(Bu yazımızın tashih edilmeyen ve tamamlanmayan nüshasını yayınladığımızı fark ettik. Tashihli hâliyle tekrar takdim ediyoruz)
Atatürkçü zümre ve CHP’liler zihin travması geçiriyor olmalı ki İslâmlığıyla var olmuş milletten göremedikleri ilginin ezikliğinden olacak ki ilkeleriyle hiç de uyuşmayan ve gülünç kaçan bir şekilde dinî motiflere sarılmaya başladılar.
Chp Grup Başkanvekili "CHP savaş meydanında şehit kanıyla kuruldu, CHP'ye söz eden, laf söyleyen aslında kendi ecdadına, kendi dedesine, kendi geçmişine laf söylemiş olur. CHP'ye laf söyleyenlerin dili tutulsun inşallah" demiş.
CHP’YE LAF SÖYLEMEK NECİP MİLLETİN HAKKIDIR
Sanırsınız ki karşınızda milletin bağrına bastığı millî vasfını haiz, masum, evliyanın, enbiyanın kurduğu müeddep bir parti var. Chp’ye laf söyleyenlerin dili niye tutulsun? Bilakis cemaziyelevveli karanlık, meşum bir partiye laf söylemeyi bırakın, “Chp’nin bu son seçimi olur inşallah” diye beddua etmek necip milletin hakkıdır.
CHP’NİN İSTİKLÂL HARBİ’Nİ YAPAN ECDADIMIZLA BAĞI YOK
Chp’ye laf söylemek vatan-ı İslâmiye inancıyla cihad eden ecdadımıza
dedelerimize, Müslüman mâzimize laf söylemek anlamına gelmez. Çünkü Chp, ecdadımızın, dedelerimizin Millî Mücadele’deki yol arkadaşlarının çoğunu şapka giymediği ve ezanı Kur’an diliyle okuduğu için kanlı İstiklâl Mahkemelerinde astırdığı gibi, İslâm geçmişimizi de reddetmiştir.
Chp’nin ecdadı Millî Mücadele’de İslâmcı görünen, 1924’den itibaren hızla seküler devrimci olan Kemalist kadrodur. İslâm medeniyetinin hâmisi Türk asırlarıyla bir geçmişi yok. Chp’nin “geçmişi” 1924’dür. Bu târih, din-i İslâm adına yapılan İstiklâl Harbi’nin ruhunun reddedilmeye başladığı meşum târihin başlangıcıdır.
ÜSTÜNDEN ELLİ SENE SU AKSA TEMİZE ÇIKMAZ
Chp’nin mazlum ve mazrur âsil millete 1924’den başlayıp 1950’ye kadar ettikleri zulüm ve baskılar unutuldu mu? Türkçe ezan, İslâmî eğitim ve Kur’an-ı Kerim’in yasaklanması, mekteplerin her kademesinde lâdinî eğitim verilmesi ve ardından İslâm medeniyetine dair değerlerin “redd-i miras" edilmesi hafızalarda millî öfke olarak yaşayacak. Bundandır ki Chp kırk kez yıkansa ve üstünde elli sene su aksa aklanıp temize çıkması zor. Çünkü lânetlenmiş, milletin ahını almış bir kez.
CHP’LİLER YAKIN TÂRİH CÂHİLİDİR
Chp’liler öteden beri yakın târih câhilidirler. Bu zihnî gen sürüyor olmalı ki Chp’li vekil, partisinin "Rezidanslarda değil, Kurtuluş Savaşı'nda ((bu ifade yanlış, doğrusu İstiklâl Savaşı) şehit kanıyla kurulduğunu" söylemiş. Aklı olan inanır mı bu söze?
Bizzat M. Kemal’in belirlediği ve hedef ittihaz ettiği “Vatan-ı İslâmiye” ve “Dini Mübin” şiarıyla yapılan Millî Mücadele’nin sonuna doğru 9 Eylül 1923’te Chp değil, Halk Fırkası kuruldu. 1924’de İslâmî tüzüğünden tavizler vermeye başlayarak Cumhuriyet Halk Fırkası adını alır. 1935’de İslâmî düstur ve gaye ile yapılan Millî Mücadele’nin ruhundan tamamen vazgeçilir ve daha da ileri bir safhada pozitivist modernleşmenin programına dönüşür ve altı oklu Cumhuriyet Halk Partisi olarak değişir.
