İstanbul'da 2 çocuğu ile birlikte uyuşturucu kullanan baba, 'bu kadar da olmaz' dedirtirken onları bir an olsun yalnız bırakmayan, uyuşturucu kullanmasa da yanlarında olan anneleri yürek yaktı.
Bir anne, çocukları ve eşiyle çimlerin üzerinde oturuyor. Ortada yanan ateş bir yemeğin pişmesi için değil... Çünkü o ateşte eroin kaynatılıyor. Önce eşi şırıngaya sıvıyı alıp kendine zerk ediyor. Ardından 20'li yaşlarındaki iki erkek çocuğuna... Bu manzara İstanbul'un Şirinevler'inde yaşanıyor. Bir başka bağımlı Taylan ise keyif faslını geçmiş: "Artık tedavi için eroin kullanıyorum. Yoksa eklem ağrılarına dayanamazsın."
İSTANBUL SOKAKLARINDA UYUŞTURUCU TURU
Sokaklarda madde bağımlılığı her geçen gün artıyor. İstanbul sokaklarında durumun ne olduğunu anlamak için yollara düştük. 3 gün 3 gece özellikle Şirinevler ve Yenibosna civarında madde bağımlılarının izini sürdük. Sonuç çok vahimdi. Eroin, kokain bağımlıları... Bonzaiden zombiye dönenler... Üstelik bu maddelere hem ulaşmak çok kolay hem de fiyatları çok ucuz. Sokakları tanıyan, 'İlker' isimli bir hükümlü bize rehberlik ediyor. Cezası 4 yıldan az olduğu için 'denetimli serbestlikle' ev hapsine mahkûm olmuş. Bağlı bulunduğu cihazından 250 metre uzaklaşması yasak. Ancak konuyu anlatınca İlker, "Buluruz bir yolunu" diyor. Cihazdan uzaklaşır uzaklaşmaz polis aradı. Hastaneye gittiğimizi söyledi. "Rapor getirmen gerekli" uyarısı aldık. İlk durak Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi'nin acil servisi. Uzun bir bekleyişin ardından acil kaydı yapıldı. Kayıt belgesi alındı. Sonra uyuşturucu turuna başladık.
ÇİMENLİKTEKİ DRAM
Daha hastaneden çıkar çıkmaz İlker, "Şuraya bakalım" dedi. Hasta yakınları için dışarıda ayrılan kapalı bir bölümde ilk bonzai içenlerle karşılaştık. 4-5 kişi sokakta yaşıyordu. Gece yarısı olmamıştı. Kimi çoktan aldığı uyuşturucu ile başka âleme dalmıştı. İkinci durak Şirinevler'de metruk bir inşaat. Yıllardır sokakta yaşayanlara barınak olan bu bina kısa bir süre önce belediye tarafından kapatılmış. İtfaiye gelip yıkamış. Artık kullanılmıyor. Sonraki durak ise Şirinevler'de otobüs duraklarının hemen yanı başında bir çimenlik. Bir tarafında otobüs durakları var ancak diğer tarafı açık. Burada karşılaştığım hikâye tam bir trajedi...
'SİNYAL' PARASIYLA
Battaniyelerin içinde toplam 6 kişi vardı. İlker, Taylan adlı birini yanımıza çağırdı. Amacımızı anlattı. O da kendi durumunu: "Eroin kullanmazsam o yattığım yerde kusarım. Eklem ağrıları insanı öldürüyor. Bu bir hastalık. Tedavi için eroin kullanmak gerekiyor. Bir paketi 50 TL, üç kere kullanıyorsunuz. Yetmiyor. Günde benim eroin masrafım 150 TL. Taş da kullanıyorum (kokain). Eroin tek başına artık etki etmiyor. Yatmadan önce bir kez kullandım. Kalktım yine kullanmam gerekiyor. Parayı da sinyal yaparak (yolda geçenlerden para isteme) buluyorum. Kız kaçırdığımı söylüyorum, para istiyorum. Bu maddeye bali ve tinerden geçtik. 7-8 yıldır kullanıyorum. AMATEM'e de gittim. Bir süre bıraktım ancak tekrar başladım. Bu maddeyi içen insanlar 2-3 yıl severek, zevk için istiyor. Ancak daha sonra bırakman çok zor, mutlaka içmen gerekiyor. Ağrılara dayanamazsın. İlk kullanmaya başladıktan sonra tüm çevremi kaybettim. Herkese yalan söylüyordum. Evden çalıyordum. Arkadaşların telefonunu alıp satıyordum. Başkasından değil ancak kendi çevremden çaldım. Tüm herkesi kaybettim. Şimdi sokaktayım. Bırakmak istiyorum ancak mümkün değil..."
Taylan, maddeyi bulduğu yerleri de şöyle anlattı:
ŞİFRE: ORTA KAHVE
"Her yerde var. Torbacılardan da alınıyor. Kimi zaman dükkândan alınıyor. Benim alışveriş yaptığım bir tezgâh var. Sahibi cezaevinde. Ama sistemi kurmuş. Günde 10-15 bin lira kazanıyor. Eşi, annesi, paket yapıyor. Ailece bu işi yapıyorlar. İkitelli'de, Esenyurt'ta yerleri var. 2-3 günde bir telefonu değişiyor. Tezgâha bir içici koyuyor. Küçükçekmece'de bir kahve var. Kahvenin içinde tepside çay dağıtır gibi esrar ve taş (kokain) dağıtılıyor. Bazı kafelerde orta kahve istiyorsun. Bu bir şifre. Taş demek. Taş getiriyorlar fincanın altında..."
Taylan'ın yanında Kahramanmaraş'tan gelmiş bir aile var. Konuşmamız ailenin çimde yatan çocukları tarafından kesiliyor. Çünkü eroin saati geldi. "Gitmemiz gerekiyor" diyerek yanımızdan ayrılıyorlar. Eroin kaynatırken aileyi uzaktan görüyoruz.
ANNE BİLİYORMUŞ
Anne, çocuklarının ve eşinin eroin kullandığını biliyormuş. Ancak onları bırakmak istemiyor. Sokakta da olsa yanlarından ayrılmıyor. Hemen yanı başında, kocası önce kendisine sonra 20'li yaşlarındaki iki çocuklarına eroini iğneyle verirken kafasını çevirdi. Biliyordu ancak belki de kabullenmek, en azından gözleriyle görmek istemiyordu. Yanlarına yanaştım, konuşmak istemediler. Hepsinin ortak amacı bu dertten kurtulmak. Ancak ne bundan nasıl kurtulacaklarını biliyorlar ne de yarın gözlerini nerede açacaklarını.
'KERİM' UÇUŞTA!
D-100 kenarında bir ağaçlık alana gittik. Burada 'Kerim' adındaki bir torbacıya rastladık. Ancak oturduğu yerde iki büklüm olmuş. Bilincini yitirmiş, kafasını kaldıramıyordu. İlker'in anlattıklarına göre, bonzaiyi yeni içmiş. İlk içtiği anda bir süre, belki yarım saat, bu şekilde kendinden geçiyor. Aslında etrafında olup bitenlerin farkında ancak bir şey yapamıyor. Sonrasında hatırlayacak ancak gerçek olup olmadığının farkında olmayacak.
ZEHİR SOTASI
Bir başka nokta... Uyuşturucu kullanmak için sık kullanılan 'sota' bir yer. Zeminde eroin için kullanılan şırıngalar var. Kokain, eroin folyoları her yerde...