ABD’nin, FETÖ’nün lideri Fetullah Gülen’in iadesi ile ilgili son kararı,“Türkiye’ye bir heyet göndererek, iade gerekçeleri hakkında bilgi edinmek” olmuş!
Sanki ABD’de 17 yıldır şaibeli şekilde kalan bir adamı istemiyoruz da..
Türkiye’deki bazı isimleri ABD’ye yollamak istiyormuşuz gibi, onlar buraya gelip, not alma, araştırma yapma ihtiyacı hissetmişler.
İade edilecek adam, Amerika’da, sizin elinizde beyler.
Gidip kendisine bir sorun bakalım, “Bu haltları yediniz mi?” diye.
Bunu sormadan.. Türkiye’ye gelip, “İade gerekçelerini dinlemek istiyoruz”demek..
Kusura bakmayın ama..
Oyalama taktiğidir..
İpe un sermektir..
•
Bu tespiti yaptıktan sonra..
Alternatif yol haritalarında, geç kalmamamız gerektiğini belirtmeliyim.
Hatırlayınız.. 1990’lı yılların sonunda, teröristbaşı Abdullah Öcalan, gözümüzde öyle büyütülmüştü ki! Zannettik ki, Apo yakalanıp da cezaevine tıkılınca, terör bir anda bitecek..
Bizdeki bu büyük arzuyu gören “şeytani akıl”, teröristbaşı Apo’yu Türkiye’ye teslim etti.
Dönemin başbakanı; azınlık hükümeti ile görevde olan Bülent Ecevit idi.. Ecevit’in genel başkanı olduğu DSP, Apo’nun Türkiye’ye teslim edilmesi sayesinde, 1999 seçimlerinde yüzde 22 oy alarak birinci parti oldu..Apo’nun teslim edilmesi; seçim sandığına DSP’nin başarısı olarak yansıdı...
DSP Apo’nun Türkiye’ye getirilmesi sayesinde birinci parti oldu ama..
Ecevit, yıllar sonra bu teslimden yaşadığı şaşkınlığı şöyle ifade etti: “ABD Öcalan’ı bize niye teslim etti, anlamış değilim!”
Öcalan 1999’dan bu yana, Türkiye’de cezaevinde.. Fakat terör, aynı hızı ile sürüyor..
Yok yok.. Yeni bir ekip kurup, sıfırdan teröre başlamış değiller.. 1999’da Öcalan cezaevine tıkıldığında dağdaki ikinci adamları ile, kaldıkları yerden yola devam ediyorlar....
Dolayısı ile.. İpi dış güçlerin elinde olan terörist örgütlerin, en üst noktadaki isminden ziyade..
Yönetim kadrosunun tümüyle dağıtılmasının önemini, PKK tecrübesinden öğrenmiş olmalıyız.
1999’da.. PKK’da ikinci, üçüncü isimlere dokunulamamıştı..
Yıllar sonra.. Aynı terör örgütü.. Aynı üst kadro ile.. Başımıza yine bela oldular..
Tarih tekerrür ediyor.. 1999’daki Apo örneğinden sonra.. 2016’da da, yine benzer bir terörist örgütün tepe noktasındaki ismini Türkiye’ye getirmek istiyoruz.
Teröristbaşının ipini elinde tutanlar, yine nazlanıyorlar..
“Olmaz, veremeyiz” diyorlar.
Ama; 7 Ağustos Yenikapı Mitingi ile verilen uyarının dünyadaki yankılarına bakılırsa, “veremeyiz” direncinin sonlanmak üzere olduğu söylenebilir..
İşte tam bu noktada şu sorgulamayı yapmalıyız.
Birkaç sene sonra.. “ABD, Gülen’i bize niye verdi, bilemiyoruz” dememek için..
Geçmişten de ders çıkararak.. Alternatif yol haritalarını masaya koymalıyız..
Belki de..
Gülen’in iadesi ile ilgili nazlanma dönemini boşa geçirmeyip..
