LaikTürkçülerin Latin harfleri karşısında diz çöküşü-1
(Evvelemirde belirteyim ki gayem, Hadiümü’l Harameyn olan ve İslâmlaşınca milletolmak vasfını kazanan Türklerin idrakini bir asırdır ve hâlen karıştıran laikTürkçülüğün ârızalarını göstermek. Bu mevzuda yazdıklarımızda Türklükhüviyetine asla karşı bir anlayışımız söz konusu olamaz. Aksine, mensubuolmaktan şeref duyduğumuz Hilafet sahipliği yapan Türkiye’deki Türklerin bâtıl,yâni İslâm dışı tesbit ve tariflerden, ideoloji ve fikirlerden arındırılmasıçabası taşımaktadır)
TÜRKÇÜ M.FUAT KÖPRÜLÜ ÖNCE KARŞI ÇIKIYOR, SONRA KABUL EDİYOR
Edebiyattârihimize hizmetlerini şükranla karşıladığımız M. Fuat Köprülü’nün Latinharflerinin sebep olacağı buhranı anlatan satırlarını okuyalım önce:“Hıristiyanlaşma Hadisesi ve Kültür Buhranı" başlıklı meşhur yazısında“Latin harflerini almanın bir şekilperestlikten ibaret olduğunu” söylüyordu:
“Çağdaş Avrupacemiyetlerinin müesseselerini, kıymetlerini aradaki sosyal şartların çatışmasısebebiyle yalnız şekli bir surette almaya çalıştık. İnkılaplarımızı tamamlamakiçin artık Arap harflerini de atarak Latin harflerini almak isteyenler, işte buşekilperestliğin en açık birer nümunesidirler. Lâtin harflerinin kabulüne taraftar olanlar, zannediyorlar ki, garpmedeniyetine bu suretle daha çabuk ve daha kolay temessül edebiliriz. Onlar, bu şekilde, Ortaçağın son bakıyyesinden dekurtularak tamamiyle çağdaş bir duruma geleceğimizi ümid ediyorlar.Düşünmüyorlar ki bizi Avrupa'dan ayıran en bariz fark zihniyet ve mantıkfarkıdır.” (Türkiye Nasıl Laikleştirildi?, Haz: Hüseyin Durukan)
Bu ifadeleryüreğimiz üstünden nasıl da geçiyor bir ân. Bin yıllık İslâmlaşmış milletdeğerlerimizi savunan bir müdafinin haykırışlarını yüreklerimizde hissediyoruzâdeta. Onun 1929’da söylediği bu sözler bugün dahi yaşanan kimlik ve medeniyetbuhranımızı anlatıyordu:
“Ecdadından kalansanat âbidelerini yıkıp geniş caddeler açmak isteyen belediye reislerimizi,millî tarihini ve millî edebiyatını bilmemekle iftihar eden aydınlarımızı,medenî tarihimizin bakıyyelerini saklayan kütüphanelerimizi hafife alarakonların ortadan kaldırılmasını isteyen mütefekkirlerimizi, millî mazimizisadece bir pislik ve rezalet halitasından ibaret gösteren tarihçilerimizi,çocuklarını yabancı kültür çevrelerinde okutup eğitmeyi bir medeniyet gereğisayan milliyetperverlerimizi gördükçe, ne derin ve korkunç bir kültür buhranıkarşısında bulunduğumuzu anlamamak imkânsızdır.” (a.g.e., s.358)
KÖPRÜLÜ: “ARAP HARFLERİ TÜRK DİLİNE UYGUNDEĞİLDİR”
Veyl ona ki eserlerine hürmet edilen buinsan yukarıdaki fikirlerine sâdık kalmadı. Türkçülüklerini Batıcılıklasentezledikten sonra Türklüğü İslâm millet zemininden seküler ulus zeminineçekenler safına katıldı.1938’de Halkevleri dergisi Ülkü’deki “Alfabe inkîlâbı”adlı yazısında 1928’de karşı çıktığı Latin harfleri artık “Türk harfleri”olmuştu. Bu yazısıyla Köprülü’nün Kemalist Batıcı bir zihniyete inkılâp ettiğianlaşılıyor.
