Telafi çalışmalarının kanunen maddeler halinde detayları şu şekilde;
“Madde 64 - Zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra işyerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması veya tamamen tatil edilmesi ya da işçinin talebi ile kendisine izin verilmesi hallerinde, işveren dört ay içinde çalışılmayan süreler için telafi çalışması yaptırabilir. (Ek cümle:25/3/2020-7226/43 md.) Cumhurbaşkanı bu süreyi iki katına kadar artırmaya yetkilidir. Bu çalışmalar fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma sayılmaz.
Telafi çalışmaları, günlük en çok çalışma süresini aşmamak koşulu ile günde üç saatten fazla olamaz. Tatil günlerinde telafi çalışması yaptırılamaz.
Cumhurbaşkanlık kararnamesiyle iki ay olan süre dört aylık süreye çıkartılmıştır. Dolayısıyla işveren işyerinde üretim başladığında telafi çalışması yaptırabilir. Ayrıca işveren işyerinde çalışan işçilerin tamamı için başvurabileceği gibi bir kısmı içinde kısa çalışma ödeneğine başvurabilir.
Günlük çalışma süresi en fazla on bir saat olduğundan, gün içinde yapılabilecek telafi çalışma süresi en fazla üç saat olacaktır ayrıca genel tatil günlerinde işçi çalıştırılmayacak ve gece çalışması yaptırılmayacaktır. İşyerinde yedi buçuk saatlik çalışma varsa işveren ara dinlenme saatleriyle beraber on iki saatlik çalışma uygulayabilir. Pazar günü tatilini kullandırmak şartıyla işveren bordrolaştırırken üç saatlik kısımların telafi çalışması olduğuna ilişkin buton açabilir ve puantaj kaydı düzenlemesi yapabilir. Puantaj kaydı başına ‘telafi çalışması dâhil edilmiştir’ şeklinde dört aylık döneme denk gelen genel tatil günlerini dikkate almalıdır. O günler için eğer çalışma yaptırıyorsa yedi buçuk saatle sınırlı yapması işveren açısından önem arz etmektedir. Genel tatil çalışmasını bordroda ödemelidir. Gece çalışmasını üç saat ve yedi buçuk saati aşan şekilde çalıştırmaya kalkarsa işveren bu şekilde fazla mesai ödemek zorunda kalacaktır. Çünkü gece çalışması ayrıksı bir durum olup gece çalışması ile telafi çalışması birleştirilemez.
13-Seyahat engeli, şehirlere giriş/çıkış yasağı nedeniyle şantiyeye gelemeyen işçinin iş akdi zorlayıcı sebep nedeniyle işveren veya işçi tarafından fesih edilebilir mi? İşveren açısından İş Kanunu Madde 25/3, işçi açısından İş Kanunu Madde 24/3 maddeleri gündeme gelecektir. Her ikisi de bu feshi yapabilmekte olup işçi kıdem tazminatına hak kazanacaktır.
14-İşveren, İş Kanunu Madde 34 çerçevesinde bu dönemde işçilere yapılacak ödemeleri geciktirebilir mi? İşçinin ücreti geç ödendiği için yapacağı feshin sonuçları ne olur? Belirtmeliyiz ki işverenin nakit akışında engelleme, daralma gibi sorunlar meydana geldiyse ve işveren bu durumu ispatlayabilirse 34. Madde uyarınca ödemeleri 20 gün geciktirebilir. İşveren kısa çalışma ödeneğine başvurduysa üç ay işçi bu miktarın (% 60) üstünü kanundan kaynaklandığından dolayı işverenden isteyemez.
15-Özel okul ücretlerine ilişkin olarak ülkemizin içinde bulunduğu Covid-19 salgını kapsamında ‘Fedakârlığın Denkleştirilmesi’ kavramı aklımıza gelmektedir. Örneğin öğrenci salgın sebebiyle okula gidemiyor ve derslerini çevrimiçi olarak alıyor ancak yemek alması gerekirken alınamıyorsa bunun ücreti hakkında sözleşmenin yemek ücretine ilişkin olan kısmının sonlandırılması ve buna dair ücret ödeniş ise ‘Sebepsiz Zenginleşme’ kapsamında iade edilmesi gerekecektir. Örneğin öğrenci yurtları kapanmış ve hiç hizmet vermiyorsa yine aynı şekilde sözleşmenin sonlandırılması söz konusu olacaktır. Yine bu konuya örnek olarak düğün salonu tutulmuş olabilir bu konuda da aynı şekilde sözleşmeden dönme söz konusu olacaktır.
16-a) Salgından dolayı kapalı olan işyerleri kira sözleşmesi fesih edilmeden kira ödeme borcundan tamamen ya da kısmen kurtulabilir mi? 7226 Sayılı Kanun 26 Mart 2020 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanmış işyeri kira sözleşmelerine ilişkin önemli bir düzenleme bulunmaktadır. 1 Mart 2020 – 30 Haziran 2020 tarihleri arası işleyecek kira bedelinin ödenmemesi kira sözleşmesinin feshi ve tahliye sebebi oluşturmayacağı belirtilmektedir. Bu durumda kira ödeme borcu devam etmekte olup sadece ödenememe sebebiyle haklı nedenle feshe gidilemeyecek ve bu durum tahliye sebebi olmayacaktır.
b) İş yeri kiraları bakımından İfa imkânsızlığından / Geçici ifa imkânsızlığından bahsedebilir miyiz? Yoksa farklı bir değerlendirme yapmamız gerekir mi? Bu konuya ilişkin olarak TBK Madde 324 oldukça önem arz etmektedir. Yargıtay’ın genel olarak kabul ettiği bir görüşe göre kiralayan eğer kullanıma uygun şekilde teslim etmişse ondan sonra artık ister kiracıdan kaynaklanan sebep olsun ister başka bir sebep olsun özel olarak kiraya verenden kaynaklanan bir sebep olmadığı sürece kiraya veren kendi edimini yerine getirmiştir. Dolayısıyla kiracının kira ödeme borcu ödeme yükümlülüğü devam eder. Buna karşılık başka bir görüşe göre hem kiraya verenden hem de kiracıdan kaynaklanmayan objektif bir sebeple artık orası kullanılamıyorsa o zaman bunun mutlaka değerlendirilmesi buna göre de kira bedellerinin belirlenmesi gerekir. Tamamen kapatılmış yerler bakımından her iki taraf içinde ifa imkânsızlığından bahsetmek mümkün olmadığı düşüncesindeyiz. Çünkü ifa imkânsızlığı için sürekli nitelik taşıması gerektiğini yukarıda belirtmiştik”