Dulkadiroğlu Belediyesi Meclis Üyesi Ali Aydın 16 Nisanda yapılacak olan referandumu ve başkanlık sistemini değerlendirdi. Ali Aydın gazetemize yaptığı açıklamada yeni sistemin mutlaka gelmesi gerektiğini ve bu sistemin Türkiye’nin geleceği için şart olduğunu belirtti.
TÜRKİYE DE SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİNE İHTİYAÇ VAR MI?
Türkiye bu günlere kadar hep askeri darbeler sonrasında düzenlenmiş kanunlar ile geldi. Bu ülkemiz adına büyük bir eksiklik. Bizim ilk olarak dünyada neler oluyor ve neler olacak diye bakmamız lazım. Biz bu dünyanın neresinde yer alıyoruz bunu araştırmamız lazım. Bu araştırmalar sonucu karar vermek bizim için en doğru olanıdır.
ABD’de hiç şansı yok gözüyle bakılan Trump’ın başkan olarak ülkenin başına geçti. İngiltere Avrupa Birliği’nden aniden çıktı. Avrupa’da seçimlerde kesin kazanır gözü ile bakılan siyasetçiler yerlerini başkalarına kaybetti. NATO dağılıyor, Avrupa Birliği batma yolunda ilerliyor. Bu sebeple dünyada hızlı karar alan ülkeler söz sahibi olacaklar. Bizim de dünyada söz sahibi olabilmemiz için tek yönden yönetime geçmemiz gerek. 16 Nisanda halkımızın oyu ile başkanlık sistemine ve tek elden yönetime ‘evet’ diyeceğiz. Güçlü Türkiye için referandumda halkımız üzerine düşeni yapacaktır ve geleceğini oylayacaktır.
Diğer açıdan bakıldığı zaman ülkemizde ortalama her 1,5 yılda bir hükümet değişmiştir. Bundan sonraki sistemde bu 5 yıla çıkacak ve bu süre boyunca iyisi ile kötüsü ile yönetim yapılacak. Sonrasında yine her şey milletimizin elinde olacak. Değişecek olan maddeler incelendiğinde hepsinin mantıklı olduğu görünüyor. Güçlü Türkiye için genç beyinlere ihtiyacımız var. Ülkemizde 25 yaş altındaki nüfusumuz 7 milyon. Bu yaşlarda Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethetti. İçinde bulunduğumuz sistem gitmeli ve yeni sistem mutlaka gelmeli.
YENİ SİSTEM DESTEKLENMELİ Mİ? NEDEN?
Başkanlık sisteminin sonuna kadar desteklenmesini düşünüyorum. Dünyada ortalama her 100 yılda bir önemli değişiklikler meydana geliyor. Bizim en önemli değişimlerimizden birisi başkanlık sistemi, diğeri ise 2023 hedefleri. Bu hedeflere rahat ulaşabilmemiz için başkanlık sisteminin şart olduğunu düşünüyorum. Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Devlet Bahçeli bunu gördüler ve çalışmalara başladılar. Biz bu durumu Sivil Toplum Kuruluşlarında görüyoruz. Ülkemizin ve geleceğimizin çıkarları için bu sistemi desteklemeliyiz. Bizim de Sivil Toplum Kuruluşları olarak kapı kapı dolaşıp bu sistemin gelmesi için çalışmalar yapmamız gerekiyor. Yönetiminde bulunduğum Sivil Toplum Kuruluşları ile birlikte fikir ortaklığı yaparak toplantılara başladık. Hainler ülkemizin birliğine ve dirliğine 15 Temmuz’da darbe vurmaya çalıştılar. Ama bizim aziz milletimizi hesaba katmadılar. Biz bu mücadele ile Güçlü Türkiye için 7’den 70’e birlik içerisinde olacağız.
‘Evet’ kampanyasını yürütmek için Avrupa’ya giden siyasilerimize izin verilmemesi utanç verici bir durum. Aksine ‘hayır’ kampanyası için gidenlere ise çanak tutmaları utancın daha büyüğü konumunda. Bu demek oluyor ki; Avrupa ülkeleri Türkiye’nin güçleneceğini gördü ve buna engel olmak için her şeyi yapacaklar. Engel olmak için gizli yolları değil alenen açık bir şekilde yapıyorlar. Ve şu bir gerçektir ki Avrupa buna karşı çıkıyorsa bu bizim ülkemiz için çok doğru bir karardır.
MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİNİN BU SÜRECE DESTEĞİNİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ülkemizdeki tıkanıklıkları gördü ve bu sürece destek verme kararı aldı. Her ne kadar parti içerisindeki muhalif kesimler koltuk sevdası falan deseler de Devlet Bahçeli son 20 yıl içerisinde kritik dönemlerin hepsinde devletimizim yanında durmuştur. 2001 yılında cumhurbaşkanlığı seçimi krizinde mecliste bulunarak destek oldu. Yine 15 Temmuzda aynı şekilde dik duruşu ile başımıza çökmeye çalışan hainlere karşı tarafını korudu. Şimdi de başkanlık sistemine verdiği destek ile devletimiz ve milletimiz için ‘evet’ demiştir.
İnşallah 16 Nisan da yapılacak referandum da beklenin üstünde bir kabul oyu ile güçlü Türkiye yolunda bir adım daha atılmış olacağız.