Panelde konuşan Değirmenci, “Marksizm ve Leninizm; PKK ve DHKP-C’nin maskesidir. Amaçları devrim değil, devrimleri engellemektir. Devrim değişimdir, yeniliktir ve halk demektir. FETÖ ve DAEŞ ise örgütlü bir din istismarı yapan terör örgütüdür. Her iki terör örgütü de İslamiyet'in doğrularını tahrip eden, örgütün çıkarlarına göre dini gerçekleri çarpıtan ve tabanına içi boşaltılmış bilgiler sunan yapılardır. Dört terör örgütü de öldürmeye kodlanmıştır. Kodlamalarını yapan emperyalizmdir. Marksist-Leninist maskeli PKK ve DHKP-C gibi DAEŞ ve FETÖ’nün de kıblesi ABD’dir” dedi.
Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED) Başkanı Aslan Değirmenci Malatya’da TÜRGEV tarafından düzenlenen “Terörizm ve Asimetrik Savaş” konulu panele katıldı. TÜRGEV Hayma Hatun Yüksek Öğretim Kız Öğrenci Yurdu’nda düzenlenen panelde konuşan UMED Başkanı Aslan Değirmenci, “Terör, ezeli kardeşliğimizi, birliğimizi, özgürlüğümüzü ve barışımızı hedef alan, küresel emperyalizmin aracıdır” dedi.
“PKK ve DHKP-C Devrimci Değil Halk Düşmanıdır”
Terör örgütlerinin ideolojisinin olmadığını belirten Değirmenci, “Tabanlarını güçlendirmek için türlü maskeleri vardır. Marksizm Leninizm; PKK ve DHKP-C’nin maskesidir. Amaçları devrim değil, devrimleri engellemektir. Devrim değişimdir, yeniliktir ve halk demektir. Oysa PKK ve DHKP-C değişime, yeniliğe ve halka savaş açan terör örgütleridir” diye konuştu.
“ABD’nin Öncü Kuvvetleri Terör Örgütleridir”
“PKK kendisini yıllarca antiemperyalist olarak sunmuştur. Oysa PKK antiemperyalist olan halklara karşı savaş yürütmektedir” diyen Değirmenci, “Hem de bizzat emperyalistlerle birlikte bunu yapmaktadır. ABD eliyle Ortadoğu’da yürütülen işgal operasyonunda öncü kuvvet PKK’dır. ABD ile birlikte hareket eden bir örgüt nasıl olurda devrimci olur? Değildir. PKK emperyalizmin maşasıdır. DHKP-C’de farklı değildir. Hatta kendi halkına fosfor gazıyla saldıran Esad rejimi DHKP’C’nin en büyük destekçilerindedir. Suriye PKK'sının DHKP-C’ye destek verdiği de bilinmektedir. Hatta DHKP-C ile Suriye PKK’sı ortak eğitim kamplarını kullanmakta; bölgede birlikte hareket etmektedir. Bu birliktelik son günlerde Türkiye’de de yaşanmaktadır. Karadeniz’de meydana gelen terör olayları bu birlikteliği belgelemektedir. Bu DHKP-C kendisini halkçı olarak dayatmaktadır. Halkçı olan biri halk adına adalet arayan, dağıtan bir savcıyı vahşice katleder mi? Elbette etmez. Ancak İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde, 6. kattaki odasında Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı rehin alarak şehit eden terör örgütü DHKP-C'dir. Kaldı ki 12 Mart 2016 da PKK ve aynı şekilde Marksist olduğu iddia edilen 8 terör örgütü “Devrim hareketi” başlığında Türkiye’ye karşı birleşti. Devrim adı altında halklara savaş açtılar” şeklinde konuştu.
