Geçtiğimiz Ağustos ayında, Amerikan hava desteği ile Münbiç'i ele geçiren terör örgütü PYD/PKK, bölge halkını resmen baskı altına almış durumda.
Uluslararası basında yer bulamayan bu baskıları, bölge halkından olan gazeteci Muhammed Noor yazdığı bir mektupla gündeme getirdi.
ABD ve Türkiye'nin terör örgütü olarak gördüğü PKK'nın, Suriye'deki kolu olan PYD'nin, elinde tuttuğu yerlerde müslüman halka karşı etnik ayrımcılık rejimini başlattığını söyledi.
Bu mektup, dünya basının savaş tehdidi nedeniyle seyahat edemediği savaş bölgelerindeki günlük yaşamı tasvir etmesi açısından da büyük öenm taşıyor.
Muhammed Noor, mektubuna "DEAŞ üç yıl önce Münbiç'i ele geçirdiğinde halkı camide dua etmeye zorladılar, kadınlara zorla kendi istedikleri şekilde giymelerini emrettiler ve kendilerine muhalif olan halka zulmettiler" diyerek başlıyor.
DEAŞ'lı teröristlerin günlük hayatta da halkı baskı altına aldığını söyleyen Noor; "Ancak onların dini eğitimlerine katıldıysanız ve kurallarını kabul ettiyseniz, bir iş bulabilir ve geçiminizi sürdürecek kadar kazanabilirsiniz." yazdı.
İşte Muhammed Noor'un mektubundan satır başları:
"Geçen Ağustos ayında, ABD hava desteğiyle PYD liderliğindeki bir kara kuvveti tarafından DEAŞ Münbiş'ten atılmadı. Sözde Suriye Demokratik Güçleri ya da SDF'deki savaşçılar arasında Araplar vardı, ancak şimdi yeni 'efendilerimiz' Suriye dışından gelen bu Kürtlerdi. Yani PYD."
"100.000'lik nüfusun yüzde 10'unu oluşturan yerel Kürtler ayrıcalıklı sınıf haline geldi. Şimdi yerel ticarete hakim durumdalar ve polisten özel muamele görüyorlar. Dinsel gözlem 180 derece yön değiştirmiş durumda. Kadınların kapanması gibi geleneksel ve dini uygulamalar yazılı kurallarda değil ancak uygulamada yasaklanmış durumda."
"Ağustos ayından bu yana, Münbiç yönetimindeki tüm önemli görevler Kürtler tarafından Suriye dışından gelen PKK tarafından ele geçirildi. Biz onları Kandil olarak adlandırdık, bunlar Kandil'de eğitim görüyorlar."
"Onları arabalarından tanıyorsunuz, şimdi bizim şehrimizde, hapishanede olan PKK'nın kurucusu Abdullah Öcalan'ın posterleriyle geziyorlar. Asla gerçek adlarını kullanmadılar, kendilerini hep sahnenin arkasında tuttular."
"Biz hiç bir hata yapmadık. Günahımız neydi? DEAŞ'tan kurtulduğumuz için çok mutluyduk. Ancak yeni düzen çok acımasız hale geldi, bazı Araplar açık bir şekilde DEAŞ'lı günleri hatırlatarak "eski iyi günler" demeye bile başladı. Yeni Kürt yönetimi, yüzyıllardır süren Araplar, Kürtler ve Türkmenler arasındaki iyi ilişkileri bozarak toplumsal dokuyu yok ediyorlar. Etnik temizlik yapma gayretindeler."
"Biz tabi ki DEAŞ'lı günleri özlemiyoruz, çünkü onların zulmünü de yine biz çekmiştik. Fakat Amerikalılar Rakka'daki DEAŞ'a karşı savaşlarını bitirdiklerinde bizi kimin koruyacağını bilmiyoruz."