Çevre sağlığının anlamını açıklayarak sözlerine başlayan Çankaya; “Çevre sağlığı, bir canlının yaşamını sürdürmek amacıyla bulunduğu ortamda ihtiyaçlar piramidi içerisinde etkileşime girdiği her türlü faktörün istenmeyen etkilerinin tamamen engellenmesi, engellenemiyorsa zararlı etkilerinin azaltılması ve yasal düzenlemelerle sınırlandırılması, risk durumlarında gerek canlılar için güvenli ortamlar oluşturulması gerekse çevresel zararlıların kontrol altında tutulması amaçlı fikir ve faaliyetlerdir. Sağlık, bir canlının ruhen, bedenen ve sosyal olarak tam bir iyilik hali olarak tanımlanmıştır. Çevre sağlığı tabirinde ise, özne çevre yerine varlığa yüklenerek onun, çevresel etkenlere karşı korunması hali ve çevresel etkenlerin ona entegre edilmesi tanımlanmaktadır. Demek ki çevre sağlığı; Varlığın, olumsuz olarak tarif edilen her türlü çevresel etkene karşı korunması ve onunla çevresel etkenleri belirlenen kriterlere uyumlu olarak bir arada tutma hizmetidir” dedi.
Doğal kaynakların aşırı ve yanlış kullanımının olumsuz yönde bozulmalara neden olacağını belirten Çankaya; “Hava, su ve toprak bu çevrenin fiziksel unsurlarını, insan, hayvan, bitki ve diğer mikroorganizmalar ise biyolojik unsurlarını teşkil etmektedir. Doğal kaynakların aşırı ve yanlış kullanılması, tahrip edilmesi sonucunda çevrede dengenin olumsuz yönde bozulması ve birtakım sorunların ortaya çıkmasına Çevre Kirliliği adı verilmektedir.
Çevre kirliliği sonucu; Dünya`nın coğrafyası değişir. Dünya`nın iklimi değişir. Erozyonlar oluşur ve toprağın verimini düşürür. Su kaynakları azalır ve kurur. Enerji kıtlığı başlar. Biyolojik çeşitlilik (canlı çeşitliliği) azalır. Beslenme sorunu doğar” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.