Hattat ustası Arif Yücel, Kahramanmaraş depreminde ofisini kaybettikten sonra evini bir atölyeye dönüştürerek sanatını sürdürme kararı aldı. Depremin etkilediği Kahramanmaraş'ta bulunan sanat merkezi yıkılınca, Arif Yücel, hat sanatını devam ettirmek için önce İlahiyat Fakültesi'ndeki odasını kullanmıştı. Ancak sanatın sürekliliği için evini tam anlamıyla bir atölyeye çevirmeye karar verdi.
Yıllar boyunca binlerce levha ve cami duvarı yazan Arif Yücel, ancak sanat eserlerinin bazılarının depremde yıkılması onu derinden etkiledi. Özellikle Hüsn-ü Hat sanatıyla süslediği camilerin zarar görmesi onu duygulandırdı. Ancak Türkiye'nin 4. büyük camisi olan Abdülhamid Han Camii'nin ayakta kalması ona büyük bir sevinç yaşattı. Depremlerde sevdiklerini kaybetmesine rağmen, sanatını icra etmekten asla vazgeçmedi.
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi olan ve Hattat Doç. Dr. Mehmet Memiş’ten Sülüs ve Nesih dallarında icazet alan Arif Yücel, akademisyen kimliğinin yanı sıra büyük bir hat ustası olarak da biliniyor. Hala görev yaptığı KSÜ İlahiyat Fakültesi'nde Hüsn-i Hat dalında öğretim görevlisi olarak çalışan Yücel, depremin yaralarını sanat aracılığıyla sarmaya çalıştı.
Hat sanatını "Ruhi Hendese" olarak tanımlayan Arif usta, sanatın gerçek güzelliğini Kur’an-ı Kerim’in yüceliğinden aldığını ifade ediyor. Depremin yol açtığı acıların üstesinden gelmek için hat sanatına sığındığını ve bu sanatın kendisini adeta tedavi ettiğini belirtiyor. Evini ziyaret edenlerin hayranlıkla izlediği hat sanatı levhaları, Arif hocanın duygusal ve zorlu süreçte verdiği emeğin bir yansıması. Geleneksel İslam sanatlarından hat sanatını yaşatmaya ve gelecek nesillere aktarmaya kararlı olan 57 yaşındaki Arif Yücel, eserlerinde genellikle uzaktan okunabilen celi sanatını tercih ediyor.