"Asrın felaketi" olarak nitelenen iki büyük depremin merkez üssü Kahramanmaraş'ta 60'ı aşkın yakınını kaybeden babaanne ve 2 torunu, derin acılarına rağmen yaralarını sarmaya çalışıyor.
Geçen yıl 6 Şubat'ta 11 ili etkileyen depremlerin merkezi Kahramanmaraş'ın Onikişubat ilçesi Hayrullah Mahallesi'ndeki Yeşilada Apartmanı'nda yaşayan Seher Tuzcu'nun oğlu Murat (46), gelini Menekşe (45), torunları Seher (23) ve Erkan Tuzcu (13) enkaz altında kalarak hayatını kaybetti.
Bu aileden geriye askerde olan Mustafa (25) ve deprem sırasında Seher Tuzcu'nun yanında kalan Burak Tuzcu (17) kaldı.
Oğlu ve ailesinin yanı sıra depremde 60'tan fazla yakınını kaybeden babaanne Tuzcu, 2 torunuyla yaşadıkları büyük acılara rağmen yaşama tutunmaya çalışıyor.
Babaanne Tuzcu, AA muhabirine, deprem anında torunu Burak'ın bağırarak yanına geldiğini ve kendisine sarıldığını söyledi.
Burak'ı teselli etmeye çalıştığını anlatan Tuzcu, "Torunum, 'Annemlerin evi yerle bir olmuştur.' dedi. Ben de 'Öyle deme, öyle bir şey aklına gelmesin, annen baban herkes sağ' dedim." ifadesini kullandı.
Kendi evinin de merdivenlerinin hasar gördüğünü, evden nasıl indiklerini bilmediğini dile getiren Tuzcu, oğlunun evinin yanına gittiklerinde, binanın yıkıldığını gördüklerini belirtti.
Tuzcu, şöyle konuştu:
"Ev yok, bir şey yok, çocuklarım yok. Yağmur yağıyor, sırtımızda bir şey yok. İkinci ve üçüncü gün kuzularımı enkazdan çıkardılar. Evladım, gelinim... Enkaz başında bekledik, çocuklarımın çıkmasını bekledim. Gelin kaçamadı ama benim kuzum, yiğidim, Murat'ım kaçtı dedim. Hastanelerden haber bekledim ama yokmuş, kaçamamışlar. Bekledik, gelmediler. Bugüne çok şükür, ayaktayız, yaşıyoruz. Tansiyon ve şeker hastasıyım. Ama torunlarım için kurban olduğum Allah beni ayakta durduruyor. Yemeklerini pişirip, çamaşırlarını yıkıyorum. Beraber yaşıyoruz."
"ÇOK KAYBETTİK BİZ"
Tuzcu, oğlunun çok iyi bir evlat olduğunu, günde 4 defa kendisini aradığını dile getirdi.
Depremde oğlu ve ailesinin yanı sıra 60'tan fazla kişinin hayatını kaybettiğini belirten Tuzcu, "Amcamızın oğlu, halamızın oğlu, halamızın torunu. Çok kaybettik biz. Allah'ın verdiği canı Allah alır. Dayanamadık ama dayanmaya çalıştık. Ağladık, söyledik." ifadelerini kullandı.
"BU KADAR ACIYA NASIL DAYANDIK, BİZ BİLE HAYRET EDİYORUZ"
Burak Tuzcu ise babaannesi Seher Tuzcu ile birlikte yaşadığını, depremde büyük bir gürültüyle uyandığını belirterek, korktuklarını, evden çıkmaya çalıştıklarını, merdivenler hasar gördüğü için komşularının yardımıyla babaannesini indirdiklerini söyledi.
Ailesinin yaşadığı binaya gittiğinde binanın yıkıldığını gördüğünü ifade eden Tuzcu, şöyle konuştu:
"Kendi çabalarımla binaya çıktım, evimizi bulmaya çalıştım. Mutfağımızı buldum, içeri girmeye çalıştım. Amcalarımı, akrabalarımızı ve ağabeyimi aradım. Yardım gelmesini bekledim. Durmadan enkazdaydım. Keserlerle falan evin duvarlarını kırdık, içeri girmeye çalıştım. Küçük deliklerden amcam beni enkaza soktu. Yani elimizden geldiğince çıkarmaya çalıştık ama olmadı. Elimizden ne geliyorsa onları yaptık. Çekiçlerle tuğlaları kırdık. Enkaz altında seslerini hiç duymadım."
Enkazda ablasını bulduğunu, o an yıkıldığını anlatan Tuzcu, ablasına sarılarak ağladığını kaydetti.
"Annemi, babamı, kardeşlerimi ve akrabalarımdan 60'tan fazla kişiyi kaybettik. Bu kadar kişiyi kaybedince insan hayattan zevk almıyor. Yaşadığımız şeyler kolay değil. Allah sabır veriyor artık. Takdiriilahi, zor hatta kelimelerle bile söyleyemiyorum artık. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Bu kadar acıya nasıl dayandık, biz bile hayret ediyoruz. Bizim için zordu." ifadelerini kullanan Tuzcu, aile olarak birbirlerine çok düşkün olduklarını dile getirdi.
"TEK TESELLİ KAYNAĞIM AĞABEYİM"
Her gün ailesiyle birlikte olduğunu belirten Tuzcu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ama bir yıl olmuş, yoklar. Durumumuz kelimelerle anlatılmaz. Yakınlarımızı defnettikten sonra evden dışarı çıkamadım. İçimde hep bir boşluk oldu. Anladım artık gittiklerini. Ölenlerle ölünmüyor. Biz de yaşamımıza devam ediyoruz. Evi geçindirmek için çalışıyorum. Hem okuyorum hem çalışıyorum. Elimizden geldiğince mücadele vermeye çalışıyoruz. Tek teselli kaynağım ağabeyim. O da olmasa belki ben de daha farklı olurdum."