Avrupa Parlamentosu'nun Gezi Parkı protestolarına polis müdahaleleri ve hükümetin tutumuna yönelik olarak almış olduğu kararı sert bir şekilde eleştiren Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı Nevzat Pakdil, “Suriye’de insanlar katledilirken, Myanmar’da Müslümanlar yok edilirken, Avrupa’nın birçok şehrinde ırkçılık alıp başını gitmişken ve dünyanın birçok noktasında vahim noktada insan hakları ihlalleri mevzu bahis iken Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’yi haksız yere gündemine alması kabul edilebilir bir durum değildir” dedi.
Avrupa Parlamentosu’nun insan hakları konusunda çifte standart uyguladığını ifade eden Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı Nevzat Pakdil, “Balkanlar'da, Bosna'da kıyamet koptu. Birkaç günde 8 bin civarında insan Srebrenitsa'da şehit edilirken Avrupa Parlamentosu seyretti. Suriye'de şu ana kadar 100 bin civarında insan Suriye Ordusunun gökten yağdırdığı bombalarla, tanklarla, makineli tüfeklerle hayatını kaybetti. Avrupa Parlamentosu sessiz kalmaya devam ediyor. Myanmar’da binlerle ifade edilen Müslüman öldürülürken, yaşam alanlarından sürülürken, eğitim hakkı ellerinden alınırken, aile kurma ve çocuk edinmeyle ilgili yasaklar konulurken Avrupa Parlamentosu ortada yok. Sokakları talan eden, kırıp döken, ellerinde Molotof kokteyli ile yaygınlar çıkaran, binaları yakan marjinal gruplara müdahale dünyanın neresinde olursa olsun karşılık bulun” şeklinde konuştu.
Avrupa Parlamentonun Strasbourg'daki genel kurul toplantılarında alınan kararların kabul edilebilir bir tarafı olmadığını sözlerine ekleyen Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı Pakdil, “AP'nin kararında, hükümetten, (Türk toplumunun çeşitlilik ve çoğulculuğuna saygı duyması ve laik yaşam biçimlerini muhafaza etmesi) isteniyor. Türkiye, azınlık vakıflarına haklarını iade ediyor, onların inançlarına saygı gösteriyor. İbadetlerinin kolay yapılması için çalışmalar yapıyor. Oysa Avrupa bu konuda da sınıfta kalmıştır. İnsanların ellerinden alınamayacak temel hak ve özgürlükleri vardır. Ama ne yazık ki, yeryüzünde hala milyonlarca insan hak ve özgürlüklerinden yoksun, aç ve sefil yaşamaktadır. Modern Avrupa’da bir taraftan devletlerden daha zengin uluslararası şirketler bulunurken, diğer taraftan 100 milyona yakın insan açlık sınırının altında yaşamaktadır. Afrika’nın tüm yer altı zenginliklerini ülkelerine taşıyan gelişmiş batılı ülkeler, Kara Kıta’nın insan haklarını içlerine sindiremediler. Yüzyıl boyunca İslam ülkelerini sömüren Avrupa, Müslümanların haklarını savunmak yerine, onların haklarını hep ellerinden alma yoluna gitmiştir” dedi. Metinde Türkiye'de basın özgürlüğünün gerilediğinin, sansür ve oto sansürün yaygınlaştığının vurgusunun da doğru olmadığını sözlerine ekleyen Pakdil, “İnsanlara küfretmek, hakaret etmek basın özgürlüğü ile ilgili konular değildir. Doğru haber hiçbir zaman engellenmemektedir, modern dünyada engelleme imkânı da bulunmamaktadır” diyerek açıklamasını tamamladı.