KÜÇÜK BEDENLİ KOCA YÜREKLİ ÇOCUK ADAMLAR

Mehmet Ali Öztürk

Eğitimci olmam hasebiyle ömrüm çocukların ve gençlerin içerisinde geçti. Küçücük çocukların omuzlarında taşıdıkları kocaman yüklerle nasıl büyüdüklerine, hayata ne kadar anlamlı baktıklarına defalarca şahit oldum. Çocuk denecek yaşta olmalarına rağmen; pişmiş, olgunlaşmış, ailesinin yükünü omuzlanmış, koca yürekli, küçük bedenli adamlarla tanıştım ve tarih bana çocuk yaşta komutanların, yöneticilerin varlığını öğretti.

Bir dönem; "askere gidip gelirsen sen de adam olursun." diyerek, disiplinle, dayakla adamlık öğretmeye kalkışmanın olumsuz sonuçlarını yaşıyoruz. Başka bir dönem aşırı serbest bırakıldığı için büyük hatalar işleyen genç kız ve delikanlılarımıza; "daha çocuk" demenin sıkıntılarını çekiyoruz.

El bebek, gül bebek büyüttüğümüz çocuklarımızın yetişkin veya reşit olma yaşını nasıl belirleyeceğiz? Hayatı ciddiye almalarını nasıl sağlayacağız. Haklısınız, şimdiki gençler pazardan alış veriş yapmayı, parasını dikkatli harcamayı, zamanını verimli kullanmayı, sorumluluk sahibi olmayı bilmiyorlar. Bunun sebebinin onlar olduğunu düşünmüyorum.

Öğrenci merkezli, genç merkezli, insan merkezli çalışmayı yanlış anladık. Ne istedilerse vermeyi, öğretmenine diklenmesini, doktoru dövmesini, polisle kavga etmesini; merkeze uygunluk zannettik. Yaşı yirmiye gelmiş bir gencin gözünü tabletinden ayırmamasının, sabahlara kadar bilgisayar oyunu oynamasının, gece yarılarına kadar mesajlaşmasının sebebi bizleriz. Sevdiği insan için namusunu bozabileceğini, istediği zaman karşı cinsle aynı evde sabahlayabileceğini, ara sıra sarhoş olabileceğini, barlarda gazinolarda eğlenmesinin normal olduğunu diziler aracılığıyla onlara biz öğrettik. Üç yaşındaki çocukla yirmi yaşındaki genç aynı işle meşguller. İkisi de oyun oynuyor. Sürekli yalnız yaşamak, yalnız kalmak ve teknolojinin kendisine sunduğu büyülü dünyada kaybolmak isteyen bir nesil çıktı ortaya. Bu nesil acımayı, sevmeyi teknik olarak biliyor, duygusal olarak değil.

Bana "15 Temmuz'da gençler bizi yanılttı" mavrasını okumayın. O gece şehit ya da gazi olan gençlerin hayatını iyi incelediğinizde, teknolojiyle çok da iç içe yaşamayan, eğitimi mükemmel olmayan, kahvede ya da bir eğlence mekanında arkadaşlarıyla takılan, kendi işinde gücünde gençlerle karşılaşırsınız.

Çocuğunu çok serbest yetiştirmek istemeyen ailelerin gençlerini ise; FETÖ ve PKK gibi örgütler ele aldılar. Bu örgütler, gençlere sorgusuz sualsiz itaati ve teslimiyeti öğrettiler. Bu sebeple buralarda yetişen gençler, aldıkları emir gereği; kardeşine, amirine, kısaca vatanına çok rahat kurşun sıkabildiler. Gençlerin en büyük ihtiyaçları olan maneviyat konusunu ihmal etmenin sonucuna, hep birlikte şahit olduk. Din deyince aklımıza sadece namaz, oruç geldi. Namaz niyazla birlikte neler öğrendiklerini, beyinlerinin nasıl yıkandığını hiç merak etmedik.

Sonuç olarak gençlerin geleceği için kararlar alırken, içinde bulunduğumuz zamanı göz önüne alarak değil; hedeflediğimiz gençliği göz önüne alarak kararlar almalıyız. Ortaokulu bitirdiğinde bile saygılı, bilinçli, sorumluluk sahibi ve başarılı olmak isteyenlerin önünü açmak, onlara fırsatlar vermek zorundayız. Hayatı ciddiye almanın anlamını öğretmeliyiz onlara. Vatan duygusunun her şeyden önde olduğunu, maneviyatsız hayatın yaşanmayacağını öğretmeliyiz onlara.

Gençlerin eğitiminin; sadece velîlerin çabasıyla olmayacağı muhakkak. Devlet de bu konuda kendisine düşeni yapmalı, eğitim sistemini sil baştan ele almalı, FETÖ'nün izlerinden kurtararak yenilemelidir. Özgürlük adı altında gençlerin ahlakını bozan internet siteleri, diziler ve diğer yayınları gözden geçirmeli, radikal kararlarla gereğini yapmalıdır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.