MİLLİ RUHU KAYIP ETMEK ÜZEREYİZ

Erkan Kiraz

12 Şubat Bayramı, her yıl yapılan rutin kutlama etkinliklerine sahne oluyor. Kurtuluş mücadelesinin başlangıç olayının canlandırıldığı ve sadece şubat ayında andığımız yaşadığımız bir süreç olarak geçiyor, tarihe.

 

Her yıl bu kutlamalarla ilgili beğenenin de beğenmeyenin de yığınla eleştirisi oluyor. Eleştiriler insanların bakışlarına göre değişiyor; siyasilerin yaptıkları çalışmalarda ise bekli de vatandaşların istekleri doğrultusunda gelişiyor. Sonuçta baktığımızda 12 Şubat Kurtuluş Bayramı etkinlikleri sıradanlaşmış eğlenceli, sazlı-sözlü çalışmalarla geçip gidiyor.

 

Bugünün genç nesli; 12 ŞUBAT KURTULUŞ RUHUNU biliyor mu?

 

Bugünün genç nesli: adı bir çarşıya verilmiş RIDVAN HOCA kimdir, biliyor mu?

 

Bugünkü nesil; ABDAL HALİL AĞA kimdir, neden ‘Çalamam ağam bu din bahsidir’ dediğini biliyor mu?

AŞIKLIOĞLU MUSTAFA’nın binek taşı üzerinde yanından geçen İngiliz komutana işgal altındayken kafa tuttuğunu biliyor mu?

 

Genç kızlarımız SENEM AYŞE kimdir, kurtuluşta ne yapmıştır biliyor mu?

 

Buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkündür: Bildiğimiz 12 Şubat günü, SÜTÇÜİMAM OLAYININ tiyatroda canlandırılması ile öğrendiğimizdir. Ve asıl bilmediğimiz kahramanlıklarıyla, millet-vatan sevgisiyle şehri düşmana teslim etmek istemeyen insanların neden bunu yaptığıdır. Asıl bilmediğimiz yeni nesil ölü doğmasın yeni nesil İslamsız kalmasın diye “VATAN SEVGİSİ İMANDANDIR” düsturu ile hareket eden bu insanların dünyaya duyurduğu bu kahramanlığı nasıl yaşadığıdır.

 

Hep gençlik diyoruz. Partide, evimizde, işimizde… “Her yerde gençliğe yatırım” diyoruz ama sadece “diyoruz”. Gençliğe milli ruhu aşılamak için neler yapıyoruz? İşte asıl sorun burada.

Biz farkında olsak ta olmasak ta tarihini bilmeyen bir nesil yetişiyor! Sosyal medyada kayıp olmuş, kayıp olduğunun farkında olmayan bir gençlik yetişiyor.

 

İşte 12 Şubat Etkinlikleri tam burada bu kim olduğunun farkında olmayan gençliğe, kim olduğunu hatırlatma farkında olma zamanıdır. Bürokrasi, siyaset, iş dünyası, STK’lar, halk ve biz… 12 Şubat’ta, yarınımız olan gençliğe, tarihimizi anlatma ve çok kısa da olsa özüne döndürme zamanıdır.

 

Bu hafta ya da bu ayda, tarih derslerinde kurtuluş anlatılsa… Değer verdiğimizi iddia ettiğimiz o okullardaki gençlik, kurtuluş etkinlikleri adı altında konferanslara yönlendirilse… Sadece genç nesli bilgilendirme altında benzeri etkinlikler düzenlense…

 

Bekli de gençliğe verdiğimiz değeri hissettirir; dijital yaşamda ve sosyal medyada kayıp olmuş geleceğimiz olan gençliği özüne döndürme adına bir adım atmış oluruz. Ama bunları yapmadan önce, nasıl bir gençlik istiyorsak bugün bizim öyle yaşamamız gerektiğini bilmemiz gerekir.

 

“Gençlik nerede?” derken, “bizim nerede olduğumuzu düşünmemiz” gerekir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.