“FETÖ ve DAEŞ Kardeştir”
“FETÖ ve DAEŞ’in ise örgütlü bir din istismarı yapan terör örgütü” olarak tanımlayan UMED Başkanı Aslan Değirmenci, “Her iki terör örgütü de İslamiyet'in doğrularını tahrip eden, örgütün çıkarlarına göre dini gerçekleri çarpıtan ve tabanına içi boşaltılmış bilgiler sunan yapılardır. FETÖ yıllarca Batı’da İslam karşıtlığıyla bilinen dernek, platform, vakıf ve forumlar tarafından fonlanmaktadır. Bu fonun karşılığında FETÖ yıllardır emperyalizmin istediği bir paralel dini dünyaya sunmaktadır. DAEŞ ise İslomofobik merkezlere hizmet ederek, İslam düşmanlığının dünyada yaygınlaşmasına hizmet etmektedir. İki terör örgütü de kardeştir. Her iki örgütte amaçları doğrultusunda öldürmeye kodlanmıştır. Kodlamalarını yapan emperyalizmdir. Marksist-Leninist maskeli PKK ve DHKP-C gibi DAEŞ ve FETÖ’nün de kıblesi ABD’dir” dedi.
“PKK ve FETÖ Darbelerden Beslendi”
Terör ve terörizmi doğuran, zemin hazırlayan etkenlerin başında antidemokratik süreçlerin olduğunu belirten Değirmenci, darbelerin FETÖ ve PKK’yı büyüttüğünü ifade etti.
Değirmenci, “Tarihsel oluşumu ve düşünsel temelleri Glaido'ya ait olan PKK ve FETÖ antidemokratik süreçlerde güçlerine güç katmışlardır, önleri açılmıştır. Bir birinden çok zıt görünse de temel felsefeleri ve hareket eylem planları Gladio tarafından belirlenmiş iki terör örgütü darbelerden beslenmiştir. Her iki örgütte 12 Eylül darbesinin ürünüdür. 12 Eylül darbesinin mimarı ise ABD’dir. Bunu CIA'in istasyon şefi itiraf etmiştir. CIA’in istasyon şefi darbe sonrasında, “Bizim çocuklar yaptı” açıklaması yapmıştır. Darbeci Kenan Evren ise, ABD Başkanına bağlılığını bildiren bir mektup yazarak teşekkür etmiştir. FETÖ elebaşısı Gülen ise darbe döneminde yazdığı yazılarda Evren’e açıkça destek vermiştir. Kaldı ki 28 Şubat sürecinde de Gülen darbeci Çevik Bir’e mektup yollayarak cuntanın emrinde olduğunu deklare etmişti. Darbeyi planlayan, yapan güçler terör örgütlerinin de hem doğuşuna hem de büyümesine katkı sunmuştur. Bu birliktelik bugün Ortadoğu’da PKK’nın, dünyada FETÖ’nün yaptıklarına bakıldığında daha iyi anlaşılacaktır. İşte son olarak ABD’de kurulan tiyatro mahkeme. Mahkemenin aktörleri FETÖ. Ortadoğu’da ise halklara karşı savaş yürüten ABD ve yanında PKK… PKK’ya alan açan ise DAEŞ. Biz bunun adına terör koalisyonu diyoruz” diye konuştu.
“ABD’nin Yaptığı Gayri Nizami Harptir”
“3.Dünya savaşını ABD terör örgütleri eliyle yürütmektedir” diyen Değirmenci, “Bu bir asimetrik savaştır. Gayri nizami harptir. Bu savaşın başladığı tarih 11 Eylüldür. Bu tezimiz komplo teorisi olmaktan çıkmıştır. 11 Eylül kanlı bir tiyatrodur; 11 Eylül’de namlular Ortadoğu’ya dönmüştür. Hedef İslam’dır. Haçlı Seferleri o gün yeniden başlatılmış, kısa süre içerisinde Haçlı ordularına öncü güç olarak terör örgütleri katılmıştır. Ve o gün bugündür Ortadoğu’da huzur yoktur, kan ve gözyaşı vardır” dedi.(haber7)