Eceli gelen keçi çobanın ekmeğini yer, misali CHP, Türkiye’nin yakın geçmişte yaşadığı koalisyon hükümetler istikrarsızlığından bir nebze de olsa istikrara kavuşacağı ümit edilen başkanlık oylamasını engellemek için her haltı işlemeye başladı.
Son günlerini yaşayan CHP giderayak devlet ve millet istikrarını baltalamaya başladı. Ben sonra tufan diyerek akla gelmedik fitne fesat çıkartıyor.
Vesayet dönemlerinde iktidar kaldığı müddetçe millete kan kusturan, kıtlık yaşatan, dinî hayatı kısıtlayan CHP başkanlık sistemiyle kıyamete kadar iktidar yüzü göremeyeceğini anlamış olmalı ki, sağa sola saldırıyor, kışkırtıcılık yapıyor ve son çırpınışları oynuyor.
Şu sıralar yine câminin duvarına siymeye başladı. Bu şenaati ile kalmıyor, Meclis’te karışıklık çıkararak milletin rızkı ekmeği olan ekonominin dalgalanmasına sebep oluyor.
ATATÜRKÇÜLÜK ÜZERİNDEN TESELLİ OLMA PARTİSİ
Bitti bitiyor CHP… Kemalist Cumhuriyetin tozlu raflarına kaldırılacak. Fosilleşecek… Bir varmış bir yokmuş, CHP diye bir parti varmış diye siyaset komedilerine malzeme olacak. Laikçi sol jargona (belirli bir zümrenin
konuştuğu bozuk dil) sahip azınlığın Atatürkçülük üzerinden teselli olma partisi olarak bir müddet daha hayatını sürdürecek.
CHP demek, Müslüman milletin inançlarına muhalif vesayet rejimi altında kıtlık, karne, yokluk, baskı, şiddet, zulüm, imamsızlık, ezansızlık demektir. CHP’nin vesayetindeki Türkiye’de Ezan, Hac, Kur’ân eğitimi yasaklanmış, câmilerin bir kısmı yıktırılıp başka şekle çevrilmiş, bazıları kiraya verilmiş ve CHP binası olarak kullanılmış, gazetelere “Dinden bahsetmeyin?” şeklinde tamimler gönderilmiştir.
Dahası var; 1934 yılı itibariyle “Tarih II” adlı ders kitaplarında “Muhammed'in düşüncelerinin toplu olduğu kitaba Kur’ân denir?” tarzında dini inkâr fikrinin aşılanmaya çalışıldığını iki kuşak biliyor.
1930’lı yıllarda CHP’nin iki numaralı zorbası Recep Peker bir tamim çıkararak Müslümanların dinî hayatında artma olduğunu, bu faaliyetlere karşı tedbir alınması gerektiğini belirtir:
“Geçen Ramazan ve bayramda Arapça ezan okumak, sâlâ vermek, tekbir almak… gibi geri hareketlerin geçen senelere nispetle daha çok olduğu… anlaşılmıştır. 6 Haziran 935 tarihli ve 510 numaralı genelge ile de bildirdiğim gibi yurtta inkılabı ve ileri gidişi koruma ve yayma ödevini üstüne alan ve bu gibi devrim ve durumu müteessir edecek geri hareketlere karşı çok yakından ilgili ve duygulu olması icap eden partimizin bu hareketlere karşı duygulu bulunarak, hükümetle el ve işbirliği yapmalarını, alacakları haberleri vakit geçmeden hükümete bildirmelerini bu vesile ile bir kere daha tekrarlamayı değerli bulurum” (Cemil Koçak, Tek Parti Döneminde Muhalif Sesler).
CHP’li Recep Peker ki, “Gerçek kutsalın din değil cumhuriyet inkilâbı olduğunu, laiklik politikasının temelinin dinden bahsetmemenin oluşturduğunu, Atatürk’ün Büyük Nutuk’unun Türkün yeni mukaddes kitabı, Halkevleri’nin de bu inancın mabedleri olduğunu” söyleyen pozitivist bir zorbadır.
Dememiz şu ki, şu sıralar CHP’ye dikkat edilmeli. Tahrik edecek… Provokasyon yapacak… Bu fiilleri aslında kendi yokoluşunun alâmetleridir.
Siyasi ömrünün sonuna geldiği belli. Ölmeden evvel etrafına zarar vermeyi düşünüyor. Zavallı CHP… millete yabancı olduğunu, milletle doku uyuşmazlığını bir türlü kabullenmiyor