Bir zamanlar dostâne yazılarımızla bazı Türkçü kuruluşların Türklük anlayışları Batılı seküler ve Atatürkçü düşüncelerle malûldür, diyerek tenkit ettiğimizde Türk düşmanı ve antiatatürkçü olduğumuz ilân edilmişti… “İsmini not ettik, ileride görüşürüz…” şeklinde sayısız mesaj atıp tehdit mektupları yazmışlardı... Türklük dâvamızı anlamışlar veya işlerine gelmemişti.
Tenkitlerimizin ana fikri hülâsa ifadelerle şöyleydi:
Batılı laik zihniyet kalıplarıyla yapılan Türkçülük hareketinin Türklük anlayışı ârızalıdır. İslâmlaşmış Türklük kimliğimize uymayan eklektik Türkçülük fikrinin millet yapımıza faydası olmaz…
Böyle bir Türkçülük, İslâm medeniyet dairesinde millet olan Türklerin cemiyet temellerinden kopuk, tamamen laik kültürel bir Türklük oluşturma anlayışının mahsulüdür.
Türkçü kuruluşların, Batılı inkılâplarla malûl Cumhuriyeti Millî Mücadele’nin devamı olarak görmeleri ve M. Kemal fikrimizin bir parçasıdır demeleri ağır bir kusurdur. Bu düşüncelerinde ısrar ettiklerine göre, Türkçülük resmî ideolojiyle şeriktir. Türkçü kuruluşların iflâh olmaz bir hastalığı da “Atatürk’e bağlılık...”
Laik-seküler Türkçülük, Rus halkçılığı, Alman köylülüğü ve Fransız içtimaîyetinin taklididir. Kökü Batıda olan bu düşüncelerden beslenen Türkçü kuruluşların kurucularına göre İslâm medeniyeti çürümüş bir medeniyettir…
Gayet fikrî endişe taşıyan ve dostâne olan tenkitlerimizin hülâsasının hülâsası böyleyken, bir Türkçü kuruluşun Türk ismini taşıyan dergisi ağır bir kusur daha işlemiş ki dayanılacak gibi değil.
Türk Yurdu dergisinin Ocak 2017 sayısının kapağında karlı bir havada Anıtmezar resmi yer almakta… Anıtmezar önünde karlı ve gamlı havada genç bir kız, genç bir erkek... Anıtkabir önünden başlayan kardaki ayak izleri… Belli ki Anıtmezarı ta’zim eyledikten sonra, Atatürkçü Cumhuriyet rejimi bize Ata’mızdan mirastır. Cumhuriyet devrimlerini, yâni Atatürk ilke ve inkılâplarını yaşatmak ve bu ilke ve inkılâpları yıkmak veya değiştirmek isteyenlerle mücadele etmek vazifemizdir, duygusuyla yan yana yürüyorlar…
İslâmlaşınca millet ve medeniyet vasfını haiz olan necip Türk ismini dergi ismi yapan bir mevkutenin kapağında Müslüman Türk’ün ruh ve mimarisiyle hiçbir münasebeti olmayan Anıtmezarın ne işi var? İlân ettirdiği Cumhuriyetle Türklüğü ideolojik laisizm ve pozitivist ulusalcı kalıba sokmaya çalışan “ulu önder”in mezarıyla verilen mesajın Türk gençliğinin ruh köklerine ne faydası olabilir?
Bütün derdimiz, hassasiyetimiz ve tenkidimiz, Müslümanla aynı mânaya gelen “Türk” isminin doğru anlaşılması ve bâtıl Türkçülük düşüncelerine âlet edilmemesidir.
Hâlâ iyi niyet taşıdıklarına inanmaya çalıştığımız, fakat bir türlü fikirlerinin ârızalı ve eklektik olduğunun farkına varmak istemeyen Türkçü kuruluşların ârızalı kalmakta ısrar etmeleri bizi üzüyor.
Donuklaşmış zihniyetlerinin değişeceğine itimadımız kalmadı artık. Bizi üzen ve endişelendiren durum yayın ve fikirleriyle, Türk kimliğine sahip, ancak fikri tam teşekkül etmemiş dimağlara verdikleri yanlış Türklük bilgisidir…
Ey din-i mübin ve Peygamberinin yolundan ayrılmayan necip Türk!
Adını, şanına ters, bâtıl kişi ve düşüncelerle lekeleyen, yan yana koyan sahte Türkçülerle andolsun ki mücadeleye devam edeceğiz.