok edenin de yine insan olduğunu. Sorgulamaz ki ben nasılım, ne yapmalıyım...

Belki de en büyük yanlışı burada yaptık. Kim bilir...

Kendimizle muhasebemizi bıraktığımız gün yanıldık. Belki de ben, ben demeye başladığımız gün kaybettik. Her şeyi bir kenara bıraksakta. İnsana insan olduğu için değer versek. Yaratılanların en şereflisi olduğunu unutmasak...

Ama her şeyden önce sevmeyi mi öğrenmeliyiz. Sevgi getirirdi geri kalanları. Sabrı getirirdi, tahammülü getirirdi. Değeri getirirdi, değersizliği yitirirdi. Saygıyı getirirdi. Saygıda saygıyı ve topluma huzuru getirirdi...

Unuttuk...

Biz çok şeyi unuttuk...

Ama nasıl unuttuk, nasıl bu kadar yabancılaştık...

Cevaplamak zor geliyor, ağır geliyor. Korkutuyor...

Ama korkuyu yenmenin, silkelenip kendimize gelmenin. Bir şeyleri değiştirmek için çabalamanın zamanı gelmedi mi?

Geldi de, geçiyor mu?

Hayır, daha geçmedi. Bugün bir karar verip bir yerden başlamalı. Önce kendinden başlamalı. Kendini değiştirirsen, çevrene örnek olursun. Nasihatle değil, yaşayarak, yaşatmalı...

Yaşatarak, kazanmalı...