Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki toplantı, saat 16.50'de başladı.
Kabine toplantısı devam ederken Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın açıklama yaptı.
Sözcü Kalın'ın açıklamalarından öne çıkanlar:
Özellikle güvenlik noktasında terörle mücadele, her yönüyle kararlı bir şekilde devam ediyor. Bizim güvenlik konseptimizin temelinde insanı ve vatanı korumak vardır. Terörü kaynağında kurutmayı hedefleyen tedbirler etkin bir şekilde hayata geçirilmiş bulunuyor. Güvenlik, bütüncül bir yaklaşımı esas alır. Bunu ekonomiden, siyasete, askeri tedbirlerden psikolojik, toplumsal tedbirlere kadar her alana yaydığımız ve bir bütünlük, insicam içinde gerçekleştirdiğimiz zaman neticeye ulaşmamız mümkün olacaktır.
Bu manada terörün her türüne karşı, gerek silahla gerek propaganda yoluyla gerek finans yoluyla yapılan mücadele de etkin bir şekilde yürütülüyor. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, polisimiz, jandarmamız, istihbarat teşkilatımız özellikle son yıllarda büyük bir uyum içinde, eş güdüm halinde bu çalışmalarını yürütmekte ve hamdolsun çok ciddi neticeler de almaktayız.
DİYARBAKIR'DAKİ ANNELERİN EYLEMİ
Son günlerde Diyarbakır'da çocukları dağa kaçılan annelerin başlattığı direniş, feryat dalga dalga topluma yayıldı. Bugün itibarıyla ailelerin saylısı 20'ye yaklaşmış durumda. Annelerimizin bu cesareti göstermesi önem arz ediyor. Uluslararası basının bu konuya ilgisiz kalması dikkat çekici.
GÜVENLİ BÖLGE
Fırat'ın doğusunda yaşanmakta olan hadiseler öncelikli gündem maddesi olarak yer alıyor. ABD ile adımlar hızlı bir şekilde atılıyor. Bildiğiniz gibi kara devriyesi yapıldı daha önce helikopterlerle hava devriyesi yapılmıştı.
Güvenli bölge konseptini doğru anlamak lazım. Türkiye'nin sınır güvenliğini sağlamak ikincisi de mültecilerin gönüllü ve güvenli bir şekilde kendi köylerine ve kasabalarına dönecekleri yerler anlamında güvenli bölgeyi kastediyoruz.
Münbiç'tekine benzer bir oyalama, bir dikkat dağıtıma, bir hedef saptırma türü yola başvurulmasına tabii ki müsaade etmeyiz.
Türkiye, kurumlar, STK'lar insanlığın yüz akı bir performans sergilemiştir mülteciler konusunda. Bu politikada değişiklik yok. Fakat mülteci meselesi sadece Türkiye'nin meselesi değildir. Bu konuda uluslararası toplumun harekete geçme vakti çoktan geçmiştir. Artık Batı'nın elini taşının altına koyması gereklidir.
Astana ve Cenevre sürecinde Türkiye aktif ve merkezi rol oynamaya devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Dışişleri Bakanımızın da ifade ettiği gibi Münbiç'e benzer oyalama, hedef saptırmaya müsaade etmeyiz. Fırat'ın doğusunda yapılması gerekenler bellidir. Sürecin hızlandırılması gerekmektedir.
ABD İLE TİCARET
Sayın Cumhurbaşkanımız ABD iş heyetini kabul etti. İki başkanın 100 milyar dolar olarak koyduğu hedeflere nasıl ulaşabileceği belirtildi. Bu konuda açıklanabilecek somut, önü sonu belli planları nasıl gerçekleştirebiliriz diye mutabık kalındı.ABD gibi dünyanın en büyük ekonomisi ile Türkiye ekonomisi arasındaki ticari potansiyel 100 milyar dolar hedefine ulaşmak için savunma sanayi, gıda, tekstil alanında çalışmalar devam ediyor.
ABD ile orta devriyeler güzel ama yeterli değil. Bir an önce Güvenli Bölge hayat geçirilmelidir. Sahadaki gelişmeleri teyit edebilmek için askerimizin ve uzmanlarımızın mutlaka sahada olup oralardaki gelişmeleri teyit etmesi gerekiyor. Her bağımsız ülkenin doğal hakkıdır bu.
TABLO SON DERECE AÇIK
Diyarbakır'da çocuklarının geri dönmesi için direniş yapan annelerimize buradan selam ediyor, her birinin elinden tek tek öpüyorum. Onların onurlu duruşu karşılık bulmuştur. Bu terör örgütüyle iltisaklı siyasi yapıların, bu konudaki sessizliği son derece manidar. Bunlarla ittifak kuran çeşitli çevrelerin bu konuda tabiri maruz görün üç maymunu oynaması manidar. Tablo son derece açık. Son yıllarda örgüte katılım, diğer tabirle dağa çıkma sayısının çok azaldığı ortada. Umarım sanatçılarımız bu konuda daha girişken olurlar.
"RESMİ YAZI, MEKTUP YOK"
Türkiye'ye bu konuda ulaşan resmi yazı, mektup yok. Kısmi adımlar atıldı. Pilotlarımızın eğitimine son verilmesi gibi. Tamamen resmi olarak F-35 programından çıkarıldığına dair resmi bir tebligat söz konusu değil. Muhtemelen BM'de yapılan görüşmelerde bu konu gündeme gelecek. Türkiye F-35'in müşterisi değil ortağıdır. Bu konuda tek taraflı olarak atılan adımların kongreyle ilişkilendirilerek 'yapacak bir şey yok' demek çok inandırıcı değil. Daha yaratıcı formüller üretebiliriz.
"F35 PROGRAMINDAN VAZGEÇMİŞ DEĞİLİZ"
Sayın Trump'ın bu konuda bir iradesi olduğunu biliyoruz. F35 programından vazgeçmiş değiliz, Türkiye'yi o programdan çıkarmak kolay bir şey de değil. Eninde sonunda bu krizin aşılacağına inanıyoruz.