FETÖ’nün ikinci, üçüncü adamlarını.. Yönetim kadrosundan şöyle 15-20 kişilik bir isim listesini..
Hızlı şekilde Türkiye’ye getirmenin prosedürünü acilen başlatmalıyız.
Aksi takdirde.
Gülen Türkiye’ye getirilir.
İmralı’da Apo’ya komşu olur.
FETÖ’nün yurtdışında kalan yönetim kadrosu, örgütü yönetmeye devam eder..
“Gülen’i getirdik de ne oldu ki.. Bir hain vardı.. Şimdi ikincisi oldu.. İki haini birden besliyoruz” demekten başka, yapacağımız bir şey olmaz.
•
Somut isimler üzerinden yürüyelim.
FETÖ’nün ikinci ismi, “karanlık adam” olarak nitelendirilen Mustafa Özcanyurtdışında. Fetullah Gülen için gösterilen gayretin yüzde biri, bu isim için gösterilmedi..
ABD, Gülen hakkında gardını almış, direniyor.. O zaman, Mustafa Özcan’ın iadesini isteyerek.. Hakkında yakalama kararı çıkartarak.. ABD’de ise ABD’den.. Avrupa’da ise Avrupa’dan niye istemiyoruz?
“Kozanlı Ömer” diye bilinen Osman Hilmi Özdil.. Yani emniyet imamı.. Yurtdışına kaçmıştı.. Bunun iadesini niye gündemde tutmuyoruz?
Bu isimlerin yanı sıra.. Diğer onlarca derin ilişkileri bilinen imamlar.. 15 Temmuz darbesi öncesinde ve sonrasında yurtdışına kaçan FETÖ’cüler..Alaattin Kaya’lar.. Şerif Ali Tekalan’lar.. Mustafa Yeşil’ler..Emre Uslu’lar, Tuncay Opçin’ler.. Ekrem Dumanlı’lar.. Halit Esendir’ler. Harun Tokak’lar.. Hamdullah Öztürk’ler..
Bulundukları ülkeler tespit edilip..
İadeleri niye istenmiyor? Bulundukları ülkeler tespit edilemeyenler için,uluslararası arama kararları niye çıkartılmıyor?
“Fetullah Gülen.. Fetullah Gülen..”
Tamam o da getirilsin ama..
Bütün enerjimizi Fetullah Gülen’e yoğunlaştırıp... Ondan çok daha kolay getirilecek durumdaki isimler için tek adım atmadan..
Gülen ile oyalanıp.. Sonunda Gülen geldiğinde de.. FETÖ’nün buharlaşacağını zannetmeyelim..
1999’da PKK buharlaşmadığı gibi; ikinci, üçüncü adamları, yönetim kadrosu derdest edilmediği takdirde, FETÖ de buharlaşmayacaktır.
•
Bir hatırlatma daha yapalım..
Türkiye’ye iade edildiğinde, Gülen’in ne demesini bekliyorsunuz?
“17-25 Aralık’ı da ben yaptım. 15 Temmuz’u da.. Amacım da, iktidarı devirip, yerine benim emirlerimi yerine getirecek bir yönetim kurmaktı”diyerek, her şeyi itiraf etmesini mi?
Boşuna beklemeyin.
Şu an yabancı gazetecilere verdiği demeçlerde, hangi palavraları atıyorsa.. Türkiye’ye getirildiğinde de.. Benzer mavalları okuyacaktır:
“Benim haberim yok. Binde birini tanımam.. Bana sempati duyanlar yapmışlarsa, ben nasıl bilebilirim? Ben kendi halinde yaşlı bir insanım..”
Tabii ki, liderlerinin cezaevine konulması, FETÖ örgütünde psikolojik dağılmayı getirebilir..
Ama bu “dağılma”nın altyapısının şimdiden oluşturulması gerekmez mi?
FETÖ’nün ikinci, üçüncü adamlarla yola devam etmesinin önü kapatılmazsa..
Tepedeki isim cezaevine girer, ama bir diğer isimle hainliğe devam edilmez mi?