AK Parti Onikişubat İlçe Başkanı Av. Fırat Görgel, Türkiye’nin her zaman mazlumların yanında olduğunu belirterek, “Sayın Cumhurbaşkanımızın koymuş olduğu yeni bu vizyona hepimiz uyacağız. Bunu istemeyen devletlerin rahatsız olması bizim için bir anlam ifade etmiyor” dedi.
Son zamanlarda tüm Türkiye Başkanlık Sistemi ve Anayasa Değişikliğini konuşuyor. Diriliş Haber Gazetesi AK Parti Onikişubat İlçe Başkanı Av. Fırat Görgel ile Başkanlık Sistemi üzerine röportaj gerçekleştirdi. Görgel, 2016 Ekonomisinin nasıl geçtiğini, Başkanlık Sistemi ve Anayasa değişikliğinin Türkiye için neden gerekli olduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2023, 2053, 2071 hedeflerini ortaya koymasından sonra dünya devletlerinin Türkiye’ye bakışını ve 15 Temmuz gecesinden günümüze kadar geldiğimizde; Türk toplumundaki duyarlılık, hassasiyet ve birlik beraberlik konusunda düşüncelerini anlattı. İşte Görgel ile yaptığımız röportaj:
2016 ekonomisi nasıl geçti?
2016 Ekonomisi ciddi anlamda sıkıntılı süreçlerin geçtiği bir yıl oldu. Tarihimizde yaşadığımız en büyük hadiselerden biri olan 15 Temmuz’u gördük. Ancak hem milletimizin hem de Cumhurbaşkanımızın kararlı duruşu sayesinde bu badireyi atlattık. Ülkemizin sağlam temellere dayalı bir ekonomisi olduğu için ekonomimize çok fazla zarar vermedi. Tüm yaşanan olumsuzluklara rağmen Kahramanmaraş hem şehir içi hem de şehir dışında yatırımlarına devam ediyor. En zor günleri bile en az hasar ile kapattık. 2017’de ise daha güçlü ve ekonomik alanlarda daha iyi bir yıl geçireceğimizi düşünüyorum.
FETÖ terör örgütü ile ilgili çalışmalar ve PKK ile mücadelelerimiz sürüyor. Fırat Kalkanı Operasyonu devam ediyor bu operasyonlarda ilerleme kaydedilmesi durumunda ekonomiye olumlu katkıları olacaktır.
Başkanlık Sistemi ve Anayasa değişikliği Türkiye için neden gerekli?
Bu mesele bugün çıkmış bir mesele değil. Yıllardır ülkenin yürütmüş olduğu sistem ile alakalı bir durum. Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllardan bu yana bu sistemin getirdiği olumsuzlar hemen hemen her kesimin öncelikli konularından biriydi. Başkanlık Sistemi AK Parti teşkilatı ile ortaya çıkan bir değişiklik değildir. Daha önceki devlet büyüklerimiz Adnan Menderes başta olmak üzere diğer siyasetçiler Başkanlık Sistemi ile ilgili olarak sürekli söylemlerde bulunmuşlardı. Şuandaki mevcut Parlamenter Sistemin Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılamayan bir sistem olduğu ortaya çıktı. Geçmişteki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çok büyük sıkıntılar yaşandı. Koalisyon rejimlerinde ülke ne kadar zorlandı bunların hepsini gördük. Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde, Eski Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, Başbakanımız Binalı Yıldırım ile bu konu üzerine çok görüşmeler yapıldı. CHP, MHP, STK’lar ve birçok teşkilat ile görüşüldü. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Bey’in bu sisteme destek vermesi bizi mutlu etti. Bir komisyon kuruldu, bir anayasa değişikliği Meclis’te onaylandı ve Sayın Cumhurbaşkanımızın onayına sunuldu.
Başkanlık Sistemine ihtiyaç Mevcut Sistemdeki yetersizlik ve yönetimsel zaaflardan meydana geldi. Ülkeyi yöneten insanların sürekli sıkıntılar yaşaması, bu sorunların ülkenin ekonomisine, istikrarına, yönetimsel anlamda yetersiz kalmasına neden olan bir sistemdir. Başkanlık Sisteminin Türkiye’nin yapısıyla daha bağdaşır yanları olduğu kanaatindeyim. Bu manada bizi yönetimsel anlamda daha rahat bir noktaya kavuşturacağını düşünüyorum. Yeni sistemin gelmesi ile birlikte, Parlamenter sistemin, kendi içerisinde ortaya çıkardığı Koalisyon ve bazı seçimlerin belirsizliği ihtimalini ortadan kaldıracağını düşünüyorum. Seçimden seçime bir yönetim belirlenecek Başkan seçildikten sonra, Türkiye yoluna sorunsuz bir şekilde devam edecek. Başkanlık Sistemi ile beraber, çekilen sıkıntılar sona erecek.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2023, 2053, 2071 hedeflerini ortaya koymasından sonra sizin dünyaya bakışınız, dünya devletlerinin de Türkiye’ye bakışı konusunda ne düşünüyorsunuz?
