Geçen yazımızda oy kullanma üzerine görüşlerimizi bildirmiş ve artık elektronik oylamaya geçmemizin elzem hale geldiğinden bahsetmiştik. Bu hafta ise daha kapsamlı bir konudan fazla detaya girmeden bahsetmek niyetindeyim.
Efendim, daha önceleri bir yazımda belirttiğim aday olma kriterleri ile ilgili mevzuyu açmak istiyorum. Temel soru şu; her isteyen her istediği yere aday olabilmeli mi? Ya da mevcut sistemin aday olma kriterleri yeniden gözden geçirilmeli mi?
YSK’nın son seçimlerde aday olmasına izin verdiği kişilerin seçildiğinde mazbatasını iptal ettiği durumlara bakılırsa, bu sistemi de gözden geçirmek mecburiyetimiz doğmuş görünüyor. Peki o zaman önerimi sıralayayım;
- Sadece Cumhurbaşkanlığı seçimi herkesin rahatça aday olup seçimlere katılabileceği şekilde yapılmalı. Diğer tüm seçimler için aşağıdaki yol izlenmeli.
- Bir defaya mahsus olmak üzere ve belli bir tarih milat kabul edilmek üzere tüm vatandaşların kimlik numaraları üzerinden YSK sisteminde bir veri tabanı oluşturulmalı.
- Bu veri tabanına aday olma ve seçilme kriterleri başlığı altında toplumsal konsensüs ile en ince detaya kadar maddeler yazılmalı. Örneğin, trafik cezası yiyen bir vatandaşın ceza puanı eksi olarak kaydedilirken, vergisini zamanında ödeyen vatandaşın artı puanları oluşmalı.
- Tüm vatandaşların bu kriterler çerçevesinde oluşacak vatandaşlık puanları, yapılacak seçimlere bir ay kala YSK tarafından ilan edilmeli. Örneğin, bir milyon küsur nüfusu olan Kahramanmaraş’ta, büyükşehir belediye başkanlığı yarışı için bu toplam nüfus yukarıda sayılan kriterlere göre sıralanmalı ve ilk yüze girenler aday adayı olarak yine YSK tarafından ilan edilmeli.
- İlan edilen bu yüz kişiden isteyen ben adayım diyebileceği gibi, isteyen de ben çekiliyorum diyebilmeli.
- Seçim zamanı geldiğinde vatandaş elektronik oylama ile kalan kişiler arasından tercihini yapmalı ve sayı üçe indirilmeli. bu üç kişi Devlet başkanına sunularak arasından birinin atanması sağlanmalı.
- Milletvekilliği ve tüm diğer seçimle işbaşına gelinen pozisyonlar için bu sistem uygulanabilir.
Peki sistemin bize ve topluma ne faydası olur? İşte esas soru bu. Sayalım;
- Toplumun neredeyse tüm bireyleri, bir gün seçilmeye namzet bireyler olma arzusuyla belirlenen kriterlere gönüllü bir şekilde uymaya gayret eder ve vatandaşlık puanının iyi olması için çaba sarf eder.
- Bu seçim sistemiyle hep şikayet ettiğimiz adam kalitesi meselesini büyük ölçüde çözebilir ve toplumda en fazla kurallara uyan ve en fazla itibar gören insanları olması gerektiği gibi idareci pozisyonlara getirebiliriz.
- Bu kriterler manzumesinin bazı maddelerinin kişilerin ömrünün sonuna kadar sistemden silinmemesi ve bazılarının da belli sürelerle formatlanması gerekir. Örneğin, trafik cezalarının bazıları (park cezası vs. gibi) on yıllık süre sonunda sistemden silinebilir. Ancak kişinin mahkeme kararıyla suçlu bulunduğu yaralamalı ve ölümlü kazalara karışmış olması, asla sistem veri tabanından silinmemeli. Bu durum oto kontrol anlamında bireyleri eğitici bir sonuç doğurur kanaatindeyim.
Bu kriterler, kişilerin komşularıyla olan ilişkilerinden tutun da alacak-borç ilişkilerindeki sadakate kadar tüm hayatın gerçek ve ölçülebilir kısımlarını kapsar nitelikte olmalı. Öyle ki, bir patron bir işçi alırken bile sigara içip içmediğine kadar sorup ona göre karar verirken, toplumların sorumluluğunu sadece bir takım rantlar uğruna kifayetsiz muhterislere vermekten artık kurtulmalıyız.
Sistemin güvenliğini de insanların müdahil olamayacağı şekilde elektronik yazılımlara bırakmalı ve kişilerin lehine veya aleyhine sonuçların oluşmasına müsaade edilmeyecek bir güvenlik duvarı oluşturularak toplum nezdinde şüphelere mahal bırakılmamalı.
Bazıları buna itiraz edebilir veya yürütülemeyeceğini, insanların bu yolla fişleneceğini iddia edebilir. Belki haklılık payı olabilir ama zaten bütün mesele önce samimiyet ve dürüstlükten geçmiyor mu? Siz samimi ve dürüst olmadıktan sonra en mükemmel sistemler dahi insan elinde heder olup gitmiyor mu?
Biraz düşünerek kalın sağlıcakla…