“Nerde o eski ...” sözlerini çok duyarız. Hep yakınılan hususlardan biridir, eskilere olan özlem. Peki, gerçekten öyle midir?
Gerçekten eski ramazanlar, bayramlar, günler, geceler ve o eski insanlar kalmadı mı?
Geçen ve kaybolan zamanla birlikte, sanıyorum ki kayboldu o eskiler de. Şimdilerde hayatımızın her alanında farklı bir özlemle farklı bir arayışla, arıyoruz. Vermiyor hiçbir tat, o tatları. Yaşatmıyor hiçbir güzellik, o güzellikleri. Bulamıyor insan o maneviyat yüklü maziyi…
Evet! Eskiden Ramazan’ın gelişi büyük bir coşkuyla karşılanırdı, evlerde bir telaş, sokaklarda ayrı bir hazırlık olurdu. Ve hasretle geçen on bir ayın vuslata erişi tarifsiz bir heyecandı gönüllerde… Bir senenin sıkıntısı, derdi, tasası bu ayda son bulurdu. Ya da en azından ertelenirdi…
Tebrik ederdi kardeşini, bu Ramazan’a da eriştik diye. Sahura uyandırılırdı. Tek tek aranırdı eş, dost ve akraba. Karşıdan da uyandığına dair gelirdi bir çağrı. Yalnız geçirmek istenmezdi hiçbir iftar günü. Komşuya giden bir tabak yemekti, paylaşılan bir ekmekti sevinç. Ve misafirdi evin neşesi. Bir sıkıntıyla karşılaştığında tebessüm edip susmaktı. Kimse hakkında konuşmamaktı. Küslüğü, dargınlığı unutmaktı. İşte bu yüzden birliğin, farkındalığın, paylaşımın, sabrın adıydı Ramazanlık…
Şimdilerde Ramazanlık sadece geliyor ve ömrümüzden hızlıca geçip gidiyor. Takvimler değişiyor fakat sıradanlık devam ediyor. O sokak lambalarındaki heyecan yok, insanlardaki o coşku, o paylaşım yok. O saygı, o hürmet hiç duyulmamış gibi. Birlik hiç bilinmemiş gibi…
Ve sanki hiç gelmemiş gibi Ramazanlık… Adı var ama heyecanı ve tadı yok…
Buna sebep günümüzün her şeye kolay ulaşımı mıdır? Hızlıca yaşanılan hayat mıdır? Yoksa kaybolan değerlerin yerini, değeri olmayan başka şeylerin alması mıdır? Hayatımızın sosyal medyalardan ibaret olması ve insanlar arasındaki sevgi bağların kopması mıdır? Kimsenin, kimseye saygısının olmaması ve hürmetin kalmaması mıdır yoksa…
O zaman suç zamanın değil insanlarındır belkide… Zamanı da yaşatan, değerleri de yaşatan ve hatta insanı da yaşatan; yine insandır…
Öyleyse hiçbir şey için geç değildir. Hâlâ bir şeyleri değiştirebiliriz. Ve hâlâ o eskileri yaşatabiliriz…
Bu Ramazan’ın; o eski Ramazan tadında yaşayıp, büyük bir sevinçle ve coşkuyla geçirmeniz dileğiyle…
Hayırlı Ramazanlar…