Sayın Cumhurbaşkanımızın Başkanlığında, Ak Parti kurulurken bir ideali, bir vizyonu olan bir partiydi. Bu misyona uygun olarak çeşitli dönemlerde 2023, 2053, 2071 vizyonlarını ortaya koydu. Bu vizyonlar ülkemiz için ne kadar olumlu olursa, dünya devletleri için de o kadar tehlikeli bir vizyon şemasıdır. Bizim güçlü olmamızı isteyen ne kadar devlet varsa bir o kadarda güçsüz olmamamızı isteyen bir devletler topluluğu vardır. Çünkü kendi hegemonyası ve kendi sömürü düzenini devam ettirmek isteyen devletler çok fazladır. İlk günden bu yana mazlumların yanında olan bir sistemi benimsiyoruz ve bunu icraata yansıtıyoruz. Türkiye’nin mazlumlara sahip çıkmak, onları o topraklarda kendi değerlerine sahip çıkması noktasındaki anlayışı, diğer sömürgeci anlayıştaki devletleri rahatsız etti.
Biz tarihimizden beri mazlumların yanında olmuş bir devletiz. Biz bu vizyonu ortaya koyduk ve koymaya da devam edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın koymuş olduğu bu vizyona da hepimiz uyacağız. Bundan, başka devletlerin rahatsız olması bizim için bir anlam ifade etmiyor.
15 Temmuz gecesinden günümüze kadar geldiğimizde; Türk toplumundaki duyarlılık, hassasiyet ve birlik beraberlik konusunda ne düşünüyorsunuz, bunun Kahramanmaraş’a yansımaları nasıl oldu?
Bugüne kadar yaşadığımız en zorlu günlerden bir tanesi 15 Temmuz’du. Bu millet darbe gördü, darbe teşebbüsleri yaşadı. Ancak o günkü darbe teşebbüsü çok farklıydı. Millet böyle bir kalkışmayı beklemiyordu. Milletimiz kendi değerlerine uygun icraatlar geliştiren bir iktidar anlayışı ile yönetiliyordu. Bundan rahatsız olan Devletler, Bu milletin üzerinde artık hakim olamayacaklarını anlayınca, 15 Temmuz gecesi FETÖ eliyle, ne yazık ki asker görünümlü hainlerin teşebbüsü ile böyle bir gece yaşattılar.
Bu millet, bu teşebbüsten daha da güçlenerek çıktı. O gecede; vatan, millet sevdasıyla bu toprakların bize nasıl toprak olduğu, nasıl vatan olduğu bilinciyle o gün o gece, kurşunlara karşı kendisini siper etmesi her şeyin çok ötesinde bir cesaret timsaliydi.
O gün biz çok acılar yaşadık. Çok önemli kayıplar verdik. O günkü o anlayış hepimizi çok daha farklı duygularla bir araya getirdi. İnşallah bu duygular bizi kıyamete kadar birlik ve beraberlik içerisinde yaşatacak. 15 Temmuz’da Türk halkının birlik ve beraberlik örneği, Türkiye’nin iyiliğini istemeyen bütün devletlere bir mesajdı. Türkiye’nin yanında olan devletlere güven mesajıydı.
2016 yılı bütün hadiselerin bir anda ortaya çıktığı, sanki her yerden Türkiye’nin kötülüğünü isteyen devletlerin, Türkiye’nin bu mücadelesinde ileriye doğru gitmesinde set olan örgütlerin bir anda hareket geçtiği bir yıl oldu. İnşallah gazi meclisimizin gösterdiği iradeyi, milletimizin de sahip çıkması ile bir sistem değişikliği yaşayacağız. Yeni yönetimle birlikte ayağımızdaki prangalardan kurtulmuş olacağız.
Çok ciddi mesafe kat ettik. Devletin içerisinde bulunan kanser hücreleri gibi yayılan bu terör örgütü mensupları önemli oranda temizlendi. Fırat Kalkanı Harekâtında ciddi ilerleme kaydettik ve etmeye de devam ediyoruz. PKK ile ilgili mücadelemiz devam ediyor. Artık Doğuda halkımızın kendi kendisine güveni çok önemli bir biçimde arttı. Bunun ekonomimize yansımasıyla daha güvenli hale gelmesi ile birlikte daha güçlü bir Türkiye bizi bekliyor.