“Bitişik evdeki kitap, dolu bir silahtır, yakın gitsin.” Ortaçağ Avrupa’sından Nazi Avrupa’sına kadar Batı’nın azılı kitap düşmanlarının ortak sloganıdır bu. Ecdadımız bu tahripçi zümreye “kitap yağıları” demiş.
İbn-i Battuta’nın “Seyahatnâmesi” ile Gerçek Hayat dergisinin Ocak 2012 sayısındaki “Yangın değil, kitap soykırımı” ve Sabit Fikir dergisinin yine Ocak 2012 sayısındaki “Cehennem ateşlerinde kitap yakanlar” yazılarından kitap düşmanlarının (cellâtlarının demek daha münasiptir) fiillerini okurken dehşete kapılıyoruz.
KUDUZ KÖPEK GÖRMÜŞÇESİNE KİTAP YAKANLAR
Doğu’da bu âdi cürmün faili olarak Cengiz Han’ın ordularının Bağdat kütüphânelerini yakmasını gösterebiliriz. Moğollar 13. asırda yüz binlerce kitabı Dicle nehrine attıklarında nehrin önünde bir baraj oluşur ve taşmasından korkup, kalan kitapları yakarlar.
Moğollardan yedi asır sonra Bağdat’ta bu defa da Amerikan devletinin Irak’ı işgal etmesiyle beş yüz bin ciltlik kitaba ve dört binin üstünde el yazmasına sahip kütüphânelerin önce yağmalandığını, sonra da yakıldığını 1990’lı yıllarda gazete okuyanlar hatırlarlar.
İslâm dünyasında bu şenî cürmün işlenişi çok nadir. Abbasi devletinde Halife Mustencid’in 1150’de Ehl-i Sünnet akidesine aykırı olduğu kabul edilen ve İsmailî mezhebinin fikirlerini anlatan İhvan-us Safa Risalelerini ve İbni Sina’nın eserlerini yaktırması teferruatlı bir hâdise…
Avrupa’nın ortaçağında Katolik kilisesinin cevaz vermediği mevzuları yazanların, kitaplarıyla birlikte kalabalıkların gözleri önünde yakıldıkları tarih okuyanların malûmudur. Tarihin en barbar kitap soykırımlarından biri de İspanyolların “geçmişe dair iz kalmasın” diyerek Müslüman Endülüs’te devrin en değerli ilim kitaplarını yakmasıdır. Bununla kalmayıp, hıristiyanlaştırılan Güney Amerika’nın yerli kültürlerini ve Maya medeniyetini anlatan kitapları da ateşe verdiler.
Daha eskiye gidildiğinde İskenderiye kütüphânesinin Romalılar tarafından yer ile yeksan edilmesi, 1204’de İstanbul’a saldıran Latinlerin el yazması kitapları ateşe vermeleri Batı’nın kitap yakma cürümlerinin binde biridir.
Çin’de Komünist Mao döneminde kültür devrimine aykırı görülen başta Konfüçyüs’ün olmak üzere eski Çin kültürüne ait on binlerce kitap meydanlarda yakılmıştır. Nazi dönemi Almanya’sında yüz binden fazla kitabın törenle yakılması dehşet vericidir. Şili’de Pinochet diktatörlüğünün (1973-1990) muhalif aydınlara ait elli bine yakın kitabı ateşe verdiği devrin gazetelerinde çokça haber edildi.
1992 yılında “Bosna’nın hâfızası” denilen yüz elli beş bini el yazması iki milyon kitabı barındıran “Saraybosna Viyeçnitsa Kütüphânesi” Sırpların top atışlarıyla yakılıp kül edildiğinde yüreğimiz yanmıştı.
KEMALİST TEK PARTİ VE DARBE DÖNEMLERİNDE YAKILAN KİTAPLAR
Osmanlı ve öncesi Türk dünyasında doğrudan kitap soykırımı yoktur. Dinî cihetten zararlı bulunan birkaç kitap toplama ve yakma hâdisesi ise meşruiyeti olan kararlardır.
Türkiye’de kitap yakma cürümleri, Osmanlı-İslâm medeniyetini anlatan kitapları “egemenliklerine” karşı gören Kemalist Tek Parti ve askeri darbe dönemlerinde işlenmiştir. Resmî tarihe aykırı bulunan Kazım Karabekir’in hâtıratı matbaada el konarak tuğla harmanlarında yakıldığında doğru söyleyen tarih te yakılmış oldu. Aynı dönemde Topkapı Sarayı’ndaki bir yığın yazma eserin Cumhuriyet idarecilerinin tâlimatıyla kalorifer kazanında yakıldığını da belirtelim.
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinde hem cunta hükümetinin “yasak kitaplar” adı altında kitap yaktığını, hem de “ev ev aranması” dolayısıyla çok insan evindeki kitapları “suç unsuru” sayılabileceği korkusuyla yaktığını, dönemi yaşayanlar hatırlarlar.
KİTAP YIRTANLAR
Azılı kitap düşmanlarının yanında, ideolojik ve sistemli olmayan sinsi kitap düşmanları da var ki bunlara kitap yırtanlar denir. Kitaplarla menfî irtibatı olan bu tipler kitabı hem sevmezler, hem de kıymetini anlamazlar. Kitaptan gelecek faydayı sırf o andaki çıkarları için düşünür ve kitaba düşman kapısından ekmek istiyormuş gibi yaklaşırlar. Alacaklarını aldıktan sonra içine pislemedikleri kalır. Lüzumlu sayfaları hissettirmeden yırtarak alır ve yaralanmış kitabı yürekleri sızlamadan rafa bırakırlar.
Eli ve canı olmayan kitaplara işkence eden bu vicdansız tipler ortaokul, lise ve üniversite talebeleri arasından çıktığı gibi, işleri icabı kütüphânelerden ve resmî kurumların kitaplıklarından istatistikî bilgiler toplayan memurlardan da çıkmaktadır.
Velhâsıl, kitap düşmanları kitaptan tiksinir, nefret eder ve elini sürmezler. Günümüzde her beş haneden birinde mevcuttur.