Peki, Maraş’ın kelime anlamı ne? Maraş’ın eski adı Maraj mı Mer'aş mı? Maraş adı zelzele anlamına mı geliyor? Maraş daha önce depremlerle yıkıldı mı?
Kahramanmaraş depremleri tüm Türkiye’yi yasa boğdu.
10 ili de etkileyen depremler ‘Yüzyılın Felaketi’ olarak adlandırıldı.
Aslında Kahramanmaraş ilk kez deprem gerçeği ile yüzleşmiyor.
Tarihinde pek çok kez yıkıcı deprem felaketinin yaşandığı Maraş sık sık yok olma tehlikesiyle karşı karşıya geldi.
Hatta adının anlamı bile manidar. Maraş adının nereden geldiği ve anlamının ne olduğu vatandaşlar tarafından merak ediliyor.
Peki, Maraş’ın kelime anlamı ne? Maraş’ın eski adı Maraj mı Mer'aş mı? Maraş adı zelzele anlamına mı geliyor? Maraş daha önce depremlerle yıkıldı mı? İşte Kahramanmaraş tarihinde yaşanan depremler!
MARAŞ’IN KELİME ANLAMI NEDİR?
Maraş adının nereden geldiği ve anlamının ne olduğuna dair birkaç görüş ileri sürülmektedir.
Hitit İmparatorluğu ( M.Ö. 2000 - 1200 ) zamanında bu devletin önemli merkezlerinden biri olan şehrin adı, Hititlerden kalan yazıtlarda Maraj şeklinde geçtiği söyleniyor.
Roma İmparatorluğu bölgeyi ele geçirince Maraş'ın adı Germanicia olmuştur.
Roma ve Bizans İmparatorluğu döneminde bu adla anılan şehir Müslümanlar tarafından fethedilince ilk şekli ile kullanılmaya başlanmıştır.
Arap alfabesinde "j" harfi olmadığından Mer'aş şekline dönüşmüştür. Bunların yanında Maraş adının Arapça "zelzele - titreme" anlamına gelen "Re'aşa" fiilinden türeyerek "Mer'aş" olduğunu da iddia edenler bulunmaktadır.
KAHRAMANMARAŞ TARİHİNDE YAŞANAN DEPREMLER!
Kahramanmaraş ve çevresi tarih boyunca büyük depremlerle sallandı. Maraş bölgesi 1114, 1513, 1544 ve 1795’te depremlere maruz kaldı. Bunların içinde 1114 ve 1795’te meydana gelen iki büyük deprem, Maraş’ı tamamen harap etmiş ve binlerce insan ölmüştü
19. YÜZYILDA KAHRAMANMARAŞ
BÖYLE BİR GAZAP NE GÖRÜLDÜ NE DE İŞİTİLDİ
Dönemin tarihini yazan Urfalı Mateos, 1114 depremini şöyle anlatır:
"Vaka şu surette cereyan etti. Mareri ayının 12'sine tesadüf eden pazar günü, Haç Yortusu'nda korkunç bir nişane belirdi. Bunun gibi ilahi gazap ne geçmişte ne de bizim zamanımızda görülmüş, işitilmiş ve ne de kitaplarda okunmuştu. Derin bir uykuya dalmış bulunduğumuz bir sırada aniden müthiş bir gürültü koptu ve bütün dünya sarsıldı. Yeryüzü şiddetle titredi, kayalar yarıldı ve tepeler çatladı. Dağlarla tepeler şiddetle çınladı. Onlar canlı hayvanlar gibi şiddetli ses çıkardılar. Dağların sesi, kulaklarda bir ordunun çıkardığı gürültüyü andırıyordu.
Mahluklar, Allah'ın gazabı altında şaşkın bir vaziyet içine düşmüş olup dalgalı bir deniz gibi titriyorlar ve çalkalanıyorlardı. Çünkü bütün ova ve dağlar bakırdan imiş gibi çınladılar ve ağaçlar gibi sallandılar. İnsanlar ağır hastalar gibi inliyorlardı. Yeryüzünden, dehşete kapılmış ümitsiz bir firari gibi figan ve haykırış sesleri yükseliyordu.
Bu sesler, zelzeleden sonra da geceleyin bir saat kadar işitiliyordu. Bu felaket esnasında herkes kendi hayatından ümidini kesti ve kıyamet gününün geldiğini hissetti. Çünkü tam bir kıyamet gününü andıran bir hâl vardı. Gün pazar, makam 'var' (Ermeni musikisinin sekiz perdesinden biri) ve ay da küçülmekte olduğundan her şey kıyamet gününü andırıyordu. Bundan dolayı herkes yeis içine düşmüş ve ölü haline gelmişti. O gece birçok şehir ve bölgeler harap oldu. Harap olan yerler kâmilen Franklar'a aitti. Diğer bölgelerde ve Müslümanlara ait olan yerlerde hiçbir zarar vukua gelmedi.
O gece Samsat, Adıyaman, Keysun, Araban ve Maraş şehirleri harap oldu. Maraş'ın akıbeti o kadar feci olmuştur ki takriben 40 bin insan telef oldu. Bu, çok nüfuslu bir şehirdi ve bu felaketten hiç kimse kurtulamamıştı. Kozan şehrinde de aynı şey vuku buldu ve sayısız insan öldü. Birçok manastır ve köy harap oldu ve on binlerce erkek ve kadın telef oldu. Karadağ'da bulunan meşhur Basilien Manastırı'nda, aziz Ermeni ruhanileri yeni yapılan bir kiliseyi takdis etmek için toplanmış bulunuyorlardı. Bunlar ayin icra ettikleri sırada kilise onların üzerine yıkıldı ve otuz ruhani ve iki vardabet (üst düzey din adamı) enkaz altında kalarak öldü Onların cesetleri bugüne kadar kalmıştır.
