Tarım arazilerin şehirleşme ve tarım dışı kullanım sebebiyle süratle küçüldüğünü ifade eden Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı ve Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil, “Alternatif alanlar mevcutken, işlenebilir nitelikteki tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanılması kuşkusuz büyük bir savurganlıktır. Tarım, küresel ısınma ve artan nüfus sebebiyle eskisinden daha da önemli hale gelmiştir. Tarıma elverişli topraklarımızın iskâna açılması, sanayi tesisleri için tahsis edilmesi ve miras yoluyla sürekli küçülmesi ciddi bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır” dedi.
Tarım arazilerinin bölünmesini ve daha fazla küçülmesini önlemek için hazırlanan kanun tasarısına destek verdiklerini ifade eden Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı Nevzat Pakdil, “Tekelleşmeye gitmeden, toplumun temel dinamiklerini sarsmadan tarımsal alanlarda tek mirasçı döneminin başlayacak olması doğru bir karardır. Böylece iyice küçülen ve modern anlamda tarım yapma imkânı olmayan araziler tekrar kazanılmış olacaktır. Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanun Tasarısı’nın kanunlaşması halinde ülkemiz her yıl 8 milyar lira kaybetmemiş olacak, bir o kadar da gelir artışı olacaktır. Tasarıya göre; Asgari tarımsal arazi büyüklüğü; mutlak tarım arazileri, marjinal tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0.5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0.3 hektardan küçük belirlenemeyecek. Ülkemizde Avustralya, ABD, Çin gibi ülkelerdeki kadar büyük tarım arazileri bulunmuyor. Elimizdeki küçük arazileri de en verimli şekilde kullanma gibi bir mecburiyetimiz bulunmaktadır” şekilde konuştu.
Düzenlemeyle yıllar süren toprak davaların kısa sürede sonuçlanacağını ifade eden Pakdil, “Tarım arazilerinin ehil kişilerin elinde değerlendirilerek tarımsal verimliliğin artırılması hedefleniyor. Düzenlemenin gerekçesinde Türk Medeni Kanunu’nda “tarımsal işletmeye ait tarım arazilerinin mirasçılardan birine özgülenmesi” sistemi yerine “tarımsal işletmeye ait tarım arazilerinin mülkiyetinin tek bir mirasçıya devredilmesi” sistemine geçilmesinin uygun olacağı düşünülerek, hazırlandı. Tarım konusunda yatırım yapmak isteyen büyük firmalar yurtdışını tercih etmektedir. Yine tarım üzerinde yoğunlaşmak isteyen köylümüz, arazilerin küçük olması sebebiyle bu düşüncesinden vazgeçmekte ve başka yatırımları yönelmektedir” ifadelerini kullandı. Pakdil, açıklamalarını şu şekilde tamamladı:
“Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanun Tasarısı’nın kanunlaşması halinde birçok yeniliği de beraberinde getirmektedir. Tarımsal arazilerin satılması halinde, sınırdaş arazi malikleri önalım hakkına sahip olacak. Önalım hakkına sahip birden fazla sınırdaş bulunması halinde, hâkim tarımsal bütünlük arz eden sınırdaş arazi malikine arazinin mülkiyetinin devrine karar verecek. Önalım hakkının kullanılmasında Türk Medeni Kanunu hükümleri uygulanacak. Aile malları ortaklığı, kazanç paylı aile malları ortaklığı ya da şirketin; herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, bu ortaklıklara ve şirkete ait tarımsal arazi ve işletmeler asgari büyüklüklerin altında kalacak şekilde bölünemeyecek. Büyükşehirlerin sayısının 30’u bulması ile tarımsal amaçlı toprakların kullanımı da ayrıca önem kazanmıştır. Hafriyat toprakları, barajlarda biriken verimli topraklar gibi birçok alanda yeni düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Kısaca topraklarımızın değerlendirilmesinde yeni bir çevreci anlayışa ihtiyacımız bulunmaktadır