Çağımızın deccalı olan Fetullah Gülen ve örgütü, ne derece acımasız ve gaddar olduğunu 15 Temmuz akşamı bütün dünyaya gösterdi. Yeryüzünde ancak bir deccal bu kadar fitne, vesvese sahibi olabilir. Ayrıca Gülen örgütünün kırk yılı aşkın yapılanması ve uluslararası küresel bir yapıya kavuşturulması tek başına yapılacak bir iş değildir, bunu herkes bilir.
1960 yılında başlayan bu deccal yapılanma; Türkiye’de makam ve mevki hırsı olanların ve bu makamları hak etmeyenlerin deccalın etrafında şekillenerek yaptıkları şeytani plandır.
Bu beyinsizler bu kadar zeki olamazdı, birileri bu beyinsizleri kendi çıkarlarına kullanarak uzun süreli bir çalışma içerisine girdi. Bu çalışma Anayasa Mahkemesi ile başlayan, mülki idare amirleri ve milli eğitimi istila edilen, abi ve ablalarla tezgâh kurulan ve bütün kamu kurumlarında şekillenen, en acımasız şekli ile silahlı kuvvetleri istila eden, canavar, deccal ve şeytan fikirleriyle şekillenmiş bir çalışmaydı. Korkunç yapılanma Türkiye üzerinde operasyonlara girişti. Bu deccal ve kendini bilmez kâinat imamı denilen meczup, etrafındaki şaklaban ve soytarılara hızlı bir büyüme sağladı.
İslam dinini bir morfin olarak kullanan FETÖ, Diyanet İşleri Başkanı sayın Mehmet Görmez’in söylediği gibi “Fakirin fitresini çalan, yetimin istihkaklarını çalan, kimsesizlerin zekâtını çalan, milletin malını gasp eden, milletin manevi değerlerini istila eden” bir örgüttür.
Meczup, çağın deccalıdır.
Bu deccal kendi hırsları için acımasızca İslam dünyasının lideri konumundaki Türkiye’yi haçlı dünyasına satmış ve onlarla ittifak yapmıştır. Tabiri caizse bu; alçaktır şerefsizliktir!
Bu deccal; ABD istihbaratı ile görüşen, Graham Fuller ile kol kola gezen ve yine senatörlere bağış yapan deccaldır. ABD’nin giremediği ülkelere Türkiye kartını kullanarak ABD’ye çalışan bir deccaldır. Bir de utanmadan hâlâ beddua seanslarını sürdürüyor, tam bir şarlatan!
Etrafındaki ablalar ve ağabeyler denilen şarlatan tayfası da, (haşa) kalp gözü açık olan, peygamberle görüşen bu meczup FETÖ elebaşı, pardon zaten kâinat imamı(!) olduğu için haşa peygamber üstü (alçak şahsiyet), hâlâ etrafında birilerini bulabiliyorsa lanet olsun size ey ahmaklar!
İslam dini sizin gibi şerefsizlere mi kaldı? Allah sizlere hem bu dünyada hem ahrette cehennem yaşatsın inşallah. Yeni kapıdaki miting yeryüzündeki bütün Türkiye düşmanlarına net bir mesajdır bunu bilin ahmaklar! Bu millet acılarını gömmesini bilir ama asla vatanını satanı af etmez!
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın bütünleyici konuşması ve yine dünya rekoru kırarak en büyük ses sistemi ile 5 milyondan fazla insana hitap etmesi, milletin Erdoğan’ı sevgi ile bağrına basması, milletin adamının dünyanın en büyük projelerini yapması sizleri hep kudurtacak!
Türkiye düşmanları kuduz köpek gibi bağıra bağıra ölecek.
Reis-i Cumhur’un; muhalefeti, iktidarı, sanatçıyı, iş adamını, siyasetçiyi ve aziz halkı, hepsini gönülden kucaklaması dosta güven sizin gibi düşmanlara cevaptır ahmaklar! Elbet helak olacaksınız. Allah asla zulmü affetmez, uyanın!
Gelelim milat kısmına. 17-25 Aralık paralel ile mücadelenin ilk tarihi adımlarının atıldığı dönemdir. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan her ortamda inlerine gireceğiz derken birçok bakan ve belediye başkanı herhalde yanlış anlamış olmalı ki inlerdeki paralelcileri, birçok haini, FETÖ teröristlerini bakanlık ve kamu birimlerine almaya devam etiler.
Hele belediyeler; AK Parti’nin içindeki paralelci belediye mi dersin, meclis üyesi mi dersin, kurum müdürleri mi dersin… İşin ilginç yanı 17-25 Aralık sonrası alınan birçok paralelci referansları AK Parti’nin içindeki AKP’liler tarafından sağlanmıştır.
Şer odağı olan abi ve ablaların uzaktan selamları ile işler halloluyor bundan iyisi balcan dolması. Yıllarca tanıdığım AK Parti’ye çalışan mahalle başkanından tutun, sandık müşahidine kadar böyle şerefli insanlar söz konusu bayrak olduğunda kullanılır ve seçim çalışması için seçim döneminde hatırlanır. 15 Temmuz gecesinde gördük, kendilerini vatan uğruna feda edenler bu aziz insanlardır. Düne kadar belediye başkanları ile görüşemezlerdi, müdürleri ile hiç görüşemezlerdi. Çünkü onların başkanlarından müdürlerine, araçlarından tutun gömleğine kadar hepsi marka manyağı olmuş. Ne oldum delisi durumundalar. İşte böyle rütbeli şerefsizler de 15 Temmuz’da saklanan 16 Temmuz akşamı biz de darbeye direndik diyen köşe sahipleridir. Çakma kahramanlardır.Unutmayalım ki bu ülke mazlumların duası ile ayaktadır. Makam ve mevkiler bir gecede yerle bir olur gider ama hak bakidir.
Bazı belediye başkanlarıysa gerçekten kahramandır. İnsanları ile aynı dakikalarda meydanlarda idi onlar. Bütün mahallelisi, semti ile alanlarda nöbet tuttu diyebiliriz. Keşke herkes milli iradenin ne olduğunu o an, o saniye kavrayabilseydi. Bu arada; eski Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara’ya da hakkını teslim edelim. Azmine ve çabasına hayran kaldım, ancak bu kadar yapılabilirdi. Çabaları bende gizli kalsın.
Sayın Reis-i Cumhur’um Erdoğan, Sayın Başbakanım Yıldırım; Vallahi bu belediyelerin birçoğu darbe olduğu saatlerde kendilerine köşe bucak yer aradılar. Sizlerin ve aziz milletin ölümüne mesajları olmasaydı birçoğunun kahramanlığı uydurma hikâyelerden oluşmaktadır.
Dip Not: Hayatımda siyasi referans dönemini en iyi şekli ile Refah Partisi’nden öğrendiğimi söyleyebilirim. 15 Temmuz sonrası işten çıkarılanlar lütfen incelemeye alınsın, kimler nasıl almışsa aynı şekilde kimlikleri belli olmasın diye aynı kişiler tarafından işten atılanlardır.
Ülkemin Aziz Milletine selam olsun. Dua ile kalın!
Sabri Dalaman'ın yazısı...