İslâm esaslarıyla bir Türklüğü Müslümanca idrakedenler, “meşhur Türkçü” M. Fuat Köprülü’nün Batı yanlısı sentezci fikirleriniibretle okumalı ve Türkçülerin Türklük mevzuunda baştan beri yanlış fikirlerleidrak kirliliğine sebep olduklarını muhasebe etmelidir:
“Türk harflerinikabul ettiğimiz büyük günün onuncu yıldönümü! Türklerin kültür tarihinde bukadar azametli, bu kadar şümullü bir dönüm noktası daha var mıdır? Bilemeyiz”diyerek “Arap harflerinin Türk diline hiç uygun olmadığını” dile getirir:
“Atatürk bu büyükinkilâbı yaparken acaba ne gibi düşüncelerle hareket ediyordu? Sonradan yavaşyavaş anlayabildi. (…) Biz Orta zaman Şark kültüründen silkinip muasır garpkültürü dairesine girmek iradesini göstermiş oluyorduk. İşte, Baş hocamızAtatürk'ün bu inkılâbı yaparken ve milletine millî, mükemmel bir alfabe hediyeederken ne kadar şümullü ve ne kadar derin düşünmüş olduğunu hayat, on senedenberi ispat etti: tatbikat, umulduğundan daha büyük bir muvaffakiyet gösterdi.Kısa bir zaman için sahifelerini azaltan gazeteler, sayıları azalan mecmua vekitaplar, az bir müddet sonra eskisinden daha büyük bir inkişafa mazharoldular. Okuma yazma öğrenmek çok kolaylaştı. Hülasâ kültür hayatının hersahasında eskisiyle ölçülemeyecek bir ilerleme hasıl oldu... Alfabe inkilâbı...memleketin kültür hayatında muazzam hamleler doğurmuş, çok feyizli, müsbetneticeler vermiştir.” (a.g. e., s. 359)
Adı geçen kitaptaşu da anlatılıyor: “Bir gece konağın kapısının resmî görevlilerce çalındığını,evden alınıp Dolmabahçe sarayına götürüldüğünü, bir gece boyu orada kaldığını,böylece Latin harfleri ve tarih konusunda ikna edildiğini…”
Zavallı “Büyük Türkçü”! Kültürümüze dair kaynak eserler bıraktı amarecüliyeti, yâni adamlığı ve dâvası yoktu. Çarçabuk teslim oldu. Laik-sekülerİslâm ve Türklük ideoloğu olarak Kemalist inkılâplara büyük nisbette kaynakolan Ziya Gökalp, Latin harflerinin cebirle yürürlüğe girdiği 1928’de sağdeğildi. O, zihniyet bakımından değil, diğer Türk ve Müslümanlar arasındakibağlardan dolayı İslâm harflerinin korunmasını isteyenlerdendi.
CELÂL NURİ: “ELİFBAFENADIR VE TÜRKLERE UYGUN DEĞİLDİR”
Türkçüleri birçok noktada destekleyen, dahası birçok Türkçünün onunfikirlerinden istifade ettiği Batıcı-Kemalistlerin azılılarından Celal Nuri’ninşu hezeyanlarını bugün hangi Türkçü mahfiller sürdürüyor dersiniz? “Arapalfabesi Türkler için bin sene devam edecek bir talihsizlikti… Bu elifbafenadır ve Türklere uygun değildir… Harf inkılâbıyla, (…) Ural-Altaymilletlerinden olan Türkler, yine Ural-Altay milletlerinden olan çok ilerlemişMacarlar, Finler, Estonyalılar gibi, Avrupa âlemine kesinlikle karışmışolacaktır.” ( a.g.e., s.319 )
TÜRKÇÜ MEHMET EMİNYURDAKUL’UN KUR’ÂN HARFLERİNE İHÂNETİ
Türklük fikirleri ârızalı olan Türkçülerin sözde büyük şairi Mehmet EminYurdakul’un hezeyanlarını, Türklüğünü islâm’la mezcedenler iyi okuyupaldatılmaktan korunmalıdır. Onun şu ifadeleri, Müslüman Türklüğün hüviyetinibozmanın küçük bir cüzüdür:
“Musa eski İbranî harfleriyle tunç levhalar üzerine nasıl bir kavminmukadderatını yazmışsa bu harflerle de yeni yazılacak olan kitaplara Türkmilleti yeni bir mukadderat yazacak, (götenberg) oyduğu harflerle nasıl yenidünya hars ve medeniyetini hazırlamışsa bu yeni harflerle de Türk'ün yeni harsve medeniyetini vücuda getirecek, Allah arzı, semayı, insanları ve bütünmahlukatı nasıl birkaç unsurdan yaratmış ise Türk milleti de bu yeni harflerleyeni ilmini sanatını, yeni terakkisini ve yeni kâinatınıyaratacak.” (Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, s. 35, Aralık2005)
LATİN HARFLERİNİ TÜRKMİLLİYETÇİLİĞİNİN ÖNEMLİ BİR AYAĞI OLARAK GÖRÜYORLARDI
Neticede Kemalistlerle Türkçüler “Yeni Türk harfleri Türk’ün meftunolduğu yüksek zekâ ve kabiliyetini inkişaf ettirecektir” sözündebirleşmişlerdi. En ebleh ve tuhaf olanı da Latin harflerini Türk Milliyetçiliğidüşüncesinin bir sonucu ve “Dilin ve yazının millîleştirilmesinin” önemli birayağı olarak görmeleriydi.
Zavallı Türkçü zihniyetin eliyle İslâm’ın Hâdimü’l Harameyn vasfını haizTürklerin “posa” bir ulus kimliğe dönüştürülmek istendiğini bilmek, Türklüğü buzihniyetin tekelinden kurtarmak târihî bir vazifedir.