Son zamanlarda çokça gündemimize gelen ihanet söylemlerinin toplum nezdinde artık bıkkınlık noktasına ulaştığı aşikar. Her taraf ihanetle suçlanan insan kaynıyor. Kimine göre hain olan, kimine göre vatanperver. İhanetin, aslında herkesin üzerinde mutabakat sağladığı bir tarifi de yok zannımca. Zira kendi penceremizden baktığımızda karşımızdakini hain görme gafletine düşebiliyoruz.
Bu konuda da tarihten alınacak ibretler var diye düşünerek, devlete çokça hizmet etmiş ama sonunda hain damgası yemiş ve daha sonra tekrar affedilmiş bir tarihi karakteri anlatmak niyetindeyim. Kuşçubaşı Eşref…
Eşref Sencer Kuşcubaşı 1873 yılında İstanbul'da doğdu. Harp okulunda okuduğu sırada Jön Türkler'le ilişkisinden dolayı Sultan Abdulhamid Han tarafından Hicaz'a sürgün edildi. Burada zindandan kaçarak padişaha karşı ayaklanma başlattı. Meşrutiyet'in ilan edilmesiyle başlattığı isyanı sonlandırdı. Daha sonra arkadaşlarıyla birlikte kurduğu Teşkilat-ı Mahsusa isimli istihbarat örgütüne katıldı.
1911 yılında Trablusgarp'a giderek Enver Paşa ile beraber direnişte yer aldı. 1912 yılında yaşanan II. Balkan Savaşı'nda Çorlu, Tekirdağ, Malkara, Hayrabolu ve Edirne'nin kurtarılmasında büyük rol oynadı. Birlikleriyle Batı Trakya'yı da ele geçirerek, burada Batı Trakya İslam Cumhuriyeti'ni kurdu.
I.Dünya Savaşı'nın başlamasının ardından Teşkilat-ı Mahsusa'nın Arap Yarımadası'ndan sorumlu başkanı olarak göreve başladı. İngilizlere karşı başlatılan Kanal Harekatı'nda savaştı. 1918 yılında Hayber'de Faysal'ın 20 bin kişilik birliğine karşı 40 kişilik grubuyla beş saatten fazla çarpıştıktan sonra yaralı olarak esir düştü.
Daha sonra birliğiyle birlikte Malta'ya sürgün edildi. İngilizlerle imzalanan esir değiş-tokuş anlaşmasında serbest bırakıldı. Kısa bir süre sonra da Anadolu'ya geçerek Milli Mücadele'ye katıldı. Kuva-yi Milliye örgütleriyle birlikte Yunan kuvvetlerine karşı savaştı. Daha sonra Çerkes Ethem'in Türk kuvvetlerine isyan edip yenilmesinden sonra onunla birlikte Yunanlılar'a sığındı. Yunan ve İngiliz iş birlikçisi olması iddiasıyla, Çerkez Ethem'le birlikte vatandaşlıktan çıkarılarak ülkeye girişi yasaklandı.
1938 yılında çıkartılan genel bir afla Türkiye'ye döndü. 1964 yılında İzmir'de bulunan çiftliğinde vefat etti. Öte yandan Eşref Sencer Kuşcubaşı yaşamı boyunca birkaç eser de yazmıştır.
- Hayber'de Türk Cengi
- Teşkilat-ı Mahsusa Arabistan, Sina ve Kuzey Afrika Müdürü Eşref Bey'in Hayber Anıları
- Eşref Kuşçubaşı
- Tarih-Anı Dizisi
Bu kısa geçilmiş hayat hikayesinden anlaşılan o ki, her durum geçicidir. Aslolan kişinin niyetindeki ihlas ve Din-i Mübin-i İslam’a hizmet etme arzusudur. Bu durumda olanlar devlete küsmeden başa geleni hayır bilip sabrederek hayatlarına devam etmelidir. Çünkü devlete küsmek, millete küsmektir. Millete küsmek ise kendine küsmektir. Zira biz et ve tırnak gibiyiz. Asla ayrılmak, bölünmek ve parçalanmak düşüncesinde olamayız. Ümmetin umudu hala biziz. Bu umudu kıramayız. Üzerimize yüklenmiş bu görevi bihakkın yerine getirmek arzumuz, kıyamete kadar varolmalı.
Kuşçubaşı Eşref Bey ve O’nun sadık yoldaşı Zenci Musa’yı rahmetle analım.
Allah’a emanet olun.