Uluslararası tıbbi insani yardım kuruluşu Sınır Tanımayan Doktorlar, Malta ve İtalya açıklarındaki uluslararası sularda bulunan Aquarius gemisindeki 629 mülteci için çağrıda bulundu.
Gemideki insanların karaya indirilebileceği en yakın güvenli limanlara sahip Malta ve İtalya geminin bu limanlara girişine izin vermiyor. MSF yaptığı açıklamada, geminin Valencia limanına girip yolcularını İspanya topraklarına bırakabileceğini bildiren İspanya’nın teklifinin önemli bir insaniyet ifadesi olduğunu belirtti. Ancak geminin Valencia’ya gidebilmesi için denizden kurtarılmış ve halihazırda bitkin durumda bulunan yüzlerce insanın dört gün daha güvertede, tüm hava şartlarına açık ve aşırı kalabalık şartlarda deniz yolculuğu yapması gerekiyor. MSF, Aquarius’ta şu anda azami kapasitenin çok üzerinde insan bulunduğunu ve hava durumunun giderek kötüleştiğini ifade ederek, yolcuların en yakın güvenli limanda indirilmesi ve buradan, tıbbi bakım görmeleri, yasal işlemlerin yapılabilmesi için İspanya’ya veya diğer güvenli ülkelere nakledilmelerinin daha uygun bir seçenek olacağını açıkladı.
Bu süreçte İtalya DKKM’nin koordinasyonuyla Aquarius’a malzeme tedarik edilmeye başlandı. İtalya DKKM, Aquarius’ta bulunan insanların 500’ünü İtalya’ya ait iki gemiye nakledip, kalan 129 kişiyle Aquarius’un da katılımıyla hep birlikte İspanya’nın Valencia limanına gitme ve kurtarılan insanları oraya indirme planını sundu. Ancak MSF bu planın bitkin haldeki insanların gemide kalma süresini uzatacağından, insanların en yakın güvenli limana indirilip buradan İspanya’ya götürülmesi gerektiğini belirtiyor.
“Önceliğimiz refakatsiz çocuklar ve hamile kadınlar”
İnsanların karaya çıkartılmasının daha fazla ertelenemeyeceğini söyleyen Aquarius’ta görevli MSF doktoru David Beversluis, “Önceliğimiz, 18 yaşından küçük olup yanlarında refakatçisi bulunmayan 123 kişi, 11 çocuk ve 6 hamile kadının da aralarında bulunduğu bu 629 kişinin tamamını acilen karaya çıkarmak olmalıdır. Gemide tıbbi açıdan durum şimdilik stabil olmakla birlikte, yolcularımız bitkin halde ve yoğun stres altındalar” dedi.
Gemideki MSF ekipleri, boğulma ve hipotermi (vücut ısısının aşırı düşmesi) nedeniyle hayati tehlike atlatmış ve hayata döndürülmüş bazı hastaların durumu hakkında özellikle endişe duyuyor. Deniz suyu yutan insanların hızla ciddi akciğer rahatsızlıkları yaşaması mümkün, dolayısıyla bu hastalar gemide gözlem altında tutularak yakından takip ediliyor. Denizden kurtarılmış insanların pek çoğu su yuttuğunu söylüyor, dolayısıyla önümüzdeki günlerde akciğer hastalığı veya zatürre geçirme tehlikesiyle karşı karşıyalar.
21 hastanın vücutlarında deniz suyu ve benzinin zehirli karışımına uzun süre maruz kalmanın meydana getirdiği ciddi kimyasal yanıklar mevcut olduğunu açıklayan MSF, şu anda bu hastaların durumları stabil olduğunu ancak önümüzdeki haftalarda yaralarının bakımının sürdürülmesi ve pansumanlarının değiştirilmesi gerektiğini bildiriyor.
Son olarak, birkaç kişide ağır ortopedik sorunlar ve bu sorunlarla ilişkili enfeksiyonların mevcut olduğunu belirten MSF ekipleri, bu kişilerin acilen cerrahi değerlendirmeden geçip ameliyat edilmesi gerektiğini, ancak MSF bu imkanı gemide sağlayamadığını dile getiriyor.
