Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘manifesto’ açıklamasını nasıl değerlendirirsiniz?
Sayın Cumhurbaşkanımız İstanbul İl Kongresinde Manifestoyu açıkladı. Burada üzerinde durulması gereken en büyük konulardan bir tanesi; nereden geldiğimiz. Kimliğimizi hatırlattı. Malazgirt’te başlayan, Bursa ve Edirne’de gelişen ve İstanbul’un fethi ile bir çağı atlatan atalarımızdan bahsetti. Daha sonra kurtuluş savaşı destanından bahsetti. Ve bunlar biz idik dedi. Atatürk ile beraber Cumhuriyetin kuruluşunu da dahil ederek kimliğimizi açıkladı. Kimlik açıklamasının en güzel şekli buydu. Çok duygulandık. Ondan sonra Rabia’nın açılımından bahsetti. Devamında 16 yılda neleri yaptığımızı anlattı. Bu yapılanların Türkiye’nin diriliş süreci olduğunun üzerinde durdu. Bu süreçte yapılanların Türk vatandaşlarına neler kattığının üzerinde durdu ve bundan sonraki dönemi şahlanma dönemi olarak isimlendirdi. Yeni dönemde de ilk defa ‘ant içerim’ diye bir açıklaması var. Bunu biraz irdelediğimiz zaman Cumhurbaşkanımızın halkımıza ne kadar güvendiğini gördüm. Dış politikada herhangi bir güce bağlı olmadan kendi gücümüzün çalışmaları olacağı ve ekonomide ciddi atılımların yapılacağını gördük. En önemlisi ise yıllardan beri içinde bulunduğu devlet, millet kaygısından bahsetti.
24 Haziran tarihi önem arz eden bir seçim. Yeni düzende Türkiye büyüyecek ve gelişecek. Seçimler hakkında neler söylemek istersiniz?
24 Haziran’ın diğer seçimlerden farkı şu; parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçiş yapacağız. Referandum döneminde halkımıza ayrıntılarını anlattık ve vatandaşımız bu duruma ‘evet’ dedi. Şimdi bu sisteme tamamen geçiş zamanı. Vatandaşımızın eksikliklerini ve şikayetlerini göz önüne alarak bu konular üzerinde duruyoruz. Başkanlık sisteminde muhalefetin bazı eleştirdiği noktalar var. Örneğin meclisin devre dışı kalması ve başkanın tek adam olması gibi. Dolayısıyla halkımızda cumhurbaşkanlığı seçimi önemli ama milletvekilliği seçimi AK Parti olmasa da olur algısı oluşturmaya çalışıyorlar. Bu da yanlış bir durum. Çünkü; Başkanlık sisteminde ne kadar da yürütme başkan tarafından yapılsa da yasama yetkisi mecliste olacak. Mecliste farklı partilerden farklı vekiller olacak. Başkanlık sistemindeki başkana karşı farklı bir sistem ile yürüyüşü kitleme hedefleri var. Bu seçimde Milletvekilliği seçimi en az başkanlık seçimi kadar önem arz eder.
Sizin bakış açınız ile muhalefetin halkta bir karşılığı var mı?
Muhalefetin birçok açıklaması oldu. Hatta bu konuda aday gösterecekleri kişiye konusuna vakıf, uzman ve ekonomiyi iyi bilen birisi dediler. Aday konusunda oyalama taktiği izlediler ve sonunda Muharrem İnce adayını gösterdiler. Bu da dedikleri ve övdükleri gibi bir aday değil. İşlerini bağırarak anlatmaya çalışan bir aday. Yeni kurulan parti konusuna da gelirsek, çıkış noktasının neresi olduğu belli. Muhalefetin birbirleri arasındaki vekil şekillenmeleri ve Kahramanmaraş’taki yönetimine baktığımızda, bir milletvekilliği konusu oluşmuş ve il başkanları, ilçe başkanlı ve teşkilat mensuplarının hepsi aday olmuş. Bir dava dertleri yok. Teşkilat boşalmış, bunun göstergesi de mitingde belli oldu. Özünde davası olmayan teşkilatların başarısı da sıkıntılı olur. Bu durum sonucunda halkta çok da karşılığı olmadığını düşünüyorum. Milliyetçi Hareket Partisi ile istişareler içerisindeyiz.