Merkez Bankası Nisan ayında yaptığı ‘Para Politikası Kurulu’nda politika faizini değiştirmeyerek yüzde 14’te sabit tuttu. Merkez Bankası bu kararıyla son 4 aydır faizde değişikliğe gitmemiş oldu. Mali Müşavir ve İş İnsanı Fatih Ölmez Merkez Bankası’nın bu kararını eleştirdi. Ölmez: “Dünyanın enflasyon karşısında faiz artırımına gittiği bir ortamda G20 ülkeleri arasında en yüksek ikinci enflasyon bizdeyken neden hala ısrarla düşük faiz uygulamasının sürdürüldüğünü sanırım hiçbir ekonomist anlayamamıştır. Daha önce Merkez Bankası’na faiz indirip enflasyonu çabucak indirme teklifinde bulunmuştum. Tabi ki bu teklifi onların vaat ettiği politika sonucu söylemiştim. Israrla ‘Faiz sebep enflasyon sonuç’ adı altında akla mantığa aykırı bir ekonomi politikası güdülüyor.” dedi.
Merkez Bankası politikalarının enflasyon üzerinde olumsuz etkilerinin olduğunu dile getiren Ölmez: “Enflasyonun dünya sorunu olduğunun tabi ki herkes farkında. Burada kilit nokta dünya sorunu olan enflasyonu yine dünyanın ve ekonominin gerçekleriyle yenmek. FED gibi dünyanın para trafiğini yöneten ve ticarette kullanılan en büyük para birimini elinde tutan bir banka bugün enflasyon karşısında çaresiz kalıp faiz artırımına gidiyorsa onlardan daha yüksek bir enflasyona sahip bir Türk ekonomisini canlı tutmak için de TCMB’nin de faizi yukarı yönde tutması gerekiyor. Dolar karşısında Türk Lirasını ancak bu şekilde ayakta tutabiliriz. Çünkü dünyada eşi benzer örneği olmayan ‘Kur Korumalı TL Mevduat’ sisteminin ilk çatırtısını Rusya-Ukrayna krizinde gördük. Eksi rezervde olan bir Merkez Bankası’nın faizi bu seviyede tutması normal değil. Bu faizle o enflasyon düşmez, düşemez.” şeklinde konuştu.
Ölmez alım gücünün giderek zayıfladığını belirterek şunları söyledi: “Gelişmiş ülkelerde de enflasyonun son 30-40 yılın zirvesinde olduğunu görmek mümkün ama artış oranı ülkemizdeki gibi değil. Her geçen gün alım gücü daralıyor ve hayat pahalılığı artıyor. Hazine ve Maliye bakanı sayın Nebati ‘Ne yaptığımızın farkındayız’ diyor ama ne yaptıklarını izah bile edemiyor. Çünkü atılan her adım sonrasında biz marketlerde, dükkanlarda ucuzluk beklerken tam tersi bir pahalılıkla karşılaşıyoruz. Şu an için TÜİK’in makyajlı enflasyon rakamı bile bizi kritik virajdan rahat geçiremiyor. Bu işte mutlaka bir terslik var. Ülke olarak sorunumuz hedeflerimizin olmaması değil. Hedefimizin nasıl işleyeceğinin belirli olmaması. Biz bu enflasyondan nasıl kurtulacağız? Gelirimiz artacaksa bunun vatandaşa yansıması nasıl olacak? Dövizin ateşini düşürüp Türk Lirası’nı nasıl değerli kılacağız? Bu sorular eşliğinde yol haritamızın netleşmesi gerekiyor. Daha yerinde para politikasıyla hem yatırımcıyı memnun etmemiz hem de piyasaları rahatlatmamız lazım.”