On bir ayın sultanı, dertlilerin dermanı, suçluların sebeb-i gufranı, hayr ü sevap ummanı mübarek Ramazan-ı Şerif geldi. Çok şükür, elhamdü lillah hamden kesiren, tayyiben, mübareken fih!
Bu bir ruh eğitimi, nefs ıslahı, ahlak tebdil ve tehzibi mevsimi; sıhhat ve rahat, ibadet ve taat ayı; her sene uzun bir süre süren, ciddi bir talim ve terbiye devresi; geceli gündüzlü bir idman çalışması... Ne güzel, ne mükemmel, ne faydalı, ne gerekli, ne haşmetli, ne hikmetli, ne kutlu, ne mutlu bir inanç ve ibadet nizamı!
İnsanın en büyük, en tehlikeli, en gizli, en saklı, en feci düşmanı kendisidir, nefsidir, (ego’sudur). Pek çok insan, onun azılı bir düşman olduğunun farkında değildir. Halbuki en büyük hatalar, yanılgılar, yenilgiler, ayıplar, kusurlar, suçlar ondan kaynaklanır.
Nefis tembeldir, yatmak uyumak ister; halbuki hayat ciddi bir mücadele, acımasız bir savaş, devamlı bir uğraştır; uyumamayı, gevşememeyi, gaflete düşmemeyi, sıkı çalışmayı, ter dökmeyi, cehd etmeyi, cihad yapmayı gerektirir. Nefis oburdur, pisboğazdır, açgözlüdür; doyuncaya, patlayıncaya, tıksırıncaya kadar yer, semirir, şişmanlar, şımarır, azar, kudurur; “Rabbena hep bana!” der, haram helal ayırmaz, insaf, adalet, müsavat, muvasat, isar, tercih, ikram, sabır, fedakarlık bilmez, başkalarını düşünmek istemez. Fakat toplum hayatı, tamamen aksinedir; ölçü ister, diğerbenlik ister, uyum ister, sabır ister; aşırı arzulara, hırs ve heveslere, bencilliğe dizgin ister, tahdit koyar, sınır çizer, karşı çıkar. Nefis çok şehvetlidir, yar ister, eş ister, flört ister, aşk ister; nikahla yetinmez, zinaya kayar, mahremi varken harama bakar, eşi varken metres tutar, camdan bakıp kaş göz eder, yuva yıkar, düğün basar, kız kaçırır, namus meselesinden silah çeker, kan döker, can verir, can alır, katil olur… Halbuki namahreme bakmamak, doğru yoldan sapmamak, namusunu iyi korumak, şehvete esir, nefse köle, şeytana maskara olmamak şart, farz, zaruri, zorunlu, mecburi. Çünkü toplum düzeni, aile nizamı, dinin kıvamı, ahlakın devamı buna bağlı. Nefis, keyif ehlidir, zevkperesttir, havaidir, haylazdır, yaramazdır. Saz ister, söz ister, çalgı ister tatlı ister, tuzlu ister, turşu ister, kadayıfı bulur kaymak ister, istirahatı bulur, şak şak ister, zengin olur makam ister, riyaset ister, izzet ü itibar, kudret u iktidar ister. Başkan olur saray ister, kumaş bulur ipek ister, sıhhat bulur, rahat bulur tantana, saltanat, sanat, bale, orkestra, heykel, anıt ister, nam u şan ister; sade giyinmez, süs, zinet, pırlanta, zümrüt, yakut, mücevher ister, köşk bulur yalı ister, yalı bulur yağlı boya tablo, antika eşya ister...
Hasılı, cihanı mahveden, halkları kahreden nefistir, diktatörleri savaşa sürükleyen nefistir, hırsıza hırsızlığı yaptıran nefistir, rüşvetçiye rüşveti aldıran nefistir, zalime mazlumu sömürttüren nefistir, kafirin mümin olmasını engelleyen nefistir, cihanı fesada veren nefistir, ahireti mahvettiren nefistir, kişiyi Allah’ın (cc) kahrına uğratan nefistir, cehennemde çatır çatır, cayır cayır yandıran nefistir.
O halde bu zalim nefsi mutlaka ıslah etmek lazımdır, onu Müslüman yapmak şarttır, kurtuluş için başka yol yoktur, iki cihanda rahata, felaha ermek, iflah olmak, saadet bulmak nefsi terbiye ve tezkiye eylemekle mümkündür.
Bu Ramazan ayı, bu oruç, bu teravih, bu zikir, bu Kur’an, bu ibadat u taat, bu hayrat u hasenat nefsin ıslahı için çok güzel, çok mükemmel, çok muhteşem, çok önemli bir fırsattır.
Bu fırsatı lütfen, kaçırmamağa çalışın; Allahu Teala muininiz olsun!