Maraş yakınında bulunup Heusantz (Jesueents) denilen büyük manastırda da aynı şey vuku buldu. Bu manastır yıkıldı ve bütün rahipler enkaz altında kaldı. Zelzele durduktan sonra kar yağmaya başladı ve yeryüzü karla kaplandı. Maşgvor denilen meşhur Ermeni rahibi Grigor orada öldü. Böylelikle birçok Hıristiyan müthiş bir akıbete maruz kaldılar. Bu onların günahları yüzünden olmuştur. Çünkü bunların her biri Allah'ın çizmiş olduğu yolu terk edip yanlış yollara girmiş, mukaddes kitaplarda yazılı olan tembihlerden yüz çevirmiş ve çılgınca hareketlerde bulunmuşlardı. Onlar Hazreti Nuh zamanında, telef oluncaya kadar sırf yiyip içmekle vakit geçiren insanlar gibi hareket ettiler ve işte nihayet Allah'ın gazabına uğradılar ve işledikleri büyük günahlar yüzünden telef oldular."
Maraş adının nereden geldiği ve anlamının ne olduğuna dair birkaç görüş ileri sürülmektedir. Ünlü tarihçi Herodot, Maraş şehrini Hitit komutanlarından Maraj adlı birisinin kurmasından dolayı şehre Maraj adı verildiğini belirtmektedir. Hitit İmparatorluğu ( M.Ö. 2000 - 1200 ) zamanında bu devletin önemli merkezlerinden biri olan şehrin adı, Hititlerden kalan yazıtlarda Maraj ve Markasi şeklinde geçmektedir. Maraş'ın adının Hititlerden geldiğini doğrulayan Asur kaynaklarında bu şehrin adı Markaji şeklinde geçer. Asur krallarından Sargon'un zamanından kalan Boğazköy yazıtlarında Maraş'ın adı geçmektedir.Hitit Devleti'nin merkezlerinden biri olan Maraş'ın adı bu dönemde Gurgum şeklinde belirtilmektedir.
M.S. I. yüzyılda Roma İmparatorluğu bölgeyi ele geçirince Maraş'ın adı Germanicia olmuştur. Roma ve Bizans İmparatorluğu döneminde bu adla anılan şehir Müslümanlar tarafından fethedilince ilk şekli ile kullanılmaya başlanmıştır. Arap alfabesinde "j" harfi olmadığından Mer'aş şekline dönüşmüştür. Bunların yanında Maraş adının Arapça "zelzele - titreme" anlamına gelen "Re'aşa" fiilinden türeyerek "Mer'aş" olduğunu da iddia edenler bulunmaktadır. Osmanlılar döneminde şehrin adı bölgede Dulkadiroğulları Beyliği'nin kurulmasından dolayı Zülkadir şeklinde de ifade edilmektedir.
MARAŞ'IN YERİ
Maraş'ın bugünkü yerine taşınmadan önce iki kez yer değiştirdiği rivayet edilmektedir. Bunlardan birine göre ilk Maraş'ın bugünkü şehrin 20 km. güneyinde Erkenez Çayı kenarında Elmalar Köyü'ne yakın Himli Höyük civarında kurulduğu zannedilmektedir. Asuriler tarafından M.Ö.2500 yıllarında Maraş'ın burada kurulduğu iddia edilse de bunun böyle olmadığı, buradaki kalıntıları büyük bir şehir merkezinin harabelerinin olamayacağı ve muhtemel bir Asur ticarî koloni kasabasının Himli Höyük civarında olduğu tahmin edilmektedir. Maraş'ın ikinci yerinin bugünkü Karamaraş denilen ve Namık Kemal Mahallesi'nin bulunduğu yer olduğu söylenilmektedir. Maraş'ın, buraya Hamdanoğulları Hükümdarı Seyfüddevle tarafından (M.S. 944-967) taşındığı belirtilir. Şehrin şimdiki kale ve çevresine ise Dulkadiroğlu Alaüddevle tarafından taşındığı tahmin edilmektedir. Yukarda bahsedilen görüşlerin doğruluğu tartışılmaktadır. Maraş'ın bugünkü olduğu yerde ve bilhassa da Mağaralı Mahallesi'nin bulunduğu mevkide kurulduğunu öne süren araştırmacılar da bulunmaktadır.
Mağaralı Mahallesi civarında bulunan arkeolojik bulgular da buranın çok eski dönemlerden beri yerleşim merkezi olduğunu ispatlamıştır. Ayrıca, kalenin de tarihi Hititlere kadar dayanmaktadır. Maraş'ı ilk fetheden Müslüman Arapların, fetihlerini belirten kaynaklar, Maraş'ın ortasında büyük bir kale olduğunu ve etrafının hendeklerle çevrilmiş bulunduğunu (hendeklerden kastedilen kalenin iki tarafındaki dere) açıklamaktadır. Ayrıca Maraş'ı kuran Hititlerin, Anadolu'ya Asurlar'dan önce sahip oldukları görülmektedir. Hitit tarihinin Anadolu'daki başlangıcı belli değildir. Ancak M.Ö.2000'li yıllarda yazılı belgeler sayesinde Hitit tarihi bilinmektedir.
Maraş'ın yerinin, birkaç defa yer değiştirdiği görüşlerinin ortaya çıkmasının sebebi bilhassa Arap kaynaklarında buraların tarihi anlatılırken, Maraş'ı fetheden Müslüman komutanların şehri ele geçirdiklerinde "şehri yeniden bina etti" ifadesinin kullanılmasıdır. Bu ifade şehri tamir etti, onardı, yeniden inşa etti anlamlarına gelmektedir.