Seçim akşamının sürprizini yapan meçhul seçmen oldu ve kamuoyu araştırma şirketlerini bir kez daha cezalandırdı. Siyasi atmosferin analizini yapanlar, Angela Merkel'i yüzde 40 yakın bir noktada konumlandırıyordu. Ancak seçimin sonunda Hristiyan Birlik partileri (CDS/CSU) 1949 yılından bu yana en kötü sonuçlarından birini aldı. Merkel'in seçimden sonra yaptığı "Bize karşı hükümet kurulamaz" açıklaması ise neredeyse inatçı bir tutumun göstergesi gibi.
SPD MUHALAFETE DÖNMEK İSTİYOR
Hristiyan Birlik partileri seçmenlerini özellikle Hür Demokrat Parti'ye (FDP) kaptırdı; ancak Birlik partilerinden Almanya için Alternatif'e (AfD) kayanlar da oldu.
Seçim sonuçları Hristiyan Birlik partilerinin özellikle genç seçmenleri mobilize etmeyi başaramadığını gösteriyor. Birlik partilerinin çöküşünde Hristiyan Sosyal Birlik'in (CSU) Bavyera eyaletinde elde ettiği kötü sonuç da etkili oldu. Hristiyan Sosyal Birlik (CSU), 2013 seçimlerine kıyasla yüzde 10'dan fazla oy kaybetti ve CSU Genel Başkanı Horst Seehofer, seçim sonrası yaptığı açıklamada partisinin sağa kayacağı mesajı verdi.
Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) rekor seviyedeki oy kaybı Angela Merkel'in elindeki koalisyon seçeneklerinden birini aldı. Nitekim ilk sonuçların açıklanmasından kısa bir süre sonra SPD'nin önde gelen üyeleri, büyük koalisyona devam edilmeyeceği mesajı verdi.
JAMAİKA GELİYOR
Aritmetik açıdan Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU), Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller'den oluşan üçlü Jamaika koalisyonunun kurulması olası. Berlin açısından böyle bir koalisyon öncelikli görünüyor. Ancak kesin olan şu: Müzakereler zorlu ve uzun geçecek. Zira FDP ve Yeşiller uzun süredir birbirinden hoşlanmıyor.
Yeni parlamentoda altı yıldan daha uzun bir süredir ilk kez altı parti temsil ediliyor. İki büyük parti Hristiyan Birlik ve SPD'nin ağır oy kaybına uğradığı seçimlerde diğer dört parti oy oranlarını artırdı. Yüzde 13'ten fazla oy oranına ulaşan AfD mecliste üçüncü büyük güç oldu. Hür Demokrat Parti'nin iki haneli oy oranına ulaşmış olması da dört yıllık ayrılıktan sonra bir başarı niteliğinde.
Sol Parti yüzde 9 oy oranıyla seçim hedefine ulaştı ve oy oranını da bir nebze artırdı; Yeşiller ise kendilerinin bile tahmin etmediği oy oranına ulaştı. Ancak diğer üç küçük partinin tümü AfD'nin gerisinde kaldı.
BÜYÜK KOALİSYONUN YARATTIĞI HAYAL KIRIKLIĞI
Toplamda Hristiyan Birlik partileri ve SPD yüzde 14 dolayında oy kaybetti. Seçime katılım oranı ise 2013 seçimlerine kıyasla yüzde 4'lük bir artış göstererek yüzde 75'e yükseldi; yani seçmenler ciddi bir uyarıda bulundu.
İki büyük kitle partisinin siyasetin merkezinde yer aldığı zamanlar artık geride kalmışa benziyor. Büyük koalisyonlar merkeze uzak partileri güçlendiriyor. AfD'nin başarısı bunun bir göstergesi. 1987 yılında Hristiyan Birlik partileri ile SPD'ye verilen oyların toplamı yüzde 81 dolayındaydı, şu anda yüzde 54 civarında.
İlk yapılan değerlendirmelerde SPD, Merkel'e karşı varlık göstermemekle eleştiriliyor. SPD ayrıca güçlü bir profil çizememiş olmakla da suçlanıyor. Sosyal Demokratların küçük ortak olduğu büyük koalisyonlar SPD'ye hiçbir zaman iyi gelmedi. SPD bu tür ortaklıklardan sonra genellikle oy kaybına uğradı. SPD şimdi yeniden muhalefete geri dönmek istiyor.
Ekonomik canlılık ve düşük işsizlik oranlarına karşın büyük koalisyonun seçmen tarafından cezalandırılmış olması diğer alanlardaki memnuniyetsizliği ortaya koyuyor. Mülteciler konusunda izlenen politika ve emeklilik politikası da memnuniyetsizliğin diğer bir nedeni.
AFS ZORLUĞU
AfD, hemen hemen bütün eyalet parlamentolarına girdikten sonra şimdi Federal Meclis'te. Almanya'nın doğusunda oy oranını yüzde 22'ye çıkaran AfD ikinci parti oldu. Doğu Almanya'daki erkekler içinde ise birinci parti. AfD seçmenlerinin neredeyse yüzde 60'ı diğer partileri protesto etmek için bu partiyi seçtiğini söylüyor. AfD'yi politikaları kendilerini ikna ettiği seçenler ise azınlıkta.
Liste başı adayı Gauland, yeni Merkel hükümetini "avlamakla" tehdit etti bile.