HALK FIRKASI İSLÂM’A YAKIN, CHP LÂDİNÎ…
M. Kemal, 1922 yılı sonlarında bir “Halk Fırkası” nın kurulup Meclis’teki Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu’nun bu fırkaya aktarılması gerektiğini dile getirir. Bu iki grup İslâmî üslûp ve ilkeleriyle İstiklâl Harbi’nin iki ana omurgasıdır. Halk Fırkası’nın dokuz umdesi vardı ve programında din-i İslâm’dan ve hilafetin meclisin şahsiyetinde devam ettirilmesinin öneminden bahsedilmektedir. Muhtevasına bakılırsa toleranslı bir İslâmî Cumhuriyet tasavvuru denilebilir. Şöyle ki; Dokuz Umde’nin 5. maddesinin açıklamalı metnini câhil chp’liler okumuyor ya da görmezlikten geliyorlar:
“İstinadgâhı Türkiye Büyük Millet Meclisi olan makâm-ı Hilâfet beyne’l-İslâm bir makarr-ı muallâdır (yüce makamdır). İslâm dininde bütün namazlar cemaatle eda olunur. Cemaatin bir başı vardır ki, cemaati terkip eden bütün ferdler ona bağlanırlar. Bu suretle imam, cemaatin timsali olmuş olur… İslâmiyette bundan başka bir de büyük bir dayanışma vardır ki, bütün ümmeti tek bir ruh hâline getirir. Bunun şekli de bütün imamların, manevî bir surette bir imam-ı ekbere /en büyük imama) iktida eylemesidir (uymasıdır). İşte bu imamlara “Halife” nâmı verilir… Bundan dolayıdır ki, bütün İslam âlemi Halife meselesinde alakadârdır. Yeryüzünde bir Hilafet makamı bulunmazsa İslam âlemi kendisini imamesiz kalmış bir tesbih gibi dağılmış, perişan görür… Buna binaen Türkiye Büyük Millet Meclisi bizzat Halife hazretlerini muazzez ve muhterem makama istinadgâh yapmıştır” (Kâzım Karabekir, Paşaların Kavgası, s. 136-137),
Halk Fırkası ilk başta zâhiren böyleydi ve uzantısı olan lâdinî chp’den farklıydı. Chp’li vekil hem câhil, hem de martaval okuyor. Kurucularının bu niyeti taşıyıp taşımadığını bilemeyiz ama zâhire bakarak hüküm verirsek, Halk Fırkası’na Sovyet Halkçılığının İslâmî düsturlarla sentezlenmiş bir parti diyebiliriz.
Fakat bu niyet çok kısa sürer. Lozan görüşmeleri öncesinde Halk Fırkası’nın 1. ve 2. Grubu arasında şiddetli fikir kavgalarının başlaması, 2. Grubun lideri Ali Şükrü Bey’in öldürülmesi Halk Fırkası’nın muhtevasından sapılması yüzündendir. Asıl niyet Millî Mücadele ruhundan vazgeçmeye başladıkları 1924’de ortaya çıkar ve vatan-ı İslâmiye şuuruyla yapılan “Kurtuluş savaşındaki” ruh ve fikirden tamamen vazgeçilir.
M. Kemal, Halk Fırkası’nın kuruluş safhasında bile sır gibi sakladığı asıl niyetini Kâzım Karabekir’e belli ediyordu: “Evet, Karabekir, Arapoğlu’nun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için Kur’an’ı Türkçeye tercüme ettireceğim be böylece okutturacağım! Tâ ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler!” (a.g.e., s. 135)
Halk Fırkası’nın İslâmi mi yoksa Batılı laikçi bir programa mı sahip olması bile tartışılmıştı: Fethi Okyar ve bazıları M. Kemal’den evvel asıl niyetlerini belli ederek, “Halk Fırkası lâdinî ve lâahlâkî olmalı. İslâm terakkiye mânidir. İslâm kaldıkça Avrupa ve hele İngiltere müstemlekelerinin çoğunun halkı Müslüman olduğundan, bize düşman kalacaklar… Sulh yapmayacaklar…” şeklinde görüşlerini aşikâr ediyorlardı. (a.g.e., s. 147)
ALKOL VE LBGTSEVER CHP ECDADIN PARTİSİ OLABİLİR Mİ?
Sadede gelelim; Chp’nin ne olduğu kurucusunun beyanından belli:
“Bizim devlet idaresindeki ana programımız, Chp programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.” (T.C.'nde Tek-Parti Yönetimi'nin Kurulması-1923-1931/ Prof. Dr. Mete Tunçay)
“Kemalizm” ideolojisine dönüşen bu program, Mayıs 1935 tarihinde Dördüncü Büyük Kurultayı’nda kabul edilen CHP Programı ile resmiyet kazanmıştır. Programın “Giriş” kısmında Kemalizm ile ilgili şu görüşler Chp’nin, Millî Mücadele’de cihad şuuruyla şehit olanların kanıyla bir bağının olmadığını gösteriyor:
Chp’li vekile sormak lâzım: Bu durumda lâdinî, pozitivist devrimci, Türkçe ezan ve alkol sever Chp nasıl oluyor da Din-i Mübin-i İslâm üzere cihad şuuruyla yapılan “Kurtuluş savaşında şehitlerin kanıyla kurulmuş” oluyor?
Chp’nin Beyoğlu adayı, seçildiğinde hâşâ huzurdan, “LBGT’liler için meclis kuracaklarını ve onlarla çalışacaklarını, bu ayrımcılığı ortadan kaldıracaklarını” vaat etmiş. (18 Şubat 2019 târihli gazeteler)
Bu utanç verici beyanat Chp’ye mensup birisinden çıkar ancak.
Hâsılı-ı kelâm; Chp’nin aslı lâdinî ve pozitivist, alkolsever ve Kemalist inkılâpçıdır. Bugün de bu huyları değişmedi. Millî değerlere, edebe ve İslâmî hayata mugayir ne varsa bünyesinde taşımaya devam ediyor.