Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) işletmeye alınması düşünülen C-D ve E sektörlerindeki kömür rezervi ve sektörlerin jeolojik yapısına ilişkin bir fizibilite raporu hazırlanması için düğmeye bastı. C ve D sektöründeki çalışma için farklı bir üniversite ile protokol imzalayan EÜAŞ, rezerv bakımından en önde gelen E sektörü için de Cumhuriyet Üniversitesi ile anlaşmaya vardı.
67 kilometrekarelik alanı kapsayan E sektöründeki çalışma Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Demirci başkanlığında yürütülüyor. Demirci’ye, Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Kazım Görgülü, Maden Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Bülent Erdem, Prof.Dr. Atilla Ceylanoğlu, Prof.Dr. Mustafa Değirmenci, Yrd. Doç. Dr. Yavuz Selim Durutürk, Yrd.Doç. Dr. Yavuz Gül, Yrd. Doç. Dr. Salih Yüksel, Yrd. Doç. Dr. Ömer Lütfi Sül, Araştırma Görevlisi Bahadır Şengül, EÜAŞ Maden Sahaları Daire Başkanlığı görevlileri Murat Erkasap, Melike Er ve Hanife Demir ile birlikte AEL Jeoloji Şube Müdürü Mahmut Pala ve ekibi eşlik ediyor. Hem saha hem de projeler üzerinde sürdürülen çalışma hakkında bilgi aktaran AEL İşletme Müdürü Ahmet Yaldız, yeni termik santral yatırımı planlanan sahaların üniversitelerin maden mühendisliği bölümü uzmanlarınca incelendiğini söyledi. Yaldız, çalışma kapsamında hazırlanacak linyit rezervi ve işletmeye ilişkin bilgilerin yatırımların şekillenmesinde büyük rol oynayacağını belirtti.
Projenin başkanlığını yapan Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Ahmet Demirci ise, şöyle konuştu: "EÜAŞ, mümkün olan en kısa sürede E sektöründeki linyitin işletmeye alınmasını hedeflemiş bulunuyor. E sektöründe daha önce MTA’nın yapmış olduğu sondajlar ışığında 1 milyar 218 milyon ton kömür bulunuyor. Türkiye ölçeğinde baktığımız zaman çok önemli bir kaynak."
EÜAŞ'ın, bu kaynağın işletilmesinde ortaya çıkacak problemleri önceden kestirmek ve tedbir almak istediğini anlatan Demirci, şunları söyledi: "EÜAŞ, bu bölgeye yeraltından bölgeye ne kadar su geldiğini, bu suyu atmak için ne yapılması gerektiği ve hangi periyotlarda ne kadar su atılması, suyu atılması için kaç pompa yerleştirilmesi konusunda bir bilgi edinmesi gerekiyor. Bu bilgiler, işletmenin ekonomikliği ve emniyeti sağlamak için gerekiyor. Açık işletme yapmak için en önemli hususlardan bir tanesi de genel şev açısının belirlenmesidir. Basamak genişlikleri ve basamak boylarının da belirlenmesi de önem arz ediyor. Dolayısıyla jeoteknik şev dizaynı tasarımına dönük sorunların giderilmesini bilmek istiyor. Bunlar yapılmadan da kurulacak maden işletmesi sağlıklı olmayacaktır.”
E sektörünün Kışla, Küçük Kışla ile Doğan mahalleleri arasında kalan yaklaşık 67 km2 büyüklüğünde bir havza olduğunu belirten Prof.Dr. Demirci, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burası büyük bir sektör. Burada çok dikkat edilmesi gerekiyor. Bu sektörün üzerindeki bu sahanın kamulaştırılması gerekiyor. Bir de bu sektöre özgü bir termik santral kurulması söz konusu. Burada kazanılan kömürler mevcut santrallerde değerlendirilmeyecek. Onun planları yapılacak. Biz, hidrojeolojik parametrelere göre sondaj yaparak yer altı suyunda zamana karşı düşüm miktarını belirleyeceğiz. Bu sahada her yıl ne kadar su çekileceği planlanacak. Suyun ne kadar süre çekildikten sonra işletme faaliyetlerine başlanacak bunları belirleyeceğiz. Bizim çalışmamızın yarısı susuzlandırma ile yarısı da şev yapısına ilişkin olacak.
İşletme ilerledikçe su çekilecek. Buradaki bütün suyu birden çekip bütün sahayı susuz bırakma gibi bir felsefe olmaz çünkü insanlar tarım yapıyor. Genelde 3 kilometrekarelik bir alanı emniyette tutacak kadar su çekilecek. Çalışanların emniyeti o bölgede geçerli olacak. 67 kilometrekareyi susuzlaştıramayız. Öyle bir şey olursa işletme ekonomik de olmaz. Sınırlı bir bölge belirlenecek ve o bölge susuzlaştırılacak. Bölgenin kömürü ilerlediği müddetçe susuzlaştırma çalışmaları ilerleyecek. Arkada kalan bölüm yeniden tarıma uygun hale getirilecek. Bölgedeki vatandaşın huzursuz olacağı bir duruma girilmeyecek. E sektörünün toplam büyüklüğü 67 kilometrekare. Kömür üretimi yapılacak ve işletme kurulacak yer yaklaşık 32 kilometrekare. Madenin ulaşacağı nihai sınır 45 kilometrekare. Kışlaköy kömürden ne kadar etkilendi ise bu sektördeki köylerde o kadar etkilenir. Biz, EÜAŞ’la birlikte ortak çözüm arıyoruz. Ortak çözüm olacak ki herkes sahiplensin.”
Madenciliğin işçi, maden sahası ve makine-ekipman emniyetinin sağlanması ile sürdürülebilir olacağına işaret eden Prof. Dr. Ahmet Demirci, sözlerini şöyle tamamladı: “Bunlar bizim üretim faktörlerimiz. Bunlar olmazsa olmaz. İkinci önceliğimiz işin ekonomik olması. Üçüncü olarak da işletmenin tam zamanında yapılması gerekiyor. Buradaki kömürü 100 yıl sonra işlemek gibi bir felsefemiz olamaz.”