Kanun hükmünde kararname ile 42 bin 881 kişinin kamudan ihraç edilmesi sonrasında, soldan çarklı bazı medya organları, ihraç edilen isimler arasındaki bazı kişileri "FETÖ’cü değil" savunmaları ile aklamaya çalıştıkları dikkat çekiyor.
Resmi Gazete’de yayımlanan kanun hükmünde kararname ile görevden alınan solcu isimlerin FETÖ ile bağlantısı olmasına rağmen, çeşitli medya organları “Cemaat dediler, solcuları attılar” başlığı ile hedef şaşırtma derdine girdi.
Özellikle Kocaeli Üniversitesi’nden Onur Hamzaoğlu’nun ismini öne çıkartan kripto FETÖ’cü medya organları, kanun hükmünde kararname ile sadece FETÖ'cülerin değil, solcuların da ihraç edildiğini ileri sürerken, bu ismin PKK’nın siyasi uzantısı HDP’ye yakınlığını ise gizlediler.
Hamzaoğlu’nun FETÖ ile irtibatlandırılmasına en önemli delili de görmezden gelen soldan çarklı medya organları, 17 Aralık darbe girişim sonrasında polis müdürlerinin yerlerinin değiştirilmesi sırasında 149 imzacı ile birlikte Onur Hamzaoğlu'nun da FETÖ'ye destek verdiğinden tek kelime söz edemedi. Binlerce kişinin telefonlarını gizlice dinleyen, uyduruk isimlerle hayali örgüt isnatları ile işadamlarının, gazetecilerin, milletvekillerinin, hatta bakanların, Başbakan'ın telefonları hakkında dinleme kararları alıp, elde ettikleri bilgilerle şantaj yapan darbeci polis müdürlerine destek çıkan ve Hamzaoğlu'nun da imzası olan bildiride, “Sebep ve gerekçe gösterilmeksizin binlerce kişinin görev yerlerinin değiştirilmesi, yeni mağdurlar yaratacak bir hukuksuzluk örneğidir.” deniliyor.. 6 Şubat 2014'de, 17 Aralık darbesine imza atan polis müdürlerinin görev yerleri değişitirilmek istendiğinde yayınanan bildiriye, FETÖ'cülerin avukatlığını yapan Em. Hkm. Ümit Kardaş'ın da imzası bulunuyor.
TSK’da Atatürkçü gibi tanınan birçok ismin FETÖ’cü çıkması, birçok sol dernekte yönetici konumundaki kişilerin Gülen’e bağlı evlerde yetiştiğinin ortaya çıkması, 17 Aralık darbe girişimindeki polis müdürlerine destek verenlerin de,FETÖ ile derin ilişkileri olabileceği şeklinde yorumlanıyor.
Öte yandan Hamzaoğlu'nun, 2010-2015 sürecinde, FETÖ'nün yargıda tam hakim olduğu dönemde AK Parti'li belediyelere karşı açtığı davalarda sürekli lehe kararlar alması dikkat çekiyor.