Tarih, Müslümanların güçlü oldukları dönemlerde en çok sıkıntı yaşadıkları sorun olarak münafıklığı gösteriyor bize. Zira çoğu gayrimüslimin bile bir takım dünyevi menfaatler uğruna Müslüman görünmeye başladığı ve bu yolla rant devşirdiği veya ihanet sarmalına girdiğinin anlatıldığı bir çok hikaye var. Müslümanca yaşamak, hor ve hakir görülürken zor olduğu gibi, Müslümanların güçlendiği dönemlerde de oldukça zor. Birincisinde zahmeti zor, ikincisinde göründüğü gibi olabilmesi zor. İşte bu bağlamda bir hikaye daha aktaralım yakın tarihimizden.
Kazım Karabekir Paşa, Erzurum’da zuhur eden ve Allah dostu sanıldığı için Erzurumluların çokça teveccüh gösterdiği bir adamın durumundan şüphelenerek istihbarat yaptırır. Adamın Rus ajanı olduğunu öğrendikten sonra, şehrin eşrafından bazılarına durumun bildikleri gibi olmadığını, “evliyaullah” sandıkları adamın aslında Rus ajanı olduğunu söyletir. Ancak şehir halkı buna inanmak istemez. Ajan olan adama muhabbetleri daha da bir artar. Adam kurtuluş harbi hazırlıklarına muhalif görünmekte ve halka bu yönde telkinlerde bulunmaktadır. Zaman içinde bu meselenin ciddi tehdit oluşturmaya başladığını gören Kazım Karabekir Paşa, adamı tutuklatır. Halk buna isyan eder ve ufak çaplı gösteriler düzenlenir. Bu gösterileri durdurmak ve olayı kökünden halletmek isteyen Paşa, adamı şehrin meydanında ajan olduğunu ispat ederek astırır. Bunu gören halk hatasını anlar ve dağılır.
İşte o gün orada Kazım Karabekir Paşa’nın dudaklarından dökülen sözcükler, bugün hala geçerliliğini yitirmiş görünmüyor;
“Hava o kadar puslu ki, şeytan bile Müslüman mintanı giyiyor.”
Bu söz, her devirde geçerliliğini koruyan bir anlam ihtiva ediyor. Hele de Müslümanların zahiren güçlenmiş göründükleri şu son yıllarda.
Dikkat edelim, oyuna gelmeyelim, özellikle din maskesi altındaki yıkıcı ve bölücü projelerin oyuncağı olmayalım.
Selam ve dua ile…