Seçim sistemi üzerine bir deneme

Ahmet Pamuk

Bir sorunlu durum olarak seçim ve sistemi üzerine sesli düşünmeye başlayalım.

Efendim, demokratik sistemlerde seçim olmazsa olmaz malumunuz. Lakin ifade “seçim” dikkat ederseniz. “Eleme” ya da “ayıklama” değil. Mesela “eleme” olsaydı nasıl olurdu, düşünelim. Toplumun içinden bazı niyetliler çıkar ve bir eleminasyon sistemiyle elenerek bir üst tura kalır ve böylece tek kişi kalana kadar devam edilirdi. Veya tüm bireyler arasında bu eleminasyon yapılır ve son kalan kişi lider olurdu. Peki böyle olsaydı yetki dağılımı nasıl olurdu? İkinci olan başkan yardımcısı, üçüncü olan onun yardımcısı ve sırasıyla diğerleri de birer sıra altlarındaki görevlere getirilir ve muntazam bir hiyerarşik düzen meydana getirilebilir miydi acaba? Bu eleme sistemi nasıl yapılabilirdi diye de bir soru aklımıza gelir doğal olarak. Hangi kriterler baz alınabilirdi mesela. Yaş grupları, eğitim düzeyi, mal varlığı, ailesinin statüsü, cinsiyet vs. sayılabilir. İyi de bunlar arasında eşleşen kişilerin hangisinin bir üst tura çıkacağını nasıl bir müsabakayla kararlaştıracaktık?

Bir spor müsabakasında durum belli; topu fileye daha fazla değdirebilen kazanıyor, ama yönetmek için karşılaşan rakipler nasıl yenişecekti, “seçim” olmasa. Kim karar verecekti A şahsı ile B şahsı arasındaki puan farkına. Bu durum insanların sürekli birbirleriyle yarışmalarına da sebebiyet verebilirdi muhakkak. Çünkü sürekli bir eleminasyon olacaktı ve birileri sürekli yer değiştirecekti. Bu da toplumsal huzuru son derece rahatsız eden sonuçlar doğurabilirdi.

Biraz da “ayıklama” üzerine düşünelim. Toplum içinden belli kriterlere uymayanları direk ayıklasaydık. Mesela belli bir yaşın altını değerlendirme dışı bıraksak –ki zaten bırakıyoruz-. En az bir yabancı dil bilmeyenleri ayıklasak. Belli bir gelir seviyesinin altında kalanlar ayıklansa. Sonuçta kalan kişiler için oluşacak yeni ayıklama kriterleriyle tek kişi kalana kadar devam etsek ve lideri bulsak veya “ayıklasak”.

Aslında düşününce iki sistem de pek akıllıca gelmiyor lakin “seçim” denilen sistemin içinde ikisi de ve hatta adını koyamadığımız başka başka tuhaf eleme sistemleri de mevcut. Aday olmak isteyenlerin hangi kriterler uygulanarak eleminasyona tabi tutuldukları muamma. Ve hatta iyi bir ayıklamaya tabi tutulmadıkları da bir gerçek. Adaylık başvurusunda bulunanların karşılaştıkları şeyler yukarıda zikrettiğimiz durumdan pek de farklı değil yani. Tek fark bunların açık ve net bir şekilde ifade edilmiyor olması. Mesela milletvekili aday listeleri hazırlanırken birkaç saat içinde listeler alaşağı edilip tablo tam tersine dönebiliyor. Ya da bir belediye başkanı adayı kesin adaymış gözüyle bakılırken, anında başka bir isim yerine getirilip o kişi tasfiye edilebiliyor. Bu durumda seçen ve seçilen arasında uzun yıllardır devam eden karmaşık ve bir o kadar da sıkıntılı durum devam edip gidiyor. Sistemin hataları ve üzerinde yapılacak iyileştirmeler üzerine pek fazla düşünen de yok ne yazık ki.

Ülkemiz aslında bu konuda da getirdiğimiz yeni sistemler neticesinde bir dönüm noktasına geldi. Zira yeni yönetim sisteminin oyuncuları yeni bir seçim sisteminin de gerekli olduğunu ve ilerleyen yıllarda daha da gerekli olacağını pekala biliyorlar. Lakin mevcut toplumsal yapımızla bunu nasıl değiştirecek ve nasıl uygulayacağız bu da ayrı bir tartışma konusu.

Bu bağlamda önerilecek seçim sisteminden önce, her yöneticinin seçimle mi işbaşına geleceği sorusu sorulmalıdır. Yani bir ülke devlet reisini seçtikten sonra ve bunu tüm vatandaşların katılımı ile oyladıktan sonra, aşağı doğru inen hiyerarşik yapıyı başkanın atamasına müsaade edilse ne olur. Yani belediye başkanlarını seçmesek de atasak mesela. Veya vali ile belediye yetkilerini birleştirerek yeni bir yönetim şekli ihdas etsek daha verimli bir çalışma ve hizmet şekli oluşturamaz mıyız? Gerçi son dönemde kayyımlar vasıtasıyla bu işin son derece olumlu bir şekilde yürüyeceğini görmüş olduk ama gene de biraz daha tecrübe lazım sanırım.

Mevcudu sorgulamayan ve yeniliklere açık olmayan bir toplumun kalkınması mümkün değildir. İnsanoğlu pekala biliyor ki, medeniyet ve tekamül, hep mevcudun daha iyisini oluşturma fikrinin fitilinin ateşlemekle mümkün olmuştur. Sistemler daima sorgulanmalı ve insanlığın hayrına olan en iyi şekle getirilmek için düzeltilmeli ve gerekirse yeni baştan oluşturulmalıdır.

Vesselam…

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.