Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı ve Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil, Dumlupınar Üniversitesinde bir grup öğrenciyi kabulünde yaptığı konuşmada, “Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 93. yılını kutluyoruz. İşgal yıllarında gücünü milletten alan Türkiye Büyük Millet Meclisi kurtuluş mücadelesi vermiş ve tarih yazmıştır. Aradan geçen 93 yıl boyunda Türkiye Büyük Millet Meclisi sürekli olarak milletimizin iradesinin tecelli ettiği yer olmuştur” dedi.
Egemenliğin gerçek sahibi olan milletimizin iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi zaman zaman müdahalelerle karşı karşıya kaldığını, fakat her defasında kendisini yenilemesini bildiğini ifade eden Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı ve Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil, “Egemenliğin tek meşru kaynağı ve sahibi millet olduğu için sonuç hep onun istediği şekilde şekillenmiştir. Millet iradesi ise fertlerin iradelerinin bir araya gelmesinden ve kaynaşmasından oluşmaktadır. Millî egemenlik, milletin bölünmez iradesini temsil eder. Bu bilinç sebebiyle her askeri darbe sonrasında, milletimiz darbe yapanların gösterdiği hedeflere değil, kendi bildiği doğrulara göre oy kullanmış ve temsilcilerini seçmiştir” şeklinde konuştu. Pakdil açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Şu gerçek hiçbir zaman unutulmamalıdır; Milli Egemenlik, millet iradesini hakim kılması münasebetiyle demokrasinin temel şartıdır. Bu sebeple, milli irade bütün demokratik rejimlerde en üstün kuvvet ve devlet yönetimi konusunda belirleyici unsur olarak, devlete yön verirken, aynı zamanda devlet fonksiyonlarının oluşmasını da sağlamıştır. Bütün demokratik sistemlerde, parlamentolar kurucu bir değere ve öneme sahiptir. Fakat Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu anlam ve değerin en açık ve somut şekilde teşekkül ettiği en önemli örnektir. Milletimizin toplumsal hafızasının ve geleceğine ilişkin hassasiyetinin tecellisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, tecrübeleri itibarıyla dünyadaki en güzel örneklerden bir tanesidir.
“2023 VE 2071 HEDEFLERİ, TBMM’DE ŞEKİLLENMEKTEDİR”
Cumhuriyet, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında kuruldu. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, Kurtuluş Savaşı, Meclisten yönetildi ve kazanıldı. Kurtuluş Savaşı’nı yürüten Meclis, tüm olumsuz şartlara rağmen, ulusal egemenliğin ve bağımsızlığın sembolü hâline geldi. Cumhuriyetin ilanı ve onu takip eden reformlar bu Meclis eliyle gerçekleştirildi. Kurulduğu ilk günden beri Meclisimiz ülkemizi geleceğe hazırlamada ve hedef koymada öncü kuruluş olmuştur. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 ve Anadolu’nun Fethinin 1000. Yılı olan 2071 hedefleri de milletin iradesinin tecelli ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisinde şekillenmektedir.”
Türkiye Büyük Millet Meclisinin ülkemizin geleceğine yönelik olarak koyduğu hedeflere ulaşmak için uyguladığı kararlı ve onurlu yürüyüşün, vatandaşlarımızın iradelerini askıya alan uygulamalarla zaman zaman kesintiye uğradığını sözlerine ekleyen Nevzat Pakdil, “Bu kesintilere ister darbe denilsin, isterse post modern darbe denilsin, sonuç olarak ülkemizin hedeflerine ulaşmasında ciddi sıkıntılar oluşturmuş, hatta hedeflerden bile sapmalar gerçekleşmiştir. Fakat yapılan tüm müdahalelere rağmen, milletimizin feraseti ve basireti bizzat Türkiye Büyük Millet Meclisinin varlığında tekrar vücut bulmuştur. Bu açıdan Türkiye Büyük Millet Meclisi ülkemizin bütün renklerini, tüm zenginliklerini bünyesinde yaşatmaktadır” diye konuştu. Pakdil açıklamalarını şöyle tamamladı:
“Türkiye'nin yakın siyasi tarihine baktığımızda insan haklarının teslim edilmesinin, ilerleme ve kalkınmanın, siyasi istikrarın sağlandığı dönemlerde gerçekleştiği de bir realitedir. Temsilde çoğulculuğu sürdürürken siyasi istikrarın sağlanması bütün siyasetçilere düşen önemli bir sorumluluktur. Modern ve olgun bir demokrasi için günümüzde sivil toplum örgütlerine de büyük görevler düşmektedir. Demokrasiler sokak hareketleri ile değil, terör eylemleri ile değil, üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin ve halkın önerileri ile güçlenir.Bugün Çözüm Sürecini konuşuyoruz, tartışıyoruz ve sonuca ulaşmaya çalışıyoruz. Düne kadar terör eylemlerinden bir sonuç alınamadı, şimdi konuşarak, tartışarak sonuca doğru gidiyoruz. Bugün geldiğimiz noktada, demokratik sistemin kendini yenilemesi ve vizyonunu küresel standartlara yükseltebilmesi için siyasetçilere düşen çok önemli bir görev daha vardır. Bu görev, siyaset dilinin değişmesi görevidir. Günümüz sorunlarına, açmazlarına, gelişmelerine cevap veremeyen eski siyaset dilinin, yeni, dinamik, hoşgörülü bir siyaset dili ile yer değiştirmesi gereği, bugün dünya çapında siyaset bilimcilerin ve düşünce insanlarının önemle üzerinde durduğu gündem maddeleri arasındadır. Bu aslında milletin diliyle konuşmak demektir.”