“AB ülkelerinin kabul edilemez sessizliği ve ataleti artık son bulmalıdır”
MSF, denizden kurtarılan bu insanların güvenli bir limana indirilmesinin ardından, öncelikli olarak yapılması gerekenler arasında AB üyesi ülkeler ve AB kurumlarının harekete geçerek, İtalya gibi AB’nin sınırında bulunan ve denizden gelen mülteci, sığınmacı ve göçmenlerin yoğun olarak ulaştığı ülkelere destek vermek üzere hep birlikte çözüm üretmesi olduğunu belirtti.
MSF’nin Aquarius’ta bulunan program direktörü Aloys Vimard, gemideki son durumu şöyle değerlendirdi:
“Denizden kurtarılmış çaresiz insanların karaya çıkarılmasına izin vermemek, ‘zafer’ olarak görülemez. Bu, AB üyesi ülkelerin (mülteci krizinde) sorumlulukları paylaşmaktan kaçınması karşında atılmış yanlış bir adımdır. İtalya gibi, denizden gelenlerin ulaştığı sınırda bulunan ülkelere tüm AB ülkeleri destek vermeli, ortak çözümler bulunmasını sağlamalıdır. Avrupa Birliği’nin bu kabul edilemez sessizliği ve ataleti artık son bulmalıdır.”
Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece Malta ve İtalya açıklarında 629 mülteci kurtarılmıştı. Aquarius gemisi, 9 saat içinde 6 kurtarma operasyonu ve nakil gerçekleştirdi ve bu nakillerin tamamı İtalya Deniz Kurtarma Koordinasyon Merkezi’nin (DKKM) talimatları doğrultusunda yürütülmüştü. İtalya DKKM 9 Haziran’da İtalya Donanması ve İtalyan Sahil Güvenlik Kuvvetleri’nin denizden kurtardığı bir grup insanın bu gemiye nakledilmesi istemişti. İtalyan Sahil Güvenlik Gemisi CP 312’den 129 kişi, yine İtalya Sahil Güvenliği’ne ait CP 319 gemisinden 64 kişi ve İtalya Sahil Güvenliği’ne ait CP 267 gemisinden 88 kişi Aquarius’a transfer edilmişti. Bunun ardından, San Giusto gemisinin yardımıyla Aquarius ekibi son bir nakil daha gerçekleştirmiş, İtalyan ticaret gemisi MV Jolly Vanadio’nun denizden aldığı 119 kazazede Aquarius’a getirmişti.
İtalya Deniz Kurtarma Koordinasyon Merkezi bu çalışmalarının tamamını başından sonuna dek koordine etti ve bu insanların hepsinin kurtarılmasının sorumluluğunu aldı. Ancak İtalya DKKM, denizden kurtarılmış insanların İtalya Donanma ve Sahil Güvenlik Kuvvetleri’ne ait gemilerden Aquarius’a transfer edilmesini istediği halde, şimdi, kurtarılan insanların güvenli bir limana getirilmesi konusunda sorumluluk almayı reddediyor.
DKKM’nin eylem planı bekleniyor
İtalya DKKM’nin koordinasyonuyla Aquarius’a malzeme tedarik edilmeye başlandı. İtalya DKKM, Aquarius’ta bulunan insanların 500’ünü İtalya’ya ait iki gemiye nakledip, kalan 129 kişiyle Aquarius’un da katılımıyla hep birlikte İspanya’nın Valencia limanına gitme ve kurtarılan insanları oraya indirme planını sunmuştu.
Şu anda MSF ve SOS MEDITERRANEE, Aquarius gemisinin kaptanıyla birlikte İtalya DKKM’nin eylem planını bekliyor. Bu plan değerlendirilerek, seyahat etmenin güvenli ve kabul edilebilir olup olmadığına karar verilecek.