Ayasofya’yı Bizans Müzesi yapan Kemalist Cumhuriyetin yüz çivisinden bir çekildi nihayet. Kemalizm’in bir çivisini çekip atmak, Kemalist inkılâplardan canı yanan, millî değerleri reddedilen, ezan-ı Muhammedîsi “Tanrı uludur…” şeklinde okutulan mazlum milleti sevindirdi, fakat yüreğini soğutmadı. Çekilecek daha çok çivi var. Kemalist rejimin çaktığı kör çiviler çekilmeden Kemalist rejimden zulüm gören milletin yüreği soğumaz. Bugün, yarın, elbet bir gün Kemalizm’in bütün alâmetleri bir bir yürürlükten kaldırılacak.
Amerika’ya, Batı’ya şirin görünmek, “sizdeniz” demek ve yardımlarından mahrum kalmamak için peşkeş çektiği Ayasofya Câmii’ni müze yapan Kemalistlerin yüzleri kapkara bugün. 1934 yılının ihânet vesikası olan kararnâme çöpe atıldı, yâni Kemalizm’in zorba inkılâplarından biri yürürlükten kaldırıldı, ulu mabet Ayasofya Müslüman Türk’ün câmisi oldu yeniden.
KEMALİST CUMHURİYETE VURULAN İKİNCİ SİLLEDİR AYASOFYA
Kemalist Cumhuriyete vurulan ikinci silledir Ayasofya. İlk sille ezanın aslına dönüştürülmesiydi. Kemalizm’in çatırdayacağı, “kartondan kuleler gibi yıkılacağı” günler için millet dua ediyor. Bu sebeptendir ki Kemalistler laikçiler kuduruyor, Kemalist Cumhuriyetin Ayasofya kararnâmesinin iptal edilmesini havsalaları almıyor. Yakında çoğu psikiyatrı kliniklerine düşecekler. Çünkü onlar dogmatik olarak Kemalist inkılâpların değiştirilemez olduğunu sanıyorlar ve lâdinî Batılı inkılâplarının bin yıl süreceğine inanıyorlardı. “Ayasofya’yı yeniden câmiye çevirmek dünyanın geri kalanına artık seküler değiliz demektir" diye kendilerine helâk ediyor zavallılar.
Kemalist Cumhuriyetin oligarkları “Ayasofya Müzesi" ibaresinin “Ayasofya-i̇ Kebi̇r Câmi̇i̇" olarak değiştirildiğini okuyunca beyin travması geçirmişler. Anıtkabir’e gidip imdat isteyeceklermiş.
Emperyalizmin, sömürgeciliğin modern yüzü olan UNESCO “Ayasofya'nın statüsünün değiştirilmesinden üzüntü duyuyoruz” demişler. Ne gam! Kanlı sömürgecilerin sahte üzüntüsüne aldıracak Kemalist irade yok. Bununla kalmamış Amerikan katillerinin kuruluşu: “Devletler sınırları içerisindeki miras listesindeki mekânların evrensel değerlerine zarar verecek herhangi bir değişiklik yapmamalıdır. Yapılacak değişikliklerin bildirilmesi gerekiyor…” buyurmuşlar. Amerikan yetkililerine “buyurun Ayasofya’yı istediğiniz biçime çevirin” diyen 1930’ların Kemalist şefleri yok artık.
Amerikan-Fetö beslemesi, yâni ajanı ve ayrıca Kemalist olan bir hanım gazetecinin sözleri Ayasofya ihânetinin ne kadar derin ve “kapsamlı” olduğunu gösteriyor: “Ne yazık ki, artık çok geç. Bugün ilan edilen yüksek mahkeme kararı, Atatürk'ün 1934 kararını tersine çevirdi. Ayasofya yüzyıllar boyunca Hıristiyan dünyasının en büyük kilisesi olarak hizmet vermiştir.1934 yılında, modern Türk devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, hem ülkenin yeni laik ilkelerinin kanıtı, hem de Batı dünyasına demirlenme arzusunun bir işareti olarak Ayasofya'yı bir müzeye dönüştürdü” diye hayıflanmış, iç geçirmiş.
KEMALİST İNKILÂPLAR BİR BİR YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMALI
Kemalist Cumhuriyetin zulümlerini ve yalanlarını hakikatmiş gibi yazmakla vazifeli sözde bir tarihçinin derdi Ayasofya’nın câmi olması değil, Kemalizm’in önderinin kurtarıcılığının dikkate alınmamasıydı… Garabet dolu şu ifadelere millet çocukları gülüp geçiyor: “Danıştay kararı, İstanbul'un fethini görüp kurtuluşunu göz ardı eden bir karar. İstanbul 1918-1923 arası işgal altındaydı. İşgalciler, Ayasofya'ya çan takacaktı. Ayasofya'nın tapusunu işgalciden Atatürk geri aldı. Fatih’in vakfiyesini gören Danıştay, Atatürk'ün kurtarıcılığını unutmuştur.”
Kemalist tarihçi Ayasofya’yı umursamıyor, Atatürkçülük yapıyor ve “kurtarıcılığı”ndan dem vuruyor. İstanbul, içindeki Ayasofya ile vatan-ı İslâmiyye üzere yapılan Millî Mücadele’nin liderleri ve milletçe işgalden kurtarıldı. Âmenna! Fakat Millî Mücadele önderlik edenlerin kararnâmesiyle de kapatılıp “Bizans Eserleri Müzesi” sınıfına dâhil edildi.
“Kurtarıcılık” öyle mi! Türkiye’yi din-i İslâm şiarıyla milletin bütün unsurlarıyla kurtarıp, birkaç yıl sonra Millî Mücadele’nin ruhuna, yâni millet değerlerine ters düşen Kemalist Cumhuriyeti ilân etmek “kurtarıcılık” sıfatına gölge düşürmüştür. Kurtarılmış Ayasofya’yı Müttefik Devletlerine, yâni Batı’ya alenen satan Kemalistlerin “kurtarıcılığı” sahihliğini kaybetmiştir.
Hâsıl-ı kelâm; Kemalizm’in Ayasofya ihâneti bedelini ödedi, daha çok bedel ödeyecek. Peşinden millî eğitimde, kültürde, üniversitelerde, ilk ve orta mekteplerde Kemalizm’in izleri silinecek. Ayasofya’da ezan sesini susturan, Ayasofya’yı Bizans müzesi yapan Kemalist inkılâpların bir bir yürürlükten kaldırılacağı günleri ümitle bekliyoruz. (e.posta: ilbeyali@hotmail.com)